TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, aşılama sürecinde şeffaf olunmadığı takdirde sağlık çalışanlarına şiddet olarak yansıyacağını söyledi
Türkiye genelinde kitlesel aşılama süreci hastanelerde resmen başladı. İlk etapta sağlıkçılar ve 65 yaş üstü aşılanacak. Ancak gönderilen aşı miktarının sağlık çalışanlarına uygulanmasının ardından yeterlilik noktasında soru işaretleri var.
Artı Gerçek’ten Seda Taşkın Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile aşılama sürecine ilişkin konuştu.
Aşılanan sağlık çalışanları sayısının 500 binin üzerinde olduğunu söyleyen Fincancı, bu rakamın özverili bir çalışma sonucu ortaya çıktığını söyledi. Hızlı aşılama yapılan ülkeler arasında 3’ncü sırada yer aldığımızı hatırlatan Fincancı, “Ancak Sağlık Bakanlığı dahil olmak üzere siyasi otoritenin şeffaflık sorunu var. Bu konuda da maalesef sahadan aşı izlem süreçlerine ilişkin ayrıntılı bilgiye sahip değiliz” dedi.
‘Bilgilerin TTB ile paylaşılması gerekiyor’
Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından aşının yan etkilerine karşı izlem sürecinin tanımladığını ve formlar hazırlandığını belirten Fincancı, hazırlanan bu verilerin TTB ile paylaşılmasının çok kıymetli olacağının altını çizdi. Bu bilgilerin paylaşılmaması ile birlikte alınacak önlemlere ilişkin doğru adımın belirlenemeyeceğini söyleyen Fincancı şöyle devam etti:
“Salgının başında da, salgının yayılımı ile ilgili bütün testlerle ilgili veriler etkili bir şekilde paylaşılmadı. Vaka sayıları gizlendi. Buna bağlı olarak da salgının yayılması hızlandı ve önlem almada geciktiler. Aşılamada var olan etkilere ilişkin bilgi sahibi olunmalı ki sahada meslektaşlarımız ona göre önlem alsınlar. Ve buna göre gereken düzenlemeleri yapsınlar. Özellikle öncelikli gruplardan başlayarak toplumun diğer kesimlerinde aşılama başladığında bu daha önemli olacaktır. Çünkü sahada ciddi bir yoğunluk olacak. Bunun iyi düzenlenmesi gerekiyor. Özellikle sağlık çalışanlarının yetişemediği koşullarda onlara yönelik bir şiddete dönüşmemesi gerekiyor.”
‘Yeni dozlar ne zaman gelecek’
Türkiye’ye gelen CoronaVac aşısı miktarı ile ilgili sorunların yaşandığını belirten Fincancı, “Gelen aşı miktarı 3 milyon deniliyor ancak rakam öncelikli grup olan sağlık çalışanlarına yetecek. Yeni dozlar ne zaman gelecek, ne kadar sürede gelecek bu soruların yanıtını hala bilmiyoruz” dedi.
‘Süreci basından öğreniyoruz’
Türkiye’nin tek bir aşıya mahkûm edildiği ve başka aşılar ile ilgili düzenleme yapılmamış olmasının sorun teşkil ettiğini söyleyen Fincancı şöyle devam etti:
“Mahkûm ettikleri aşı 2. Fazı tamamlanmamış bir aşıdır. Tamamlanmamış derken tüm verileri açıklıkla bilim insanları ile paylaşılmamış bir aşıdan bahsediyoruz. 1. Faz ve 2. Faz çalışması yayınlanmış dolayısıyla güvenli olduğuna dair verimiz var ama etkili mi sorusu ile ilgili sınırlılıklardan söz ediliyor. Bilim ortamında tartışılmış değil. Bu süreci maalesef basından öğreniyoruz. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı ile çalışmada yer alan bilim insanları açıklama yapıyor ki bu da uygun değil. Bir çıkar çatışması boyutu var. Bütün bu aşıları alacak olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve siyasi otoritedir. Dolayısıyla siyasi otoriteyle bir araştırma sonucunda açıklanmasında sınırlılıklar olabilir. O yüzden uygunsuzdur.”
‘Şeffaflık olmazsa sağlık çalışanına şiddet olarak yansır’
Pandemi sürecinin başından itibaren acil kullanım onayı dahil olmak üzere sıkıntıları her defasında dile getirdiklerini belirten Fincancı, Sağlık Bakanı’nı şeffaf olmaya davet etti. Fincancı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Salgın başlayalı 9 ay olmuşken ancak acil kullanım onayı ile ilgili bir mevzuatta değişiklik yapmanın gecikmiş bir adım olduğunu ve bu düzenlemelerin yapılmış olması gerektiğini de ifade etmiştik. Şeffaflık olmak çok önemli. Beraber gerekli adımlar atılabilsin, bir eksiklik olmasın, toplum bağışıklığı için de yeterli doza hızla ulaşılabilsin. Çünkü sağlık çalışanları özveri ile sahada çalışıyorlar ama sistem ile ilgili sorunları çözme konusunda şeffaflık olmazsa onlarında olanakları sınırlı olacaktır ve bu sağlık çalışanlarına şiddet olarak yansıyacaktır.”
‘Hangisi doğru?’
Gelen aşı dahil olmak üzere verilerin tam olarak paylaşılmamasının kafalarda soru işaretine neden olduğunu söyleyen Fincancı, “Sağlık çalışanlarının aşılanmış olması yetmez. Aşının ne kadar süre koruyucu olduğuna dair verilerimiz de yeterli değil. Hızlı davranıldı dolayısıyla izlem süreleri yeterli değil. Öncelikli aşı olanların korunabilmesi için sonrasında toplumun da hızla aşılanması gerekiyor. Hızlı bir süreç işletilmesi gerekiyor” dedi.
‘Aşı tereddütüne neden olan davranışlardan kaçının’
Aşı çeşitliliğinin arttırılması ve topluma yaygınlaştırılmasının önemli olduğunu söyleyen Fincancı, özellikle aşı tereddütüne neden olacak davranışlardan kaçınılması gerektiğini söyledi. Bu anlamda kanaat önderlerinin kamuoyuna açık bir ortamda aşı yapmasının kıymetli olduğunu söyleyen Fincancı sözlerini şöyle tamamladı:
“Aşı tereddüdüne yol açmamak için hakikati ne olursa olsun bilgilerin paylaşılmasına ihtiyaç var. Bağışıklama aynı zamanda bir toplumsal dayanışmadır. Yalnızca kendinizi değil, karşınızdakini de korumayı amaçlar. Ben salgının bunu bize öğrettiğini umuyorum. Karşımızdakini korumak içinde maske takma alışkanlığı geliştirdiğimizi düşünerek, aşılamanın da tam da böyle bir dayanışma olduğunu ifade etmiş olayım.”