22.9 C
İstanbul
19 Eylül Perşembe, 2024
spot_img

Güngören’de mülteci işçilerin yaşamını yitirdiği tekstil atölyesi önünde Güngören Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelindi: Kaza değil cinayet

Mülteci işçilerin yaşamını yitirdiği bina önünde sendika ve siyasi parti temsilcileri açıklama gerçekleştirdi

Güngören’de 5 mültecinin yanarak can verdiği 4 katlı tekstil atölyesi önünde Güngören Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kitle basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada, “Kayıtsız çalıştırmanın yaygınlaştığı, gerekli önlemlerin alınmadığı, zorunlu mesainin dayatıldığı sistemde iş cinayetlerinin artması maalesef şaşırtıcı değil” denildi.

Fıtrat değil cinayet”, “O kapı neden kilitliydi?”, “Mülteci işçiler köle değildir” dövizleri taşınılan açıklamaya Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, DİSK Yönetim kurulu üyesi, Gıda İş Genel Başkanı Seyit Aslan, Cam Keramik İş Genel Başkanı Birol Sarıkaş, Genel  Sekreteri Mehmet Turp, DİSK Tekstil Merter Şube Başkanı Asalettin Aslanoğlu ve Güngören Demokrasi Platformu bileşenleri katıldı.

“Göz göre göre gelen vahşi bir katliam”

Hayatını kaybeden mülteci işçileri anarak sözlerine başlayan Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, “Bu ülkede göçmen ve mülteci işçilerin ölüsü, dirisi kadar kazanç kaynağı patronlar için. Çünkü patronlar onları yaşarken sendikasız, sigortasız, güvencesiz, ve yarı fiyatına ücretle köle gibi çalıştırıyor” dedi.

Akdeniz, mülteci işçilerin iş cinayetlerinde, iş kazalarında can verdiklerinde ise kaydı olmadığı için patronların tazminat ödemekten, ağır cezalara çarptırılmaktan kurtulduğuna dikkat çekti. Akdeniz, “Özellikle iş cinayeti davalarında ‘olası kasıtla ölüme sebebiyet verme’ suçundan yargılanmalıdır bu insanlar. Çünkü göz göre göre gelen vahşi bir katliamdır bu” diye konuştu.

“Biz bu cinayetin takipçisi olacağız”

Ölen mülteci işçilerin ailelerine ulaşılması gerektiğini de söyleyen Akdeniz, “Aileler Türkiye’ye gelemiyor. Konsoloslukların buna el atması gerekiyor. Bu ailelere ulaşılması gerekiyor. Cenazelerin kimsesizler mezarlığına değil, kendi ülkelerine götürülmeleri gerekiyor” dedi. Son olarak Akdeniz, “Biz bu cinayetin takipçisi olacağız” dedi ve bu işyerlerine ruhsat veren hükümetin ve İBB’nin sorumluluğunu hatırlattı.

“Yeterli bilgiye sahip değiliz”

DİSK Gıda İş Genel Başkanı Seyit Aslan, yetkililerden bilgi almak istediklerini ancak kendilerine bilgi verilmediğini söyledi. Aslan, “Bu patlama neden oldu? İş yeri ruhsatlı mıydı? Ruhsatsız mıydı? Çalışan mülteci ya da Türkiye’li işçilerin sigortaları var mıydı? Kaçak mı çalıştırıyorlardı? Aradan 24 saat geçmiş olmasına rağmen kamuoyu yeterli bilgiye sahip değil” dedi.

“Ölümler olduktan sonra alınan tedbirlerin hiçbir önemi yok”

Özellikle göçmenlerin ağır emek sömürüsüyle karşı karşıya kaldıklarını hatırlatan Aslan, “Çalıştıkları yerlerde barınmak zorunda kalıyorlar. Kimlikleri, pasaportları elinden alınıyor. Çalıştıkları ücretlerine el konuluyor. Yetmezmiş gibi çalıştıkları iş yerlerinde başka yerlere gitmesinler diye üzerlerine kapı kilitleniyor. Bu ülkede yaşayan her vatandaşın can ve mal güvenliğini bu ülkenin yöneticileri almak zorunda. Ölümler olduktan sonra alınan tedbirlerin hiçbir önemi yok. Tıp ki burada olduğu gibi” ifadelerini kullandı.

“Göçmenlerin hayatı hep risk ve tehlike altında”

Türkiye’yi yönetenlere seslenen Aslan, “Türkiye-AB ile yaptığı bir anlaşma var. Geri gönderme anlaşmasıyla Türkiye bir göçmen ve mülteci ambarı haline geldi. Oradan bize ödenen para karşılığında mülteci ve göçmenleri gitmek istedikleri göndermiyoruz. Burada tutuyor gitmelerini engelliyoruz. Bu anlaşmanın kendisinde iptal edilmesi gerekir. Göçmenlerin istedikleri ülkeye, istedikleri biçimde geçmelerinin olanaklarının sağlanması gerekir. Türkiye’de yaşamak isteyenlerin can ve mal güvenliklerinin sağlanması gerekir. Bunlar olmadan Türkiye’de göçmenlerin hayatı hep risk ve tehlike altında olacaktır” dedi.

“Bu senaryo bize inandırıcı gelmiyor”

Platform adına açıklamayı ise Kezban Konukçu gerçekleştirdi. Konukçu, “Yanan işyerinden herkes çıkıp hayatını bir şekilde kurtarabilmişken bu arkadaşlarımız neden dışarı kaçmak yerine kendini tuvalete kilitlesin? Tuvalete sıkıştıkları ifade edilmiyor, tuvalete kilitlediler, deniyor. Diyelim ki o bölgede sıkışıp kaldılar, kilitlemek neyin nesi?” diye sordu.

“Bu senaryo bize inandırıcı gelmiyor” diyen Konukçu, “Mültecileri kayıtsız çalıştırmanın bu kadar yaygın olduğu ülkemizde hiç inandırıcı gelmiyor. Denetimlerde kayıtsız işçilerin bir yerlere kilitlendiğini çok iyi biliyoruz. Hele bir de bu işyerlerinin yüzde 54’ünün kaçak olduğu ve pek çoğunda yangın merdiveni olmadığı düşünüldüğünde yaşanan olayın bir kaza değil cinayet olma ihtimali güçlü görünüyor” dedi.

“Davanın peşini bırakmayacağız”

Konukçu, “Bizi açlık sınırının altında çalıştıran, daha fazla kar uğruna önlem almayarak öldüren, savaş çıkararak işçileri mülteciliğe zorlayan bu sistem suçludur! Burada dün yaşanan olayın takipçisi olacağız. Hiç kimsenin hayatı bir diğerinden daha az değerli değildir. Ülkelerinden koparılarak kötü koşullarda, düşük ücretlere çalışmak zorunda kalan mülteci kardeşlerimizin davasının peşini bırakmayacağız” dedi. Açıklamaların ardından siyasi parti ve sendika temsilcileri olayın yaşandığı binanın önüne karanfil bıraktı. 

Kaynakevrensel

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN EYLÜL SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol