Filistin’de İşgale Son Platformu, Ankara’da Konur sokaktan Sakarya caddesine yürüdü. 7 Ekim 2023’te Filistin direniş örgütlerinin başlattığı Aksa Tufanı hamlesinin yıl dönümüne günler kala yapılan yürüyüşte siyonist İsrail’in soykırım saldırılarının sona ermesi için mücadele ve tüm ilişkilerin kesilmesi çağrısı yapıldı.
📹 Eylemden görüntüler pic.twitter.com/IgMg0Pv0N5
— Direnişteyiz.org (@direnisteyizorg) October 5, 2024
Yürüyüşün ardından Çankaya Belediyesi önünde yapılan basın açıklamasını BDS’den Esma Nur Kasram okudu. Yapılan açıklamada İsrail’i kınamanın ve hamaset nutukları çekmenin Filistin’e destek vermek anlamına gelmediğine dikkat çekilirken işgal devletinin tecrit edilmesi için şu taleplerin yerine getirilmesi istendi:
- “İsrail’le tüm askeri anlaşmalar feshedilsin ve askeri ambargo uygulansın.
- Serbest Ticaret Anlaşması feshedilsin ve siyonist rejime tüm ticaret yolları kapatılsın.
- Diplomatik ilişkiler tamamen kesilsin.
- İşgal devleti İsrail’deki tüm yatırımlar geri çekilsin.”
“Aksa Tufanı hamlesini, Filistin halkını ve meşru direnişini selamlıyoruz”
“100 yıldan fazladır saldırı altında olan Filistin halkı, emperyalist güçlerin Filistin toprağına yerleştirdiği ve ırkçı bir siyonist rejim olarak cisimleşen İsrail’in soykırım saldırısıyla karşı karşıya. Bu soykırıma ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin doğrudan askeri, siyasi desteği eşlik ediyor. On yıllardır sürekli öldürülen, topraklarından sürülen, kaynakları yağmalanan Filistin halkı, yüzyıldır sürdürdüğü varoluş mücadelesini 7 Ekim 2023’te işgal rejimini şaşkına çeviren, onun sömürgeci emellerini sarsan Aksa Tufanı hamlesiyle taçlandırdı ve ne pahasına olursa olsun özgürlüğüne sahip çıkacağını tüm dünyaya göstermiş oldu.
Filistin halkını ve meşru direnişini bir kez daha selamlıyoruz!
“Kitlesel imha saldırısı sömürgeciliğe itaat eden işbirlikçi bölge rejimlerinin desteğiyle yürütülüyor”
Emperyalizmin çıkarlarını korumakla görevli ve dünyanın en yüksek teknolojisiyle donatılmış ırkçı siyonist İsrail rejimi, sömürü ve abluka altında yaşayan halkların sınırlı imkanlarla sürdürdüğü direnişi kıramadığı her gün daha da vahşileşiyor. Hiçbir kurala ve hukuka tabi tutulmayan bu rejim, Filistin’in her bölgesinde, Lübnan’da, Yemen’de, Suriye’de, İran’da kan dökmeye devam ediyor. On binlerce insan emperyalist güçler bölgemizde kalıcı hale gelsin diye öldürülüyor, milyonlarca insan sömürge altında yaşamayı reddettiği için her gün ölüm ve yaralanma tehdidi altında yaşıyor, kuşatılarak açlığa mahkum ediliyor, evlerini terk etmeye zorlanıyor. Bu kitlesel imha saldırısı, tüm dünyayı yağmalama hakkını kendinde gören emperyalist merkezlerin, işgal ve soykırımdan nemalanan sermayedarların ve sömürgeciliğe itaat eden işbirlikçi bölge rejimlerinin desteğiyle yürütülüyor.
“Devlet ve şirketleri hedefimize koyarak bu suç ortaklığından dolayı bedel ödetmeliyiz”
Bu pervasız saldırganlığa on yıllardır göğüs geren Filistin halkı, sömürgeciliğe karşı tüm dünyanın umudu oldu, mücadelesi bugün dünyanın her yerinde yankılanıyor! Filistin bayrağını dünyanın her yerinde dalgalandıran sömürge karşıtı dünya halklarının parçası olarak bugün bize düşen görev, bulunduğumuz her yerde soykırımcı İsrail’i tecrit etmek, ona güç veren her türlü mekanizmayı engellemektir. Filistin’de süregiden işgal ve soykırımı mümkün kılan ve bu insanlık suçlarından menfaat sağlayan devlet ve şirketleri hedefimize koyarak bu suç ortaklığından dolayı bedel ödetmek, Filistin halkının zaferi için en acil ihtiyaçtır.
“-Baykar ve Zorlu gibi- Türkiyeli şirketler işgal devletiyle ortaklık kurmayı sürdürüyor”
Unutulmamalıdır ki Türkiye’deki siyasal iktidar, bu soykırım sürecinin en şiddetli dönemi olan ilk yedi ayı boyunca, ölüm saçan işgal devletine gerekli olan tüm hammaddeleri; çeliği, kimyasal maddeleri, yakıtı doğrudan temin etti. Bu suç ortaklığını bitirmek isteyen kitleler sokağa çıktı ve Filistin davasını sahte destek söylemiyle istismar eden iktidar geri adım atmak zorunda kaldı. Ancak bu suç ortaklığı, işgal devletinin soykırımı ve tüm bölgeye saldırısını mümkün kılacak şekilde; petrol Türkiye üzerinden, elektrik Türkiye sermayesi tarafından sağlanmaya devam ediyor, işgal devletine lojistik destek dolaylı biçimde sürüyor. Bu utanç yetmiyor, Türkiye gösteriş için katıldığı Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında Uluslararası Adalet Divanı’nın tedbir kararına rağmen, hala kendi topraklarındaki askeri üsler yoluyla işgal devletine istihbarat desteği veriyor, savunma sanayii alanında -Baykar ve Zorlu gibi- Türkiyeli şirketler işgal devletiyle ortaklık kurmayı sürdürüyor.
“İşgal ve soykırımdan para kazanan şirketlerden hesap soracağız”
Tüm bunlara karşılık Filistin halkının yanında durmanın bir onur olduğunu gören kurumlar ve bireyler olarak, Türkiye’nin işgal devletiyle kurduğu askeri, ticari, diplomatik tüm ilişkilerin kesilmesi için, işgal ve soykırımdan para kazanan şirketlerden hesap sorulması için yürüttüğümüz mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.
Filistin direnişinden aldığımız ilhamla, Filistin ‘nehirden denize özgür olana dek’ mücadelemize devam edeceğiz. Zafer Filistin halkının özgürlük Filistin toprağının olacaktır.”