Eylemde “Hamaseti bırak, ticareti kes!”, “Emperyalizm ve siyonizm yenilecek, direnen halklar kazanacak”, “Yaşasın halkların ortak mücadelesi”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “İsrail’le Ticaret Filistin’e ihanet”, “Katil ABD Filistin’den defol”, “Katil ABD Lübnan’dan Defol”, “SOCAR işçisi Greve” ve “Suça ortak olma, grevi örgütle!” sloganları atıldı.
Açıklamada, “İsrail’in tükettiği petrolün yüzde 40’ını SOCAR karşılıyor. Azeri petrolü Bakü-Ceyhan boru hattıyla Ceyhan’a geliyor, buradan tankerlerle İsrail’e taşınıyor. SOCAR İsrail’e kan akıtmaya devam ediyor. Sizi uyarıyoruz! Akan petrol vanasını kapatın. Soykırımcıyla işbirliğine karşı çıkın. Soykırımı besleyen petrol sevkiyatını durdurun. Şimdi Filistin halkı ile gösterilen dayanışma, Lübnan halkı için de gösterilmeli, emperyalizmin savaş politikalarının tam karşısında saf tutulmalıdır. Suça ortak olma, direnişi örgütle!” denildi.
Özgür Üniversite Hareketi’nin de destek verdiği açıklamadan öne çıkanlar şu şekilde:
“İsrail’in tükettiği petrolün yüzde 40’ını SOCAR karşılıyor”
“Tüm dünyada soykırımcı olduğu tescilli olan Siyonist İsrail, 1 yıldır Filistin’de uyguladığı katliamdan sonra Lübnan’da da katliamlara girişti.
Türkiye savaşın başından beridir İsrail’le ilişkilerini kesmemiş, kesmiş gibi yaparak ikiyüzlü politikalarla İsrail’i desteklemiştir. 7 Ekim’den bu yana süren Gazze’deki saldırılarını sürdüren İsrail binlerce Filistinliyi katletti. İşgal ve katliam sürerken dünya İsrail’le ticarete devam ediyor. Türkiye İsrail’le ticareti sürdürmediğini söylese de aksi ortaya çıkmış, bunun ardından da Nisan’da kademeli bir şekilde ticaretin azaltıldığını, Mayıs ayında da durdurulduğunu açıklamıştı.
Hastane ve eğitim kurumlarının dahi vurulduğu, çadır kentlerin bombalandığı süreçte İsrail’in bomba yağdıran jetlerine giden petrolün yolunu takip edince karşımıza SOCAR çıkıyor. İsrail’in tükettiği petrolün yüzde 40’ını SOCAR karşılıyor. Azeri petrolü Bakü-Ceyhan boru hattıyla Ceyhan’a geliyor, buradan tankerlerle İsrail’e taşınıyor.
SOCAR İsrail’e kan akıtmaya devam ediyor. Sizi uyarıyoruz! Akan petrol vanasını kapatın! Soykırımcıyla işbirliğine karşı çıkın! Soykırımı besleyen petrol sevkiyatını durdurun! Sizler bu işbirliğine son verene kadar dünyanın her yerinde yakanızda olacağız!
“Türkiye ve Ürdün lojistiği, Azerbaycan’da petrolü sağlıyor”
Başta İngiltere ve ABD olmak üzere, emperyalizmin bölgemize bir hançer gibi, bir savaş makinası olarak soktuğu siyonist varlık, 7 Ekim 2023’te Filistin direnişinin, tüm yaldızlarını söktüğü direniş hamlesi sonrası dizginlerinden boşanmış bir soykırım yürütmektedir.
ABD’sinden İngiltere’sine, Fransa’sından Almanya’sına tam bir koruma altında soykırımı sürdürürken bölgedeki işbirlikçi rejimlerin de suç ortaklığı tüm çıplaklığı ile ortadadır. Türkiye ve Ürdün lojistiği sağlarken, Azerbaycan petrolü sağlamakta, işbirlikçi diğer Arap rejimleri de, direniş cephesinin karşı hamlelerini boşa çıkaracak “önlemleri” Siyonist İsrail adına almaktadır.
“Kundakladıkları bu savaşa ancak bölge ve dünya ezilen halklarının, işçi-emekçilerinin güçlü bir karşı duruşu set çekebilir”
Bunun karşısında bir yıldır, tüm dünyanın ezilen halkları, işçi-emekçileri, öğrenci gençliği Filistin halkının yanında saf tutup, soykırımcı İsrail’e, emperyalist efendi ve işbirlikçilerine karşı sokakları doldurmaktadır.
Bir yanda soykırımcı, işgalci İsrail ve onu destekleyen dünya egemenleri diğer yanda Filistin halkının ve direnişin yanında dünya halkları, sınıf savaşının dünya çapında tezahürü olarak tüm çıplaklığı ile ortadadır.
Soykırımcı İsrail, Gazze’de çocuk, kadın, yaşlı 50 binin üzerinde insanı katletmesine, Gazze’yi harabe bir şehre döndürmüş olmasına rağmen, Filistin halkının direnişini kıramamıştır. Şimdi de kırılmayan direnişe en büyük desteği veren güçlerden biri olarak Hizbullah ve Lübnan halkına yönelik benzer katliamlara girişmiştir.
Kundakladıkları bu savaşa ancak bölge ve dünya ezilen halklarının, işçi-emekçilerinin güçlü bir karşı duruşu set çekebilir.
“İptal etmediğiniz her bir anlaşma katledilen milyonlar demektir”
Hiçbir sınırı olmayan bu emperyalist saldırganlık ile biz işçi-emekçilerin yaşadığı sefalet koşullarında hayat, baskı ve sömürü arasında kopmaz bir bağ vardır. Bizlere dayatılan bu yaşama karşı biriken öfkemizi yine bizim gibi olanlara yönelterek bir avuç asalak için ölmemiz, öldürmemiz, katliamlara alkış tutmamız istenmektedir.
Sefalet koşullarında bir yaşamdan kurtulmak, insanca ve onurumuzla, barış içinde yaşamak için emperyalist ya da işbirlikçi sömürge, her ülkede egemenlere karşı mücadeleyi büyütmek dışında bir yol yoktur. Şimdi Filistin halkı ile gösterilen dayanışma, Lübnan halkı için de gösterilmeli, emperyalizmin savaş politikalarının tam karşısında saf tutulmalıdır.
Buradan birkez daha sesleniyoruz. Direnenler olduğu müddetçe biz sizin yakanızı bırakmayacağız! Bu savaşın ortağı olmayın. İptal etmediğiniz her bir anlaşma katledilen milyonlar demektir. Hamaset dolu sözlerinizi ve timsah gözyaşlarınızı bırakın.
“Suça ortak olma, grevi örgütle!”
Kazandığınız paralar, servetiniz milyonlarca insanın katlinden daha değerli değildir. SOCAR İsrail’in petrol ihtiyacının yüzde 40’ını tek başına karşılıyor. Bu savaşta filler tepişirken çimenler ezilmektedir. Savaş henüz evimize gelmedi diye yapacak bir şeyimiz yok demek değildir. Bu yüzden SOCAR’da çalışan işçilere, emekçilere, sendikalara çağrımızdır. Emeğinin hakkıyla çalışan, alınteriyle ekmeğini kazanmaya çalışanlar greve çıkın. Bu zulmün ortağı olmayın. Eğer hepimiz birlik olursak bu savaşı durdurabiliriz. Bugün direnen halkların yanında olmak Filistin’i ve Lübnan’ı savunmak acil bir sorumluluğumuzdur. Onurumuzdur.”