Üniversitelerine rektör olarak atanan AKP’li kayyım Melih Bulu’yu protesto etmekten gözaltına alınan ve ev hapsi cezası verilen öğrenciler, “Yine geleceğiz, bu karanlığa karşı aydınlığın özneleri olan bizleri baskılarla yıldıramazlar” dedi
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın, Boğaziçi Üniversitesi’ne atadığı kayyım Rektör Melih Bulu’yu protesto ettikleri eylemde darp edilerek gözaltına alınan ve ev hapsiyle bırakılan öğrenciler Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
‘Demokratik seçim istiyoruz’
Birçok üniversiteye kayyım rektör atandığını ve hepsinin tepeden inme olduğu için protesto ettiklerini ifade eden Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden Ozan Acıdere, “Biz üniversite bileşenleri olarak üniversite içinde demokratik bir rektör seçimi istiyoruz. Bu durum bir üniversitenin meselesi değildir. Bu bir yasa ve sistem meselesi, öğrencilerin istediği de sistemi değiştirmek” dedi.
Öğrenciler hedef gösteriliyor
Öğrencilerin yanlış bilgilerle hedef gösterildiğinin altını çizen Acıdere, “İktidar ve bakanların olayları tamamen yanlış bir şekilde yayınlayıp hedef göstermesi, keyfi ve hukuksuz uygulamalara maruz kaldığımız için üzgünüz. Burada bir aydır polis ablukası var. Sivil polisler hepimizi takip ediyor ve taciz ediyorlar. Biz öğrenciler olarak devletin tamamen çeteler tarafından yönetildiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
‘Yine geleceğiz’
Protestolar esnasında gözaltına alınan Kadınların Kurtuluşu Merkezi Koordinasyon üyesi Başak Yeşilot da, iktidarın gençliği kendi belirlediği bir alana hapsetmek istediğini belirterek, direniş büyüdükçe bu alanları daraltılmak istendiğini söyledi. İktidarın gençliği kendini sarsacak bir güç olarak görmesinden kaynaklı bu denli saldırdığının altını çizen Yeşilot, “Mağdur değiliz. Haklıyız, güçlüyüz. Tüm saldırılara karşı direndik ve direnişimiz kesintisiz sürecektir. Yine geleceğiz, bu karanlığa karşı aydınlığın özneleri olan bizleri baskılarla yıldıramazlar” diye belirtti.
Gözaltında işkence
Yeşilot, gözaltı süresince özellikle kadınlara karşı yapılan işkenceyi anlatarak, şöyle devam etti: “Bedenimiz üzerinden cinsiyetçi küfürlere, söylemlere maruz kaldık. Karnımız, vajinamızı tekmelediler. Göğüslerimiz sıkıldı ve bunun özel olarak yapıldığını belirttiğimiz de bu uygulamalara daha sert bir şekilde devam ederek işkenceyi sürdürdüler. Öfkemiz büyük. Karşılarındaki bu öfkeyi, kadınların öfkesini görüyorlar. Onlara kan kusturacak da başta kadınlar olmak üzere devrimcilerdir.”
Delil yok ceza var
Boğaziçi Üniversite eylemlerinde gözaltına alınarak ev hapsi cezası verilen Gamze Toprak, eyleme geç kaldığını eve doğru giderken otobüs durağında gözaltına alındığını belirtti. Gözaltında ise birçok öğrenci gibi işkenceye maruz kaldıklarını vurgulayan Toprak, gözaltına alınanlardan ayrılan 10 kişinin de arşiv kayıtlarının açıldığını kaydetti. Boğaziçi Üniversitesi direnişini illegalize etmek istediklerini dile getiren Toprak, “Somut deliller, kaçma şüphesi var denilerek ev hapsi verildi. Ama ne görüntü ne de video kaydımız vardı. Herhangi bir delil bulunamamasına rağmen cezalar verildi” ifadelerinde bulundu.
Yarın da sokakta olacaklar
Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinde yüzlerce öğrencinin gözaltına alındığını hatırlatan Toprak, şunları dile getirdi: “Bu durum devletin saldırı konseptine geçtiğini gösteriyor. Bu ülkeyi kayyum politikalarıyla yönetmeye çalışanlar istediklerini gözaltına aldırıp, istediklerini tutuklamaya çalışıyorlar ama dün de gördüğümüz gibi halk, öncü güçler buna izin vermeyecek. Yarın da sokakta olacaklar. Saray faşizminin korku duvarlarını yıkacaklar.”
Engelleyemeyecekler
Ev hapsi cezasının yakın zamanda birçok kişiye verildiğini sözlerine ekleyen Toprak, şunları ifade etti: “Kitlelerin öncü güçlerinden tutuklayamadıklarına ev hapsi vererek mücadeleden vaz geçirmeye çalışıyorlar. Bizim faşizme karşı mücadelemiz eve sığmaz. Faşizmin kendisi sokakta bir direnişle karşılanabilir. O yüzden evde olmak ya da dışarda olmak bizim kavganın içinde olmamızı engelleyemeyecek. Kayyumları göndereceğiz.”
Dayanışmayı kırmaya çalıştılar
Polis şiddetine maruz kalan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Esra Çalışkan ise, üniversitelerin seçilmiş değil atanmış rektörlerin elinde bırakılmaması gerektiğini, Bulu’nun cinsiyetçi söylemlerinin de baskıların tuzu biberi olduğunu söyledi. “Kabe” fotoğrafını yere serdikleri iftirasıyla iki arkadaşlarının tutuklandığına dikkati çeken Çalışkan, şunları söyledi: “Öncesinde direniş nöbet eylemlerimize bir saldırı olmamıştı. Olmamıştı çünkü bu bizim anayasal hakkımızdı. Fakat sergi ortaya çıktıktan sonra baktılar ki öğrenciler özgün çalışmalarını duyuruyor, bir kılıfa uydurarak öğrencileri baskıladılar. Bunu bir suç unsuru olarak göstermeye çalışarak dayanışmayı kırmaya çalıştılar.”
‘Hak arayan herkes terörist’
Öğrencilerin “terörist” ilan edilmesine tepki gösteren Çalışkan, sözlerini şöyle tamamladı: “Hak arayışında bulanan herkesin ‘terörist’ ilan edildiği bir ülkede buna şaşırmadık. Bugün öğrenciler karşısındaki baskılar bize Gezi direnişini de hatırlatıyor. O gün direnenler bugün de kayyımlara karşı yine aynı cevabı veriyor. Direniş mutlaka sonuç bulacak.”