Halkın Hukuk Bürosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarının yargılandığı davanın ikinci duruşmasında, tutuklu avukatlardan Ahmet Mandacı’nın ev hapsi ile tahliyesine, diğer avukatların ise tutukluluk halinin devamına karar verildi. Tutuksuz yargılanan avukatların adli kontrol tedbiri arttırılarak haftada iki güne çıkarıldı. Halkın Hukuk Bürosu, yapılanın adli bir yargılama değil verilen talimatın uygulanması olduğunu, mahkeme başkanı Akın Gürlek ve heyetinin verdikleri bütün kararların hükümsüz olduğunu belirtti.
Halkın Hukuk Bürosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarının yargılandığı davanın 3 Aralık Pazartesi başlayan ve üç gün süren ikinci duruşması Silivri Hapishanesi Kampüsü, 3 Nolu Duruşma Salonu’nda görüldü. İlk günkü oturumda İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel’e bir jandarma tarafından yumruk atıldı, tanığın yalan ifadesini ortaya çıkaran müdafi avukatları hakim salondan attırdı ve duruşmanın ikinci günkü oturumu için seyirci yasağı getirildi.
İkinci gün, avukatlar heyeti tarafsız olmadığı gerekçesiyle reddetti. Heyet, yargılanan avukatlara söz hakkı tanımadan talebi reddetti.Duruşmanın devam edecek günleri için avukat sınırlaması ve seyirci yasağı kaldırıldı, önceki gün salondan zorla çıkarılan tutuklu avukatlar dün duruşma salonuna getirildi.
Duruşmanın 3. gününde tutuklu avukatlar, başta mahkeme başkanı olmak üzere heyetin taraflı davrandığını anlatarak heyeti tek tek reddettiler. Açıklanan ara kararda, Av. Ahmet Mandacı’nın tahliyesine ve ev hapsi tedbiri uygulanmasına, diğer avukatların tutukluluk durumunun devamına, tutuksuz yargılanan avukatların adli kontrol tedbirinin arttırılarak haftada iki güne çıkarılmasına karar verildi. Dava, 18-21 Mart 2019 tarih aralığına ertelendi.
HHB: 37. ACM adli bir yargı makamı değildir, kararları hükümsüzdür
Halkın Hukuk Bürosu, bugün sosyal medya hesaplarından şu açıklamaları paylaştı:
1- 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin adli bir yargı makamı değil, özel olarak seçilmiş, atanmış ve oluşturulmuş bir heyet olduğu anlaşılmıştır.
2- Bunun bir yargılama değil, verilen bir talimatın uygulaması olduğu alenen ortaya çıkmıştır.
3- Mahkeme başkanı Akın Gürlek’in halkın avukatlarına tahammülü yoktur.
4- Mahkeme başkanı Akın Gürlek’in gerçeklere tahammülü yoktur.
5- Mahkeme başkanı Akın Gürlek ve heyeti tarafsız, bağımsız ve adil bir yargılama makamı değildir. Verdikleri bütün kararlar hükümsüzdür.
‘Önünüzde yalancı tanıklık suçu işlendi, bunla ilgili ne yaptınız?’
Duruşmanın dün gerçekleşen 3. oturumunda, tutuklu avukat Aytaç Ünsal Hakimin reddi istemi için yeni gerekçeler bulunduğundan bahsetti. Ardından söz alan tutuklu avukat Behiç Aşçı, şunları söyledi: “Mahkeme başkanının reddi konusunda söyleyeceklerim var. Dün dinlenen gizli tanıklardan biri size ‘sayenizde’ deyip müteşekkir oldu. Bu bizim için birinci ret nedenimiz. İkincisi yine dinlenen tanıklardan biri Av. Bahattin Özdemir’e hakaret etti. Ve siz birşey demediniz. Gizli tanık Güneş’in yalancı tanıklık yaptığı Av. Bahattin Özdemir tarafından ortaya çıkarıldı. Siz avukatımızı duruşma salondan çıkarılmasına karar verdiniz. Yeminli tanığın yalan söylemesi suçtur. Suç sizin önünüzde işlendi. Bunla ilgili ne yaptınız?”
Tutuklu avukatlar Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal ve Ahmet Mandacı heyetin taraflı davrandığını anlatıp heyeti tek tek reddettiler.
‘Üye hakimler sadece fotoğrafı tamamlıyorlar’
ÇHD Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı, mahkeme başkanına hitap ederek, hakim red sebeplerini sıraladı: “Uzun yıllardır ceza yargılamalarında avukatlık yapıyorum. Gördüğüm en kötü yargıçsınız. Ben DGMlerdeki askeri üyeye yetişebildim. Böyle bir yargılama görmedim. Üyeleriniz mübaşir veya katipten daha etkili değiller. Üye hakimler sadece fotoğrafı tamamlıyorlar. Onları bu sebeple reddetmiyorum. Bu mahkemeyi yürütecek durumda olduğunuzu düşünmüyorum. İkincisi; sizin, sola, sosyalistlere, muhaliflere açıkça düşmanlık ettiğinizi düşünüyorum.
Siz tarafsınız. Üçüncüsü kişisel mesele. Bir yargının bir sanıkla hele ki avukat bir sanıkla kişisel husumet yarattınız. Siyasal olarak bu ülkede faşizme karşı mücadele edildiği sürece, kişisel olarak da ben yaşadığım sürece bu yaptığınızı unutmayacağım.”
Mahkeme başkanı, tanıklardan Ceyhun Bay’a söylediği şeyleri tekrar ettirerek “Başka avukat tanır mısın, ne yaparlar?” şeklinde sorular sorarak tanığın yeni isimler vermesini sağlamaya çalıştı. Tanığın yalan beyanda bulunacağı sırada, mahkeme başkanı, soru soran avukatın sözünü keserek tanığın “kendini toparlamasını” sağladı.
Savcı, avukatların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini mütalaa etti. Duruşma savcısından esas hakkında mütalaayı sunması istendi.
Verilen aranın ardından Avukat Hasan Fehmi Demir tanıklara ilişkin beyanlarda bulundu. Avukat Demir, tanıkların Emniyet’te dinlenemeyeceğini ancak dosyadaki tüm tanıkların emniyette dinlendiğini ve bu ifadelerin dosyaya tanık ifadesi denilerek konulduğunu söyledi.
‘Susan, hakime, savcıya, polise yardımcı olan avukatlardan olmadığımız için tehlikeliyiz’
Tutuklu Avukat Aytaç Ünsal duruşmada şu beyanlarda bulundu:
“Tutsaklığımızın, alıkonuluşumuzun 15. ayındayız. Alıkonuluşumuz hiçbir hukuki durumla açıklanamaz. Çeşitli mecralarda defalarca anlattık, ilk duruşmada da anlattık. Ancak tekrar anlatalım.
Gece yarısı görevli olmayan mahkemelerce verilen kararlar ile yeniden tutuklandık. İlk tutuklanmamızdan önce İçişleri Bakanlığı hakkımızda kitapçık çıkardı. İçişleri Bakanlığı’nın böyle bir yasal dayanağı olamaz. Hakkımızdaki komplo bu şekilde başladı.
Tanık ifadesi denilen şeylerle avukatlık pratiğimiz yargılanıyor. Burada asıl hedef gösterilen Halkın Hukuk Bürosu’dur. Bize yapılanlar ülkemizdeki dönüşüm nedeniyledir. Sağda yerlilik ve millilik söylemleri var, solda tek adam, tek parti rejiminden bahsediliyor, gerçek bu değildir. Gerçek, emperyalizmin bir kriz yaşadığıdır. Gerçek, tekellerin kurumsallaşmaya çalışmasıdır.
Bu süreç sessizce geçiştirilmeye çalışılıyor. Bu yüzden Havaalanı işçileri tutuklanıyor. Ancak sessizce geçiştirmek mümkün değildir. Halkın tohumu elinden alınıyor, ilaç paraları çalınıyor. Sağlık ve tarım alanında nasıl dönüşümler yaşanıyorsa hukuk alanında dönüşümler yaşanıyor. Meslektaşlarımız işçi avukat olarak köle gibi çalıştırılmaya çalışılıyorlar. Bu duruşmaya gelmek için aylar öncesinden izin almak zorunda kalan meslektaşlarımız var. Ancak avukatlar bu köleleştirmeye boyun eğmiyorlar.
İstenen avukatlık pratiği; susan, hakime, savcıya, polise yardımcı olan, onlar ne isterse onu yapan avukatlık pratiğidir. Biz istenen avukatlardan olmadığımız için kötü örneğiz, bu yüzden tehlikeliyiz. Biz, Soma gibi Ermenek gibi birçok toplumsal davada avukatlık yaptığımız için tehlikeliyiz.
Biz bu düzen için tehlikeliyiz ancak halkımızla bağlarımız güçlü, onlar bizi asla yanlız bırakmazlar. Somalı aileler geçen duruşma Selçuk Kozağaçlı’ya “Seni çok seviyoruz, sen bizi yalnız bırakmadın biz de seni asla yanlız bırakmayacağız” diye bağırdılar. Halkımızla aramızdaki bağ “örgüt talimatı” denilerek açıklanamayacak kadar büyüktür.
‘Ne yaparsanız yapın halkın avukatlığını yapmaya devam edeceğiz’
Çoluğun çocuğun ilaç parasını yemek parasını TÜSİAD’a, MÜSİAD’a yatırırsanız güzel sözler ile rica ile devleti yönetemezsiniz. Baskıya ve teröre ihtiyacınız vardır. Bize yapılanların özeti budur.
Halk bir araya geldiğinde, örgütlendiğinde çok güçlüdür. Bu bilgi bir bilinç durumudur. Evet biz avukatlık pratiğimiz ile halka bu bilinci veriyoruz. Tehlikeli olmamızın, hedef gösterilmemizin sebebi budur.
Bizim ömrümüzden 1 yıl çaldınız. Bize böyle avukatlar olmayın diyorlar ama ne yaparlarsa yapsınlar Somalı eli kınalı gelinleri, yetimleri unutmayacağız, Dilek Doğan’ı unutmayacağız, Berkin’i müvekkilimizi kardeşimizi unutmayacağız. Oğluna pantolon alamadığı için intihar eden babayı unutmayacağız. Bize, halkımıza yaşatılanları unutturamazsınız. Halkımızın çığlığı kulaklarımızda yankılanıyor. Bizi yerin yedi kat dibine de atsanız halkımızın çığlığını duyuyoruz ve asla unutmayacağız. Duvarlarınız, demirleriniz yetmiyor. Ne yaparsanız yapın halkın avukatlığını yapmaya devam edeceğiz.”
Tutuklu avukat Aytaç Ünsal duruşma salonunda bulunan meslektaşlarına ve ailelere, seyircilere teşekkür ederek sözlerine son verdi.
Tutuklu Avukat Ahmet Mandacı dosyadaki usulsüzlüklere ilişkin beyanlarda bulundu.
Tutuklu Avukat Aycan Çiçek, “Bu kadar hukuksuzluk ve adaletsizlik varken, bizler iyi ki halkın avukatlığını yapmışız, yapıyoruz diyoruz. DGM’ler geçti, bu dönemler de geçecek. Oradakilerin isimleri hatırlanmayacak ama biz kalacağız. Halkın avukatlığını yapmaya devam edeceğiz. Bizler çıkıp yine avukatlığını yapmaya devam edeceğiz. Biz var olduğumuz sürece Halkın Avukatları olmaya devam edecek” diye konuştu.
‘Biz tutuklu değiliz, tutuk yasaya göre verilen bir karardır’
Tutuklu Avukat Selçuk Kozağaçlı, “Biz tutuklu değiliz. Tutuk yasaya göre verilen bir karardır.
Tutuklamaya yönelik yakalama kararı diye kanunda hiçbir yeri olmayan bir karar ile gıyapta tutuklama yapıyorsunuz. Yargıçların verdiği salıverilme kararına kovuşturma aşamasında savcı tarafından itiraz edilemez, kanunda yeri yok. Tutuklamaya yönelik yakalama kararı diye bir düzenleme kanunda yok. Bunlara dayanarak bizi tutukladığınız için biz tutuklu değiliz! Tutuklu değiliz ki sizden tahliye talep edelim. Bizi tutan da siz değilsiniz ki sizden tahliye talep edelim.” dedi.
Av. Selçuk Kozağaçlı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Akşam saat 10’da tahliye kararı verilmesinden sonra hapishane müdürünü arayıp, hakimi ayarlıyorum, salıvermeyin, tekrar tutuklanacaklar dendiğini biliyoruz. Sırf bizi tutuklatabilmek için 48 saat içerisinde kaç hakim 37. Ağır Ceza Mahkemesi hakimiyim dedi biliyorsunuz.
‘Bütün saldırılardan büyüyerek çıktık, bundan da büyüyerek çıkacağız’
Halkın Hukuk Bürosu fiziken bir binadan ibaret değildir. Bu meslek var oldukça Halkın Hukuk Bürosu var olacaktır. Büromuzda 25000 vekaletname var. Bizim mi marjinal olduğumuzu sanıyorsunuz? Türkiye’nin en büyük avukatlık örgütünün genel başkanıyım. Dünyanın en büyük avukatlık örgütünün yöneticisiyim. Bir fotoğraf bulmuşsunuz, Gazi Mahallesinde bir sempozyumdan, bununla yargıladığınızı iddia ediyorsunuz. Dünyanın 11 farklı ülkesinde sempozyum düzenledim.
Siz bizim kim olduğumuzu biliyor musunuz? Bizi kandırdığınız çoluk çocuktan değil, bizi bizden dinleyeceksiniz. Bir kez halk ile bağınız kurulduktan sonra ne yapsalar işe yaramaz. Ölseniz ölünüz kahraman olur. Dayak yeseniz yediğiniz dayak efsane olur. Bütün saldırılardan büyüyerek çıktık, bundan da büyüyerek çıkacağız, büyüyoruz.”
Tahliye edilen avukata ev hapsi, tutuksuz avukatlara 2 kat adli kontrol
Tutuklu avukatların beyanları sona erdikten sonra, duruşmaya avukatların beyanları ile devam edildi. Avukatların beyanlarının ardından tutukluluk durumunun değerlendirilmesi için 35 dakika ara verildi.
Av. Ahmet Mandacı’nın tahliyesine ve ev hapsi tedbiri uygulanmasına, diğer avukatların tutukluluk durumunun devamına, tutuksuz yargılanan avukatların adli kontrol tedbirinin arttırılarak haftada iki güne çıkarılmasına karar verildi.
Dava, 18-21 Mart 2019 tarih aralığına ertelendi.