TSK, Federe Kurdistan Bölgesi’nde çıkan çatışmalarda asker kayıplarının artması üzerine bir kez daha Kuzey ve Doğu Suriye kentlerini hedef aldı. 25 Aralık’tan bu yana devam eden saldırılarda, hastane, pamuk deposu, oksijen fabrikası, zeytin ve yem fabrikaları, matbaa, petrol istasyonu, dikim merkezi gibi birçok yer hedef alındı. Saldırılar nedeniyle şimdiye kadar 8 kişi yaşamını yitirirken, 13 kişi de yaralandı. Gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Lezgin İbrahim, yaşananları Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
“Göç ettirmek istiyorlar”
TSK’nin saldırılarının yeni olmadığına dikkati çeken İbrahim, yaşananları “bölge halkına yönelik soykırım siyaseti” olarak nitelendirdi. Türkiye’nin son dönemlerde bölgenin altyapısını hedef aldığını söyleyen İbrahim, “Türkiye bir kez daha bölgenin altyapısı, sivil halka ait olan kurumlar ile yerleşim yerlerini hedef aldı. Türkiye karadan saldıramadığı için havadan bombalayarak, Özerk Yönetimi zayıflatmayı amaçlıyor. Altyapı ile halkın faydalandığı alanları bombalayarak, insanları göç ettirmek istiyor” dedi.
Hastaneler bombalandı
TSK’nın Qamişlo ve Kobanê’de hastaneleri hedef aldığını söyleyen İbrahim, “Qamişlo’da bombalanan hastanelerden biri korona hastalığı için inşa edilmişti. Diğeri ise yeni inşa edilen diyaliz merkeziydi. Aynı şekilde Kobanê’de halka ücretsiz sağlık hizmeti veren bir hastane hedef alındı” dedi.
Bölgede bulunan uluslararası güçlerin saldırılara karşı sessizliğine değinen İbrahim, “ABD ve Rusya, kendi çıkarları için bölgede bulunuyor. Aralarında ciddi çelişkiler var. Türkiye de bundan yararlanarak, saldırılarını sürdürüyor. Uluslararası devletler de kendi çıkarları için Türkiye’nin insanlık dışı bu saldırılarına sessiz kalıyor” ifadelerini kullandı.
“Türkiye sıkışmış”
“Türkiye Federe Kurdistan Bölgesi’nde yürüttüğü savaşta aldığı her yenilgide Kuzey ve Doğu Suriye’yi hedef alıyor” diyen İbrahim, “Türkiye ciddi bir sıkışmışlık içerisinde. Türkiye, büyük darbeler yedi. Bu nedenle Rojava’yı hedef aldı. Net bir şekilde Türk devletinde bir zayıflık olduğu görülüyor. Bu nedenle de saldırıyor” diye kaydetti.
Bölgede yaşayanların saldırıları alanlarda protesto ettiğini belirten İbrahim, şunları söyledi: “Kürt, Türkmen, Arap, Süryani ve burada yaşayan halklar, saldırılara karşı alanlara çıkarak Türkiye’ye cevap verdi. Halk, onları göç ettirmek isteyen Türkiye’nin saldırılarına direnişle cevap verdi. Halk artık Türkiye’nin saldırılarından korkmuyor. Burada korku yıkıldı. Korkunun yıkıldığı yerde, halk çözümü göç etmekte değil, direnişte arar. Saldırıların altında olan kentlerde halkın meydanlarda verdiği mesaj da buydu.”
“Türkiye uluslararası kamuoyunun sessizliğinden güç alıyor”
Türkiye’nin uluslararası kamuoyunun sessizliğinden güç alarak hastane gibi yerleri hedef aldığını kaydeden İbrahim, “Türkiye hükümeti, İsrail’in sivil yerleşim yerleri ile hastaneleri hedef aldığını söyleyerek cezalandırılmasını istiyordu. Ancak Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları, İsrail’in saldırılarını da geçti. Sivil halk hedef alınıyor, halkın ihtiyaç duyduğu suyun bölgeye geçmesi engelleniyor. Bunların hepsi insanlığa karşı saldırılardır. İnsan hakları örgütleri, insanlık dışı saldırıları tüm dünyaya aktarmalı. Aynı şekilde uluslararası arenada güçlü bir diplomasi yürüterek, Türkiye’nin saldırıları durdurulmalı. Türkiye, ‘Ben askeri alanlara saldırıyorum’ diyor. Ama tüm dünyanın gözü önünde sivil halkı hedef alıyor” ifadelerini kullandı.
İbrahim, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin son saldırılarda hedef alınan altyapı ile hastaneleri hızlıca inşa etmeye başladığını ifade etti. İbrahim, ayrıca Özerk Yönetim’in olası saldırılara da hazırlıklı olduğunu belirtti.