Tutuklu yargılandığı davanın duruşmasında konuşan HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, tutuklanmalarının bir “siyasi darbe ürünü” olduğunu belirterek, “Hukuk düzenine yapılan darbenin mağdurlarıyız” dedi. Yüksekdağ’ın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 28 Eylül’e erteledi
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu yargılandığı davanın 19’uncu duruşması, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Yüksekdağ’ın, tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşmada avukatlar hazır bulundu. HDP milletvekilleri Semra Güzel, Kemal Peköz ve Mahmut Toğrul da duruşmayı izledi.
Duruşmada ilk olarak konuşan Yüksekdağ, tutuklanmalarının bir “siyasi darbe ürünü” olduğunu söyledi. “Siyasi darbe devam ediyor” diyen Yüksekdağ, bunun her alanda etkilerinin arttığını kaydederek şunları söyledi:
“Darbenin üzerinden 4 yıl geçti. Darbe 4 yıl boyunca başarıya ulaşamadı. Ekonomide, sosyal yaşamlarda bu darbenin etkilerini daha fazla görüyoruz. En çok hukuk düzenine yapıldığı ortaya çıktı, hukuk düzenine yapılan darbenin mağdurlarıyız.
“Başka bir olağanüstü koşulun sonucunu da yaşıyoruz. Pandemi ayrıca siyasi ve toplumsal bir vakaya dönüştü biz cezaevindekiler daha fazla deneyimledik. Bugünkü koşullarda siyaseten de fiziksel de olağan seyretmiyor.”
Yüksekdağ, “çoklu baro” sisteminin yasalaştırılmasına da değinerek, “Avukatların ve baro başkanlarının, avukatlık yasa tasarısına karşı verdikleri mücadeleyi selamlıyorum. Bu mücadelenin toplumsallaşarak büyüyeceğine inanıyorum” dedi. Ayrıca Yüksekdağ, “adil yargılanma” talebiyle ölüm orucunda olan tutuklu avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın eylemelerini de selamladı.
Pandemi sürecinde cezaevindeki tüm haklarının birer birer ellerinden alındığını kaydeden Yüksekdağ, şunları söyledi:
“Türkiye’de kuralsızlık egemen hale getirilmiştir. Biz demokratik kurallar ve insani kurallar üzerinden yeni bir normalleşme istiyoruz. Bu normalleşme için halkımızın bir arada mücadelesi çok önemlidir. İnsanlar sağlıklı, huzurlu ve güvenlikli yaşamamanın nasıl bir şey olduğunu bu süreçte gördüler. Halkımız bir siyasi ve ekonomik krizle karşı karşıya. Bu koşullar içerisinde insani, demokratik taleplerde bir yaşam inisiyatifinin geliştirilmesi gerekiyor.”
“Tutukluğunun devamı kararı hukuki değil”
Yüksekdağ’ın ardından söz alan avukatı Ruken Gülağacı, Anayasa Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş kararını hatırlatarak, söz konusu kararın Yüksekdağ’ı için de geçerli olduğunu söyledi:
“AYM kararı başkası hakkında verilmiş diye yok sayılacak bir karar değil. Kararı inceleme fırsatınız olduysa karar birebir Figen Yüksekdağ’ı bağlar, kararın esasında Demirtaş’ın tutuklunun makul süreyi aştığını söylüyor. Bizim söylediğimiz her şeyi AYM gerekçeli kararına yerleştirilmiştir.”
Avukat Sezin Uçar da müvekkilinin ifadesinde cezaevi koşulları hakkında beyanda bulunduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Müvekkilimiz dört yıla yaklaşan tutukluk süreci içerisinde hakları kısıtlanmış, savunmasını bu nedenle parça parça ifade etmiştir. Bu sürecin ne kadar süreceği ve müvekkilimizle ne zaman açık görüş yapabileceğimiz belirsizliğini sürdürüyor. Pandemi nedeniyle alınan kimi tedbirler suistimale dönüşmüş durumda. Savunma hakkımız kısıtlanmayacağı bir şekilde diğer dosya ilgili daha sonra beyanda bulunacağız.”
Yüksekdağ ve Demirtaş hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında ikinci kez tutuklanma kararı verildiğini anımsatan Uçar, “Türk yargı tarihi tarafından aynı fiil nedeniyle ikinci defa tutuklanmış olmaları bir istisna. Mevcut yasalarda hukuksal normlara dahi riayet edilmediğini görüyoruz. Tutukluğunun devamı kararı hukuki değil” dedi.
Tutukluluk halinin devamına karar verildi
Ardından söz alan iddia makamı, Yüksekdağ hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yürütülen soruşturma dosyasına ilişkin müzekkere yazılarak, dosyanın istenmesini ve incelenerek, dosyayla bağlantılı olup, olmadığının tespit edilmesini talep etti.
Savcı, Yüksekdağ’ın tutukluluğunun devamını da istedi.
Duruşmaya verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Yüksekdağ’ın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Bir sonraki duruşma 28 Eylül’e ertelendi.
Bir hakim şerh koydu: Yüksekdağ’ın tutukluğunda hukuki fayda yok
Mahkeme heyetinin bir üye hakimi ise karara şerh düştü. “Tutukluluğa devam” kararına karşı oy kullanan Hakim Murat Adıgüzel, Yüksekdağ’ın “delil karartma” ve “kaçma şüphesi” olmadığını belirterek, tutukluluğa devam kararında hukuki fayda bulunmadığını söyledi.
Adıgüzel’in yazdığı şerhte, şu ifadeler yer aldı:
“Sanığın tutuklu kaldığı süre de gözetilerek, tutukluluktan beklenen amacın artık hasıl olduğu, sanığın üzerine atılı eylemler ve bu aşamaya kadar ki savunmaları gözetilerek, delil karartma ihtimali ile sanığın dosyaya yansıyan kişiliği uyarınca da kaçma şüphesinin bulunmadığı yönünde tarafımızda kanaat oluştuğu, ayrıca sanığın ve müdafilerinin savunmalarını büyük ölçüde tamamladıkları hususları gözetilerek, sanığın tutukluluk halinin devamında hukuki bir fayda bulunmadığı, bu aşamada adli kontrol hükümleriyle de tutukluluktan beklenen faydaya ulaşılabileceği görüş ve kanaatinde bulunduğumdan salt çoğunluğun sanığın tutukluluk halinin devamı yönündeki kararına katılmıyorum.”
Dava Hakkında
Yüksekdağ, “Örgüt yöneticiliği”, “Örgüt propagandası yapmak”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “Suç işlemeye tahrik” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” iddialarıyla yargılanıyor.
Figen Yüksekdağ hakkında açılan dava dosyası 7 ayrı fezlekenin birleştirilmesinden oluşuyor. 92 sayfalık dosya kapsamında, Yüksekdağ hakkında 30 yıldan 83 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Yüksekdağ’ın, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) içerisindeki faaliyetleri ve kimi siyasi faaliyetleri dosyadaki suçlamalar arasında yer alıyor.