Filistin Direniş Grupları Ortak Operasyon Odası, Aksa Tufanı’nın yıldönümünde ilk bildirisini yayınladı.
Aksa Tufanı’ndan bir yıl sonra..
Direniş birleşmiştir ve galip gelecektir!Ey büyük Filistin halkımızın evlatları.. Ey Arap ve İslam milletimizin kitleleri:
Kıvılcımı 7 Ekim’de Gazze’den başlayan ve etkileri yeryüzünün her tarafına yayılan Mescid-i Aksa Tufanı’nın başlamasının üzerinden bir yıl geçti. Hür dünya halkları ayağa kalktı, her biri elinden geldiğince direndi, bazıları halkımızın direnişini silah ve savaşla destekledi, diğerleri ise protesto, halk gösterileri ve en zayıf inanç olan siyasi destekle..
Halkımızın ve ulusumuzun mücadelesinde bir dönüm noktası olan 7 Ekim geçişi ve sonrasında yaşananlar, gaspçı varlığın yüzünü kızartan, kuruluşundan bu yana dayatmaya çalıştığı caydırıcılık teorisini tamamen çöpe atan ve Filistin’in özgür halkın silahlarıyla kurtuluşuna giden yolda bir adım olarak ulusun özgür savaşçılarına Filistin savaşçılarına katılma kapısını açan önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçecektir.
İşgal ve onun kibirli liderliği, Aksa Tufanı’nın şokuyla çılgına döndü. Yıllardır hiçbir direniş imkanının bulunmadığı küçük bir noktada kuşatma altında tutulan, mütevazı imkânlara sahip bir hak sahibi, nasıl olur da ağır silahlı bir varlığın burnunu toza gömer ve düşman ordusunun en güçlü, en deneyimli ve en uyanık tümeni olarak kabul edilen Gazze Askeri Tümeni’ni ezebilirdi? Bu ani saldırı işgal yönetimini, güvenlik ve istihbarat servislerini ve ordusunu şoka uğrattı. Önümüzdeki günlerin, ayların ve yılların işgalle çatışmanın seyri açısından doğuracağı sonuçlar ve önemli stratejik çıkarımlar açısından düşmanın göreceği daha çok şey var.
Halkımızın ve direnişimizin öfkesi, 7 Ekim’de Mescid-i Aksa’ya karşı tırmanan saldırganlık, onu zamansal ve mekânsal olarak kirletme, saygısızlaştırma ve bölmeye yönelik hızlandırılmış adımlar ve yıkımının ve dünyanın parmağını bile oynatmadan sözde Tapınağın inşasının önünü açan benzeri görülmemiş adımlarla zirveye ulaştı. İşgal hapishanelerindeki tutsaklarımıza gelince; onlara karşı işlenen suçlar, faşist aşırılık yanlısı Ben-Gvir’in ‘önlemleri’ altında dayanılmaz bir düzeye ulaştı, Gazze kuşatma altında boğuluyor ve yavaş yavaş öldürülmek isteniyor, Batı Şeria’yı işgalci devlete katmak ve yerleşimlerle yutmak için adımlar hızlandırılıyor… Bu vb. birçok sebepten dolayı halkımızın direnişi zalimlerin karşısında patladı ve halkımız özgürlük ve kurtuluşun bedelinin büyük olduğunu bilmesine rağmen tırnaklarıyla ve sahip olduğu her şeyle işgalcilerle savaştı.
Savaşçıların tam bir yıl boyunca sahadaki birlikteliği ve saldırıları püskürtme ve işgal araçlarıyla çarpışma cesareti büyük bir gösteriydi. Birbirlerini bilgi, teçhizat, adam ve omuz omuza savaşarak destekleyen ve tamamlayan, düşmana asker ve araç bakımından ağır kayıplar verdiren ve işgal güçlerini her sokakta, mahallede ve ara sokakta hazırlanan özenli pusularda tuzağa düşüren tüm direniş güçleri için ek bir güç faktörünü temsil etti, düşmana tüm halkımızın ve gruplarımızın direnişi işgalp altındaki halkların kaderi ve kutsal hakkı olan bir seçenek olarak benimsediği mesajını verdi.
Bu direnişçiler büyük halkımızın, fedakâr ailelerimizin, sadık aşiretlerimizin, gururlu şehirlerimizin ve köylerimizin evlatlarıdır. Eğer halkımız direnişçilerine ve kahramanlarına sahip çıkmasaydı, işgalin eşi benzeri görülmemiş saldırganlığı ve topyekûn imhası karşısında kararlılıkla Gazze’den göç ettirme planlarını reddetmeseydi, direnişçiler işgalin güçlü savaş makinesine karşı koyamazdı.
Sahadaki başarısızlığı ve savaş hedeflerinden hiçbirine ulaşamaması karşısında düşman, sivillere ve masum insanlara karşı bir imha savaşı yürütmekten, on binlerce kişiyi şehit etmek ve yaralamaktan, taşları, ağaçları ve simge yapıları yok etmekten, sığınma merkezlerini ve sağlık merkezlerini hiçbir tabu gözetmeksizin hedef almaktan, halkımızı kırmayı ya da direnişten vazgeçirmeyi ummaktan başka çare bulamadı; ancak işgalin istediğinin aksine, halkımızın bu kutsal savaşa katılmak için savaştan önce ve savaş sırasında savaşçılara (Direniş ordusuna) katılma yarışını gördük.
Yiğit Batı Şeriamız, işgalin temellerini sarsan bu tufana katılmakta gecikmedi. Cesur savaşçıları işgal ordusuna, askeri karakollarına ve yerleşimci sürülerine karşı ayaklandı, Batı Şeria’da ve işgal altındaki topraklarda kahramanca operasyonlar gerçekleştirdi. Tüm gruplardan Filistinli direniş savaşçıları çabalarını birleştirdi, araçlarını geliştirdi, birçok şehir ve kampta güçlendirilmiş üsler kurdu, onları söküp atmaya çalışan işgal güçlerine karşı koydu ve direnişlerinin bedelini ödedi ve ağır kayıplar verdi, ama hala daha fazlası için hazırlanıyorlar ve Allah’ın yardımıyla Batı Şeria’nın kahramanları ve direniş savaşçılarının elinde bir sonraki şey daha büyük.
Ey özgür ulusumuzun insanları..
Lübnan, Yemen ve Irak’tan direniş savaşçılarının halkımızın direniş savaşçılarına katıldığını ve doğrudan savaşa girerek, işgal güçlerini ve askeri üslerini hedef alarak ve onlara kayıplar verdirerek bizleri desteklediğini, İran İslam Cumhuriyeti’nin de halkımıza desteğini ilan ederek ve direniş savaşçılarını destekleyerek siyonist varlığa karşı gerçekleştirdiği güçlü saldırıları görmekten gurur ve onur duyuyoruz.
Tüm bu cepheler Kudüs yolunda şehitler verdi. Onların direnişçilerinin ve liderlerinin kanı, halkımızın, liderlerimizin ve mücahitlerimizin kanına karışarak amaç, kan ve kader birliğini, Filistin’in yalnız olmadığını, Gazze’den başlayan bu savaşın bölgenin çehresini değiştireceğini ve Filistin’in kurtuluşuna, işgalin kırılmasına ve Allah’ın izniyle süpürülüp atılmasına giden yolu açacağını teyit etti.
Ortak Operasyon Odası tarafından temsil edilen Filistinli direniş gruplarının liderliği, kararında ve vizyonunda birleşmiştir, bu savaşın tüm aşamalarında birlik olarak mücadele etmiştir, aylardır birleşik ve uzlaşmacı bir vizyona göre dolaylı müzakereler yürütmüştür; şehitlerin kanları ve geride kalanların, yerinden edilenlerin, tutsakların ve işkence görenlerin acıları onuruna bunu yapmaya devam edecek, tüm gücüyle halkımızı savunmaya devam edecek ve görevini terk etmeyecek, halkımızın meşru haklarından ödün vermeden akan kan şelalesini durdurmak için kararlılığını sürdürecektir.
Siz halkımız çok şey hak ediyorsunuz, birlikte direndik ve birlikte şehitler verdik, bu çetin sınavı da birlikte aşacağız, işgalin yıktıklarını birlikte yeniden inşa edeceğiz. Siz bizdensiniz, biz de sizdeniz. Düşen liderlerin ve mücahitlerin kanı sizin kefaretinizdir ve fedakarlıklarınızın bir parçasıdır. Şundan emin olabilirsiniz ki Allah bu fedakarlıkları boşa çıkarmayacak, bir süre sonra bile halkımız ve milletimiz için hayır ve zafer getirecektir.
Salih şehitlerimize rahmet ve ölümsüzlük..
Kahraman esirlerimize özgürlük..
Yaralılarımıza şifa..
Yüce milletimize özgürlük..
Allah büyüktür ve zafer Direniş’in olacaktır!
Operasyon Odası şu gruplardan oluşmaktadır: İzzeddin El Kassam Tugayları (Hamas), Kudüs Tugayları (İslami Cihat), Ebu Ali Mustafa Tugayları (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi – FHKC), Ulusal Direniş Tugayları (savaş sırasında isim değiştirerek kendisini Ömer El Kasım Güçleri olarak isimlendirdi) (Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi – FDKC), Cihad Cibril Tugayları (FHKC – Genel Komutanlık), El Aksa Şehitleri Tugayları (El Fetih), Mücahit Tugayları (Mücahit Hareketi) (Fetih’ten kopma), Abdülkadir El Hüseyni Tugayları (Fetih), Nasır Selahaddin Tugayları (Halk Direniş Komiteleri) (Fetih’ten kopma), Ensar Tugayları (Fetih’ten kopma), Eymen Cude Tugayları (Fetih), Fırtına Ordusu (Fetih)