Erk Acarer’in hazırladığı ve ARTI TV’de ekrana gelen “Haber Peşinde” programında gazeteci Elmas Topçu, Alman yetkililerden aldığı bilgiye göre, ilk soruşturma sonuçlarına göre bu listeleri sosyal medyada paylaşan kaynakların Avrupa dışından olduğunu söyledi.
Geçtiğimiz haftalarda evinin bahçesinde fiziki saldırıya uğrayan ve polis koruması altında yaşamaya başlayan Acarer’in evinden sunmak zorunda olduğu programda, kendisinden önce ve sonra Avrupa’da gerçekleştirilen saldırılar ve bir iddia olarak ortaya atılan “infaz listeleri” konuşuldu.
Gazeteci Elmas Topçu, Almanya’daki emniyet birimleriyle yaptığı görüşmeleri aktardı
Programa konuk olan gazeteci Elmas Topçu, Acarer’in saldırıya uğraması ve ardından yine evinin bahçesine bir tehdit notunun gönderilmesinin ardından zaten gündemde olan bu konunun daha fazla konuşulmaya başladığını söyledi. Konuyla ilgili bir haber hazırlayan ve haberde yer vermek üzere Alman makamlarla da iletişime geçtiğini belirten Topçu, “İşe şöyle başladım: Bu saldırılar sonrası sosyal medyada yayınlanan listelerin aslı var mıdır? Güvenlik birimleri bunları inceliyor mu? Daha sonra Federal Emniyet Teşkilatı’na, İçişleri Bakanlığı’na yazdım, sordum, onların bu konudaki görüşlerini almak istedim. Bunlar istisna mıdır, listelerden haberleri var mı? Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli insanlarla ilgili yeni bir durum değerlendirmesi yaptılar mı?” diyerek şöyle devam etti:
Berlin: 21 kişilik listeden haberdarız
“Yayınlanan bu listelere baktım ve Almanya’da olanların yaşadıkları yerleri tespit ettim. Ondan sonra da onların bulundukları eyaletlerdeki emniyet birimlerine ve içişleri bakanlıklarına sordum. Berlin İçişleri Senatosu listeler konusunda bilgi vermeyeceklerini, varlığını ve yokluğunu onaylayıp ya da reddetmek gibi bir tutum içerisine girmeyeceklerini çünkü kişilik haklarını zedeleyebileceğini ve söz konusu soruşturmayı gölgeleyebileceğini ifade ettiler. Ancak, sosyal medyada dolaşan 21 kişilik listenin varlığından haberdar olduklarını ve Berlin’de oturduklarını tespit ettikleri kişileri de uyardıklarını söyledi.
Kuzey Ren Vestfalya: Listeleri paylaşan kaynaklar Avrupa dışından
Daha sonra gazeteci Celal Başlangıç, Ahmet Nesin, Erdal Er’in içinde bulunduğu Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin İçişleri Bakanlığı’na yazdım. Onlar daha somut bilgiler verdiler. Buradaki muhaliflere yönelik soyut bir tehdidin her zaman varolduğunu ancak sözünü ettiğiniz kişilere yönelik tehditlerin son dönemde bir hayli arttığını tespit ettik dediler. İlaveten de 21 kişilik listenin soruşturmadan geçirildiğini ve ilk soruşturma sonuçlarına göre bu listeleri sosyal medyada paylaşan kaynakların Avrupa dışından olduğunu söylediler. Somut bir ülke demediler ama Avrupa dışında dediler. Ayrıca buradaki insanlarla uyarı görüşmelerinin yapıldığını ve yapılacağını da söylediler.
Baden-Vürtemberg: Türkiye kökenlilere yönelik tehdidin ciddi biçimde arttığını gözlemledik
Diğer bir eyalet de Baden-Vürtemberg, oraya da sordum. Araştırmalarım sonucu Cevheri Güven’in orada bir mülteci yurdunda kayıtlı olduğunu öğrendim ve eski HDP milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın da o bölgede kaldığını öğrendim. Oradaki emniyet birimleri de son dönemlerde Türkiye kökenlilere yönelik tehdidin ciddi bir şekilde arttığını gözlemledik, ilaveten listelerde adı geçen bir kişiyle de güvenlik görüşmesi yapacaklarını söylediler.”
‘Köln’de 21 kişilik listenin ciddiye alındığını gözlemledim’
Artı Gerçek Genel Yayın Yönetmeni Celal Başlangıç’ın, evine gelen polislerin ne 43 kişinin isminin olduğu iddia edilen liste ne de 21 ismin yer aldığı listeyle ilgili olmadığını, 50-55 ismin yer aldığı bir listeden bahsettiklerini söylemesi üzerine Köln polisini de aradığını söyleyen Topçu, “Bu konuda çok hızlı cevap veremeyeceklerini söylediler” diyerek “Ancak burada da 21 kişilik listenin ciddiye alındığını gözlemledim” dedi.
‘Paris cinayetleri’nden sonra Almanya’da bir kırılma yaşandı’
Topçu, uzun yıllar bulunduğu Almanya’da Türkiye kökenlilere yönelik tehditlerin sürekliliğinden bahsederek olayların tarihsel arka planını da anlattı. Topçu, “2013 yılında gerçekleşen Paris Cinayetleri’nden sonra Almanya’da bir kırılma yaşandı” dedi ve şunları söyledi:
“Yeşiller Partisi ver Sol Parti, Türkiye’nin Almanya’daki MİT faaliyetlerinin araştırılması konusunda hükümete sürekli baskı yaptılar. Çünkü Paris Cinayeti’ni işleyen Ömer Güney’in uzun süre Almanya’da yaşadığı ve ülkücü çevrelerle ilişki içerisinde olduğu söyleniyordu. Alman istihbaratı kendi ülkelerinde, sokaklarında kendilerinden bağımsız ya da habersiz bu tip eylemlerin yapılmasına izin vermeyeceklerini belirterek o dönem baskı uygulamaya başlamıştı.
Ancak hem Gezi’den hem de özellikle 15 Temmuz’dan sonra Almanya’ya birçok insan geldi. Buradaki imamlar aracılığıyla birçok ismin Türkiye’ye ihbar edildiğini öğrendik. Sonra KHK süreçleri, muhaliflere yönelik baskılar derken buradaki Türkiyeli sayısı iyice arttı ve bunun sonucunda ülke içindeki gerilim buraya da taşındı.”
1970 ve 80’lerde de siyasi cinayetler vardı
Topçu, 1970 ve 80’lerde de Almanya’da siyasi cinayetler işlendiğini ve o dönemlerde Türkiye’den gelen ülkücülere Hıristiyan Birlik üyelerinin yardım ettiğini de hatırlattı.