HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse, asgari ücretin en az 4 bin TL olması gerektiğini belirterek, bu taleple bir kampanya başlatacaklarını duyururken, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu lağvedilerek, asgari ücretin belirlenmesi grev hakkını da kapsayacak biçimde toplu pazarlık süreci olarak ele alınmalıdır.” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse, yarın başlayacak olan asgari ücret görüşmelerine ilişkin partisinin İstanbul İl Örgütü’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantının yapıldığı salona, “Sefalet değil insanca yaşayacak bir ücret asgari ücret net 4 bin TL olmalıdır” yazılı pankart asılırken, toplantıya katılanlar üzerinde Kürtçe ve Türkçe “Asgari ücret net 4 bin TL olmalıdır” yazılı önlükler giydi.
Köse, HDP’nin yarından itibaren “Sefalet Ücreti Değil, İnsanca Yaşayacak Bir Ücret İstiyoruz- Asgari Ücret 4 Bin Lira Olmalıdır” talebiyle, asgari ücretin belirlenmesinde taraf olarak mücadeleyi büyütmek için bütün illerde kampanya başlatacaklarını söyledi. Köse, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu, sürdüreceği birkaç toplantıdan sonra milyonlarca çalışanın bir yıl boyunca alacağı ücreti belirleyecek” dedi.
En temel insani hak
Asgari ücretin 2020 yılında brüt 2 bin 943 lira, net 2 bin 324 lira 70 kuruş olarak belirlendiğini hatırlatan Köse, “Bu ücret sefalet ücreti düzeyindedir ve temel ihtiyaçları bile karşılamaktan uzaktır. Açlık sınırı 2 bin 500 TL ve yoksulluk sınırı 8 bin 200 TL civarındadır. İnsanca yaşayacak bir ücret almak, en temel insan hakkıdır. 2021 yılı için asgari ücret, dört kişilik bir ailenin tüm ihtiyaçları gözetilerek, vergiden muaf tutularak belirlenmeli ve net 4 bin lira olmalıdır” diye belirtti.
Yüzde 37 asgari ücret alıyor
İşçilerin büyük çoğunluğunun asgari ücretle yaşadığını belirten Köse, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) istatistiklerine göre, 2019 yılı itibariyle sigortalıların yaklaşık yüzde 37’sinin asgari ücret aldığını ifade etti. Asgari ücretin biraz üzerinde ücret alanlarla birlikte, bu oranın yüzde 60’a ulaştığını dile getiren Köse, “Bunun karşılığı rakamsal olarak şudur: 9 milyona yakın işçi asgari ücret ve biraz üzerinde ücret alıyor. Kayıt dışı çalışanlarla birlikte asgari ücretle yaşamak zorunda kalanların çok daha fazla olduğu ise ortadadır. Milyonlarca insan mutfak masrafını dahi karşılamayan bu ücretle yaşayamaz durumdadır. Şimdi buna bir de salgın eklenmiştir. İyi beslenme ve hijyen koşullarında yaşama, maske kullanımının getirdiği maliyetle birlikte zaten açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilen milyonlarca insan, hiçbir önlem alınmadan salgına teslim edildi. Bunun için de asgari ücret net 4 bin lira olmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘Hepimizi ilgilendiriyor’
Asgari ücretin doğrudan ve dolaylı olarak birçok alanı etkilediğine vurgu yapan Köse, “Asgari ücretin ne kadar olacağı, işsizlik ödeneğinden emekli maaşlarına, SGK primlerinden Genel Sağlık Sigortarsı (GSS) primine, evde bakım ücretine kadar birçok konu için sonuç doğuruyor. Bu nedenle de yalnızca asgari ücretle yaşayanları değil, çok daha fazla sayıda emekçiyi ilgilendiriyor. Asgari Ücret Yönetmeliği ‘İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir’ der. Yine, asgari ücrete ilişkin 131 Sayılı ILO sözleşmesi asgari ücreti belirlerken ‘işçinin ve ailesinin gereksinimlerinin karşılanması’ ilkesinden hareket edilmesi gerektiğini belirtir” diye konuştu.
Komisyon lağvedilmeli
Asgari ücretin işçinin ailesiyle birlikte tüm zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde, insan onuruna yaraşır bir düzeyde tespit edilmesi gerektiğinin altını çizen Köse, şunları söyledi: “Asgari ücretin belirlenmesinde, yalnızca enflasyon oranının dikkate alınması ya da bu oranın biraz üzerinde bir oranın belirlenmesi reel ücret kaybını karşılamaz. Kayıpların karşılanmasında enflasyon artışı, büyüme oranı gibi unsurların yanında, eğitim, sağlık gibi kamusal hizmetlerin ticarileşmesi ve piyasa koşullarında verilmesi süreçlerinin yarattığı maliyet, gelir kaybı da dikkate alınmalıdır. Asgari ücreti belirleyen 15 kişilik komisyonda, işçi kesimini temsilen sadece 5 kişi yer almaktadır. Sermaye ve devlet ağırlıklı 5+5, işçilerin sözde ve etkisiz temsiline olanak sağlayan bir komisyondan işçilerin lehine sonuç çıkmaz. Salgında çıkan bütün paketlerin sermaye lehine hazırlandığını ve çıkarıldığını, işçinin, emekçinin, yoksulun, kadının durumunu gözeten hiçbir önlem alınmadığını gördük. Komisyonun bileşimi değiştirilmeli ya da Asgari Ücret Tespit Komisyonu lağvedilerek, asgari ücretin belirlenmesi grev hakkını da kapsayacak biçimde toplu pazarlık süreci olarak ele alınmalıdır.”
Kamusal hizmetler parasız olmalı
Asgari ücretle çalışanlar için elektrik, su, doğalgaz kullanımının asgari ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz olması gerektiği talebinde bulunan Köse, ulaşım, eğitim ve sağlığın da parasız olması gerektiğini söyledi. Köse, “Kapitalizme, emek sömürüsüne, yolsuzluk ve talana; gelir dağılımındaki uçuruma, açlık ve yoksulluğa karşı, işçi ve emekçilerin insan onuruna yaraşır ekonomik ve sosyal koşullara sahip olması için mücadele ediyoruz. Asgari ücretin dört kişilik bir ailenin tüm ihtiyaçları gözetilerek yoksulluk sınırının üzerinde ve vergiden muaf tutularak belirlenmesini, emekli maaşlarının yoksulluk sınırının üzerinde olması için mücadele ediyoruz. HDP olarak; kazanımlar hepimizin ortak mücadelesiyle mümkün diyerek, sendikaları, işçileri, emekçileri, yoksulları, yoksunları, kadınları, gençleri asgari ücretin belirlenmesinde ortak ve kendi bağımsız eylem ve etkinlikleriyle taraf olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.
Toplantıya katılan işçi ve emekçiler de HDP’nin asgari ücret talebinin makul bir ücret olduğunu belirterek, bu talebin sahiplenilmesi çağrısında bulundu.