Petra*, ailesini üç yıl önce geride, Romanya’nın Zmeu kentinde bıraktı. Aradan zaman geçmesine rağmen sesi hâlâ titriyor.
“Oğlumun kasık fıtığı vardı; ameliyat, ilaç ve hastanenin bulunduğu Yaş şehrine ulaşım için 600 avro (643 dolar) borç aldım” diye anlatıyor.
Petra, borçlarını ödemek için dokuz çocuğuyla birlikte yaşadığı Zmeu’dan ayrıldı.
“En küçük çocuğum Alina, onu büyük kardeşleriyle bıraktığımda yalnızca altı aylıktı. Yakınlarda yaşayan bir teyze ara sıra onları kontrol ediyordu.”
Petra konuşmayı kesiyor ve ağlamaya başlıyor.
Romanya’da 47 yaşında bir duvar ustasıydı ve inşa ettiği her oda için 40 avro (42 dolar) kazanıyordu. İşi tamamlaması bir hafta sürüyordu.
“Kocamla İtalya’ya gittim, orada günde 10 saat meyve ve sebze topladım. Saatte dokuz avro [9,60 dolar] kazanmam gerekirken, altı avro [6,40 dolar] ücret aldım” diyor.
Bir tarım işçisinin temel ücreti, İtalya eyalet sözleşmesi kapsamında saatte brüt dokuz avro olarak belirlenmiş durumda. Bu ücret, ortalama olarak tüm İtalya için geçerli. Ancak işçilere -çoğunlukla göçmenlere ama aynı zamanda yerlilere de- daha az ödeme yapılması, yaygın görülen bir uygulama.
İtalya’da ulusal toplu sözleşmelere göre sabit olan, farklı iş kategorilerine dayalı temel ücretler var. Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi İtalya’da da halen resmi bir asgari ücret yasası bulunmuyor.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne göre, İtalya’nın tarım sektöründe 450 bin ila 500 bin göçmen çalışıyor ve bunların yüzde 40’ının düzensiz işçi olduğu tahmin ediliyor.
Bunların çoğu, çiftçiler ve işçiler arasında yaygın bir yasadışı aracılık biçimi olan “caporalato” aracılığıyla mevsimlik iş buluyor.
Sistem, işçilerin savunmasızlığının sömürülmesine dayanıyor ve bazen insanlık dışı istihdam ve yaşam koşullarına yol açıyor.
İtalyan sosyolog Marco Omizzolo’ya göre, haftanın yedi günü hatta günde 10 saat tarlalarda çalışmak zorunda kalan işçiler var.
İtalyan Ulusal İstatistik Enstitüsü’ne (ISTAT) göre tarım, istihdamda düzensizlik oranının en yüksek (2018’de tarımsal işgücünün yüzde 24,2’si) olduğu sektör.
Bu özel bağlamda, asgari ücret gerekliliklerinin ihlali, insanlık dışı çalışma koşulları ve şiddet yaygın görülüyor.
FLAI-CGIL sendikasına bağlı Placido Rizzotto Gözlemevi’nin hazırladığı VI Raporu’nun Kasım 2022 tahminlerine göre, 2021’de tarımda yasadışı olarak çalıştırılan yaklaşık 230 bin işçi vardı ve bunların 55 bini kadındı.
Mevsimlik tarım işçiliği
Yaşları 3 ile 14 arasında değişen 430 öğrencinin bulunduğu Zmeu okul kampüsünün müdürü Iurciuc Ilie, iş bulma sıkıntısı ve düşük maaşlar nedeniyle öğrencilerin üçte birinin annelerinin, çalışmak için yurtdışına taşınmak zorunda kaldığını söylüyor.
Göçmenlerden gelen havalelerin bir sonucu olarak bu küçük köy zamanla değişmiş: Batı standartlarına göre inşa edilen yeni evler çoğalırken diğer evler de yenilenmiş.
“Ancak uzun süreli ayrılıklar, öğrencilerin okul performansını olumsuz etkiliyor. Ortalama olarak, büyükannelere emanet edilen öğrenciler okulda daha kötü durumda ve okulu bırakma riskiyle karşı karşıya. Daha asi oluyorlar, kurallara uymama eğilimi gösteriyorlar ve diğer öğrencilerin annelerinin yanında üzülüyorlar” diye konuşuyor.
Avrupa Birliği içinde mevsimlik tarım işçiliği hareketliliği, 2011 ile 2017 yılları arasında yüzde 36 arttı.
Nisan 2020’nin başlarında, Romanya ve Bulgaristan hükümetleri, koronavirüs krizi sırasında mevsimlik işçileri taşıyan charter uçuşlarına izin verme kararı aldı.
Bu işçilerin bir kısmı, virüsten en çok etkilenen bölgelerde mevsimlik işçi olarak çalışmaya başladı.
İtalyan Coldiretti’ye göre, 2020 baharında 15 bin Romanyalının, Avrupa’da COVID-19’un ilk vurduğu yer olan Veneto bölgesine seyahat etmesi bekleniyordu.
Bulgar ve Rumen sivil örgütlerine göre daha güncel istatistikler bulmak zor.
İtalya, İspanya, Fransa ve Almanya ana varış noktalarıydı. Avrupalı işçilerin çoğu Romanya, Polonya ve Bulgaristan’dan geliyor.
Save the Children adlı sivil toplum örgütünün Romanya birimi, 2022’de yürütülen ulusal bir araştırmayı yeni yayımladı. Çalışma, 536 bin çocuğun yani Rumen çocukların yaklaşık yüzde 13,8’inin geçen yıl yurtdışında çalışan en az bir ebeveyni olduğunu ortaya koydu.
Yaklaşık 155 bin çocuğun yalnızca annesi yurtdışında çalışıyor; 77 bin çocuğun ise hem annesi hem de babası uzakta.
Ayrıca, mümkün olsa bile ailelerini yanlarında getirmek, göçmen anneler için çoğu zaman iyi bir seçenek değil.
ActionAid İtalya adlı STK ile işbirliği yapan psikolog Annarita Del Vecchio’ya göre, mevsimlik tarım işçilerinin durumu – kırsal kesimde uzun çalışma saatleri ve güvencesiz koşullarda yaşamak – çocuk yetiştirmek için uygun değil. Anneler, akrabalarının yanına bıraktığı oğullarından ve kızlarından aylarca ayrı kalıyor.
Kadın tarım işçileri, Romanya’da gayriresmi bir terim olan “İtalyan sendromu” yaşayabiliyor. Yurtdışında çalışırken gelişen depresyon, anksiyete, uykusuzluk, ilgisizlik ve yabancılaşma gibi zihinsel ve fiziksel sağlık sorunlarına atıfta bulunan bu sendromun, anneliğin devredilmesi de dahil olmak üzere çeşitli streslerden kaynaklandığı düşünülüyor.
Yaş’taki psikiyatri hastanesinde psikiyatrist olan Petronela Nechita, bazı kadın tarım işçilerini tedavi etmiş.
Nechita’ya göre, yurtdışında çalışmış annelerin yaşadığı psikolojik ve psikiyatrik rahatsızlıklar genellikle ayakta tedavi merkezlerinde tedavi ediliyor. Sadece en ağır vakalar hastaneye kaldırılıyor.
Nechita, “Tedavi ettiğim kadınlar arasında uykusuzluk, depresyon, yalnızlık ve diğer psikolojik sorunlar yaygındı” diyor; “Ayrıca poliklinik hemşiresi olarak, tarım işçilerinin çocuklarının, annelerinin yokluğundan dolayı derin kriz içinde olduklarını da izledim.”
Bazen acı o kadar şiddetli hale gelebiliyor ki, anneler göçmenlik projesini beklenenden daha erken terk ederek eve dönüyorlar.
Bulgaristan’daki durum
Bulgaristan’ın Montana kenti, Romanya’daki Zmeu gibi, Doğu Avrupa’da göçmenliğin fazla olduğu bir diğer bölge.
Bulgaristan’da bir sendikacı olan Maria Lazarova, Sovyetler Birliği’nin sona ermesinden bu yana fabrikaların kapanması sonucu geriye çok az sayıda iş ve düşük ücretler kaldığı için ülkeyi terk etmenin neredeyse zorunlu bir seçim olduğunu söylüyor. Sendikası ise göç etmek isteyenlere, yerel acentelere güvenmelerini ve yasadışı aracılardan kaçınmalarını tavsiye ediyor.
Sofya’daki Tarım Ekonomisi Enstitüsü’nden araştırmacı Bozhura Fidanska, “Tarımsal işlerin yaygın olduğu bir ülkede yaşıyoruz; ancak ücretler düşük ve Bulgarlar, servetlerini yurtdışında edinmek zorunda” diye konuşuyor. Tarım bölümü mezunlarının bile ülkede nadiren kaldığını sözlerine ekliyor.
Montana’da çiftlik işçisi olarak çalışan 53 yaşındaki Iva, kocasıyla İtalya’ya gittiğinde ergenlik çağındaki kızlarından ayrılmanın acısını hâlâ hatırlıyor.
“Kitaplar ve diğer masraflar için paraya ihtiyacımız olduğundan onları kayınvalideme emanet ettim. Onları çok özledim ama bu kararı onlar için verdim” diyor.
Montana eyaletinde öğretmenlik yapan 64 yaşındaki Rosita Alexandrova da tanıdığı, anneleri uzakta olan çocuklar hakkında konuşurken duygulanıyor.
“Yıllar boyunca anneleri uzakta olan birçok öğrencim oldu. Sabah gelir gelmez, yalnız oldukları için onlara sarılmamı isterlerdi. Bazıları özellikle üzgündü; bu yüzden benden İtalya veya İspanya’ya göndermek için mektup ve kart yazmamı talep ederlerdi” diye anlatıyor.
Montana’daki bir diğer öğretmen Teodora Dimitrova, çoğu öğrencinin, annelerinin daha fazla para kazanmak ve onlara daha iyi bir gelecek sunmak için ülkeden ayrıldığının farkında olduğunu söylüyor.
Birikimleri sayesinde çocuklarını liseye ve üniversiteye gönderebildiler; ama iş için göç etmeseler bu imkânsızdı.
Ancak, bu tür acı verici kararlar pişmanlığı da beraberinde getiriyor. 29 yaşındaki Montanalı anne Svetlana, geçmişe dönebilse iki kızını bebekken Bulgaristan’da bırakmayacağını belirtiyor. Güney İtalya’da, Calabria’daki bir çiftlikte çalışmak için evden ayrıldığında en küçük kızı daha bir yaşındaymış.
“En küçüğüm konuşmaya başladığında bana ‘Anne ne zaman dönüyorsun? Neden bizi yalnız bırakıyorsun?’ diye sordu. Anneannelerinin yanında kalırken onları gecede üç dört kez aradım ve ağladım” diyor. Birkaç yıl sonra Svetlana daha fazla dayanamamış ve çocuklarını İtalya’ya getirmiş.
İşverenlerinin her zaman çok destekleyici olduğunu, tarlada çalışırken kızlarla ilgilenmesine yardımcı olduklarını söylüyor. Ve üçüncü kızı doğduğunda onu terk etmeyi bir an bile düşünmemiş.
Ancak ActionAid İtalya’dan Del Vecchio’nun uyardığı gibi, tarım işçilerinin çalışma koşulları küçük çocuklu kadınlar için her zaman elverişli değil. Örneğin İtalya’nın Apulia bölgesindeki tarlalarda çalışan Iva, burada düşük ücret aldığını ve kötü muameleye maruz kaldığını anlatıyor:
“Foggia yakınlarında çalışmaya gittim. Hava o kadar sıcaktı ki sabahtan öğlene kadar çalıştık. Sonra tavuk kümesinde, bir muşamba üzerinde iki saat uyuduk. Sonra akşam 6’dan sabah 4’e kadar çalışmaya devam ettik. Bir sözleşmem yoktu, bu yüzden kayıtdışı çalıştım.”
Belgesiz tarım işçiliğine ilişkin tahminlere göre, İtalya’da 51 bin ile 57 bin arasında sömürülen kadın işçi var ve bunlar; kurumlar, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları tarafından neredeyse görünmez durumdalar.
*İşçilerin isimleri, talepleri üzerine değiştirilmiştir.