11.8 C
İstanbul
22 Ekim Salı, 2024
spot_img

Halkevleri, Sağlık Bakanlığı önündeydi: Tüm sorumlular hesap vermelidir

Sağlık Bakanlığı önünde eylem yapan Halkevleri, tüm sorumluların cezalandırılması ve sağlık hizmetlerinin acilen kamulaştırılması gerektiğini söyledi.

Halkevleri, “Yenidoğan Çetesi”ni Sağlık Bakanlığı önünde protesto ederek yıllardır sağlıkta özelleştirmeye karşı mücadele ettiklerini ve sağlıkta özelleştirme sonucunda her gün insanların hayatını kaybettiğini vurguladı.

Basın açıklamasını Halkevleri İç Anadolu Bölge Temsilcisi Serdar Kibar okudu. Kibar, bugün sağlık hizmetine erişmek isteyenlerin randevu alamadığını, sağlık hizmeti denilerek bakımsızlığa, hastalığa, çıkar ağına, ölüm ağına, soygun ağına teslim edildiğini belirterek “Kişisel deneyimlerimizin “Yenidoğan çetesi” olarak ve bebeklerin yaşamlarına dahi kastedebilmiş bir “çete” olarak karşımızda apaçık belirmesi öfkemizi büyütüyor. Yenidoğan çetesi, sağlığın metalaştırılmasının, piyasalaştırılmasının yarattığı çürümenin görünen yüzüdür. Bebekleri gereksiz yere yoğun bakımlarda tutup SGK’dan para almak için katletmekle, bakanlık eliyle şehir hastanelerine hasta doluluk garantisi vermek, sağlığı bir kâr etme alanı olarak düşünmenin farklı yansımalarıdır. Çünkü bu düzen, hastalık üzerine kurulmakta ve bu mantık doğrudan devlet eliyle işletilmektedir.” dedi.

“Halk özel hastanelere mahkum edilmektedir”

Devlet eliyle kamu hastanelerinin borçlandırılıp özel hastanelerin beslendiğini vurgulayan Kibar, “Kamu hastanelerinde kullanılan malzeme ve işlemlerin SGK’dan yapılan geri ödemeleri, malzemelere ödenen fiyatların altında kalmakta; böylece kamu hastaneleri doğrudan devlet tarafından borçlandırılmakta ve önemli operasyonlar, işlemler kamuda yapılamaz hale gelmektedir. Oysa özel hastaneler, hem SGK’dan hem de elden aldıkları paralarla bu işlemleri kâr elde edecek şekilde yapabilmektedir. Bunun sonucunda ise hizmeti kamu hastanelerinde alamayan halk, özel hastanelere mahkûm edilmektedir.

Performansa bağlı çalışma rejimi, sağlıkçıları bu sistemin suç ortağı haline getirmeye zorlayarak, işlem ve hasta başına elde edilen gelirle, çürümüş sağlık sisteminde sağlıkçıların yozlaşmasına zemin hazırlamaktadır.” şeklinde konuştu.

Metalaşmış, piyasalaşmış, güvencesiz sağlık emeğine dayalı bu sistemde hasta değil müşteri, sistemin toplumsal fayda yerine kar odaklı olduğunu söyleyen Kibar açıklamaya şöyle devam etti:

“Sağlığın metalaşması ve piyasalaştırılmasının sonucu, bir çetenin ve bu çete ile hareket eden yozlaşmış sağlıkçıların arkasına gizlenemeyecek büyüklükte bir çete, ölüm düzenidir. Bu çetenin başında Sağlık Bakanlığı, sağlık sermayesi, ilaç ve tıbbi cihaz tekelleri yer almaktadır. Otel konforlu hastanelerinden mahalle aralarına sızmış özel polikliniklerine kadar sistem aynı mantık üzerine kuruludur: Daha fazla kâr. Daha fazla kâr için daha fazla hasta. Paran yoksa hizmet yok! Zarar ediyor, halkın sırtında kambur denilerek dönüştürülen sağlık sisteminde kamunun rolü, açığa çıkan olayda görüldüğü gibi, özel sağlık sermayesine kaynak aktarımından ibarettir.”

“Ölüm ağının parçası olan herkes hesap vermelidir”

Açıklama şu şekilde devam etti:

Bu sistemin yarattığı yıkımın “bir çete” in sorumluluğuna sıkıştırılmasına izin vermeyeceğiz. Öncelikle bu ölüm ağının parçası olan herkes hesap vermelidir.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu soruşturmanın geçtiği dönemde İstanbul İl Sağlık Müdürü idi. İl Sağlık Müdürlüğünün de sorumluluğunun olduğu bir soruşturma yürütülürken Sağlık Bakanlığı koltuğunda oturamaz. Derhal görevden alınmalıdır.

Dönemin Bakanı Fahrettin Koca’dır. Kendisi özel hastane zincirine sahip olan Koca görevi Kemal Memişoğlu’na devretmiştir. Özel hastane patronu Koca’nın Sağlık Bakanı olarak yetkili olduğu bu süreçteki sorumluluğu titizlikle araştırılmalıdır.

Eski Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’nun hastanesinin adı da 19 hastane arasında yer almaktadır. Bakan Müezzinoğlu döneminde sağlık sermayesi ile kurulan ilişkilerin hepsi denetlenmelidir.

Kar odaklı özel hastane işletenlerin Sağlık Bakanlığı görevlerini sürdürmesi bu tablonun nasıl oluşabildiğini göstermektedir.

Bir kez daha tekrar ediyoruz: Bu sürecin sorumluluğunu sadece çeteye daraltarak sağlığımızı karartmaya devam etmenize izin vermeyeceğiz. Bu ölüm ağının parçası olan herkes hesap verecek.

“Çürümüş düzene karşı ortak mücadeleyi büyüteceğiz”

Türkiye’nin dört bir yanından yükselen çığlıkların her biri bir ihbardır. Yaşamlarımıza kast eden bu sağlık sisteminde suçlarını örtbas etmelerine izin vermeyeceğiz. Mahallelerimizde ve tüm alanlarda sağlık hakkına erişirken yaşadığımız sorunları görünür kılacak, kamusal sağlık hakkı mücadelesini büyüteceğiz.

Özel hastaneler kamulaştırılmalıdır. Sağlıkta yaşanan yıkımın son bulmasının tek yolu sağlık hizmetlerinin, özel hastanelerin kamulaştırılmasıdır.

Sağlık hakkına erişemeyen, yaşam hakkına kastedilen halkın sağlık hakkı mücadelesi ile yoğun, güvencesiz, ölümcül çalışma koşullarına mahkûm edilen ve bu ölüm çarkının bir parçası olmaya zorlanan sağlık emekçilerinin insan onuru ve insanca bir yaşam hakkı mücadelesi bir bütündür. Buradan sağlık hakkı ve güvenceli çalışma mücadelesini birlikte büyüten onurlu sağlık emekçilerini selamlıyoruz. Bu çürümüş düzene karşı ortak mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.

Kamusal, eşit, ulaşılabilir, nitelikli ve parasız sağlık hakkı için mücadeleyi büyütecek, sağlık hakkımızı alacağız.

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN EKİM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol