Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye devam eden “hayvanların öldürülmesi” yasa tasarısına karşı Hayvan Yaşam Özgürlük ve Yaşam İçin Yasa İnisiyatiflerinin öncülüğünde başlatılan nöbet eylemi 67’nci gününde devam etti. Ziya Gökalp Caddesi Çankaya Belediyesi önünde yapılan açıklamaya hayvan hakları savunucularının yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ankara İl Örgütü, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Birleşik Devrimci Parti, Alın Teri, Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Kaldıraç katıldı. Açıklamada üzerinde hayvanların fotoğraflarının bulunduğu dövizler açılırken “Toplayamazsın hapsedemezsin öldüremezsin” yazılı pankart açıldı.
📍Çankaya Belediye Önü
Katliam yasasını geçirmenize izin vermeyeceğiz, yasayı sokakta biz yazacağız demek için eylemdeydik.
Ölümü isteyenlere karşı bizler yaşamı örgütlemeye devam edeceğiz.
Yaşamak ve yaşatmak için ayağa!#yasadeğilcinayet #SokaktayımYanındayım pic.twitter.com/d3RuVBH41e— Kaldıraç Ankara (@KaldiracAnkara) July 29, 2024
“Tek bir tüyünü bile vermemeye kararlıyız”
Açıklamada konuşan hayvan hakları aktivisti Can Irmak Özinanır, vahşetin çağrısına yanıtlarının direniş olduğuna işaret ederek, “Elimiz yaz sıcağında bir damla suya hasret bırakılan dostlarımızın su kabını doldurup damağını serinletmek için kalktı her zaman, büyük çıkarlar uğruna kan dökmeye değil. Çünkü türlerin gelişimindeki, yaşamındaki kolektif döngünün bir parçası olmanın onuruydu bizi yaşama bağlayan. O nedenle gölgesini satamadığı ağacı kesenlerin değil, onun bir yaprağı için direnenlerin safında olduk hep. ‘Ben söyleyeyim canım, inekler süt verir, koyunlar et verir, kapımızı bekler köpekler, ya kedileri sevmek gerekmez insanlar kapanı icat ettiler.’ Demişti Füruzan hayvanlar ile kurulan çıkar ilişkisini yüzlere çarpmak için. Bizler biliyoruz ki inekler sütlerini yavruları için verir, koyunların bedeni onlara aittir, köpeklerin ve kedilerin kapanları icat eden insanlara karşı hiçbir sorumluluk yoktur. Bizler hep o çıkarsız tarafta olduk. Hayatı paylaştığımız dostlarımız bizim gibi yaşam döngüsünün bir parçasıydı çünkü. O yüzden onların tek bir tüyünü bile vermemeye kararlıyız” diye konuştu.
“Yasayı sokakta biz yazacağız”
Yasanın toplumu kutuplaştırarak geçirmeye çalıştıklarının altını çizen Özinanır, “Tutmadı bu sefer. Neoliberalizmin bencil dünyasında, her gün nefretle zehirlenen kitleler; bu sefer onlara beklediklerini vermeyerek umudu büyüttü. Milyonlarca insan ‘dostlarımızı vermiyoruz’ sloganı altında kenetlendi. İktidar kendi tabanında bile eleştiriyle karşılaştı. Buna rağmen tarihte ender görülecek bir karalama kampanyasıyla bu yasayı geçirmeye çalıştı. Başka ülkelerde yaşanan olayları burada yaşanıyormuş gibi göstermek, tek elden yönetilen sahte hesaplardan nefret saçmak, katliam yasasına karşı çıkanları ‘tuzu kuru’ olarak göstermek, tetikçi medyanın 100 yılı aşkın birikimini buraya kanalize etmek, vekilleri ve yaşam savunucularını düşmanlaştırmak gibi her yöntemi denedi. Sökmedi. Sakarya’dan Kuğulu’ya, Kadıköy’den tüm kentlere yayılan yaşatma kararlılığıyla karşılandı her hamlesi. Yetmedi meclise giriş yasağı ilan etti. Aceleyle bu kanlı yasayı geçirdi. Geçirdi ama geçirdiğiyle kalacak. Yasayı sokakta biz yazacağız. Her açıdan kabul edilemez olan bu yasayı tanımıyoruz” ifadelerini aktardı.
“Soykırıma izin vermeyeceğiz”
Yasanın kendileri açısından geçerliliğinin olmadığına değinen Özinanır devamla şunları kaydetti: “Daha uygulanmadan yarattığı sonuçlara bir bakalım. Gencecik bir veteriner ‘yaşatmak için varım katletmek için değil’ diyerek intihar etti. Yani meslek etiğini, insan onurunu çiğnemek istemelerine karşı, gencecik yaşamını sonlandırdı. Tasarı gündeme geldikten sonra katillerin, canilerin eli güçlendi. Hayvana işkence, tecavüz ve öldürme olayları arttı. ‘Güvenli sokaklar’ adı altında hayvanların katlini savunanlar, sokakları caniler için güvenli hale getirdi. Adeta bir cinnet mekânına dönüştü sokaklar. Hayvanlara, kadınlara, çocuklara karşı aleni vahşet uygulanmaya başladı. Her gün sokaklarda kadınların, sokak hayvanlarının katledildiğine dair haberleri okuyoruz. Dizginlerinden boşalan katiller hayvan severlere yönelik şiddeti arttırdı. Kedi beslediği için iki kadın öldüresiye dövüldü ve kedileri katledildi. Bir binanın önüne kedi kafası bırakıldı. O kadar kolay değil. Sokakları mezbahaya çevirmenize izin vermeyeceğiz. Nefretinizi ve rantınızı alıp gideceksiniz. Dostlarımızın bir tüyünü bile vermeyeceğiz. ‘Bugünlerde her şey hem acıya hem umuda benzer’ biz umudu büyütmekten yana kullanıyoruz her zamanki gibi tercihimizi. Yasayı sokakta biz yapacağız. Sokakları nefretten arındırıp herkes için eşit ve erişilebilir hale getireceğiz. Dostlarımızın betona değen pati seslerini sokaklarımızdan eksiltmeyeceğiz. Soykırıma izin vermeyeceğiz.”