Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) “Kent Uzlaşısı” ile seçilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyım atanmasına karşı Esenyurt Meydanı’nda miting düzenledi.
Siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda yurttaşın katıldığı mitingde, “Direne direne kazanacağız”, “Hak, hukuk, adalet”, “Kayyım gidecek, biz kalacağız”, “Her yer Esenyurt, her yer direniş”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Bijî biratîya gelan” sloganları atıldı.
Mitinge Kaldıraç Hareketi, Türkiye İşçi Partisi, Sosyalist Mücadele İnisiyatifi, Sosyalist Dayanışma Platformu, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu ve Sol Parti örgütleri destek verdi.
Alanda bulunanlar tarafından “Biz buradayız bir aradayız, Ahmet başkanımızın yanındayız” pankartının açıldığı mitingde, “Her yer direniş, her yer Esenyurt” dövizleri taşındı.
Mitingde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu bir konuşma gerçekleştirdi. “Her gün şaibeli, karanlık olayların peşinden koşan bir iktidarla karşı karşıyayız” diyen İmamoğlu, kirli oyunların oynandığını belirtti. İmamoğlu, “Benim uzun yıllardır tanıdığım ve Esenyurtluların oylarıyla seçilen Ahmet Özer’i tutuklayıp burayı kayyıma emanet ettiler. 2019 yılında bu yana hep aynı uygulamalar. Hep sandıkta kaybettiklerini yargı aracıyla geri almak istemediler mi? Bugün yaptıkları da aynı şey. Milletin onlara vermediği yetkiyi, siyasi yargı ile almak istiyorlar. Önümüzdeki seçimi kazanmak için şimdiden milleti tahakküm altına almak istiyorlar. Ama yapamayacaksınız! Hukuk görüntü altında yaptıkları bu utanç verici uygulamaların altında kalacaklar. Bakın, bunlar yalanı, iftirayı, uydurmayı yemek gibi yiyorlar” dedi.
“İddianameyi yazan psikiyatriye gitmesi lazım”
İmamoğlu, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Özer başkanımıza atılan iftiraların tutuklama gerekçelerine değineyim. Özer başkanımız ‘terörle’ bağlantısı olduğuna dair bilgileri gülersiniz. İddialara baktım 7 sayfalık iddianame okudum. Ama o iddianameyi yazanın bir psikiyatriye gitmesi lazım. Bu kadar anlaşılmaz ve gerçeklikten uzaktır. Savcılık, ‘terör örgütüyle bağını gösteren en önemli şey telefon görüşmesi demiş. Özer, annesi ölen Mehmet Kaya’ya rahmet diliyor. Ama bu sözü bağlamından koparım buradan terör bağlantısı kurmaya çalışıyorlar. Bu nasıl bir akıldır? Herhalde böyle bir hamle yapmak için insanlıktan hiçbir şey almamış olmak lazım.
“Yalanla geçinen akılla karşı karşıyayız”
Buradan iktidara sesleniyoruz. Sizin iktidar yaptığınız arkadaşlarınız bir yakınını kaybedince onun arkadaşı terör örgütü üyesi diye taziye de bulunmuyor musunuz? Hatırlarsınız iktidarın yürüttüğü çözüm süreci vardı. Neymiş çözüm süreci heyeti arasında geçen konuşmada İmralı’da yapılan toplantıda adı geçiyor, demek ‘terörist’ denilmiş. Bu aklı yürüten kötü insanlar. Sadece birileri çözüm sürecine katı sunabilir dediği için Ahmet Başkanı terörist ilan ederseniz süreci başlatanları ne yapacağız. Hemen, ‘o gün başka bugün başka’ diyorlar. Kendi işlerine geldiği gibi evirip çevirip her gününü bir yalanla geçinen akılla karşı karşıyayız. Bunlar yolsuzluğa batmış iktidarlarını koruyorlar. Bunlar uyduruktur temelsizdir. Ve asla kabul etmeyeceğiz. Aklını, vicdanını başkasına kira vermeyen herkes bunun siyasi operasyon olduğunu bilir. Biz asla dilsiz şeytan olmadık. Hak kiminse biz o hakkı savunduk bu İmamoğlu’nun boynunun borcudur.
“Sizinle uğraşacağım”
Bu iktidar önce bu millete olan sevgi ve saygısını kanıtlaması lazım ama kanıtlayamaz. İlk günden oy verenler ile oy vermeyenleri ayırdılar mı? İşte bu lafları diyenler kötü insanlar. O bakımdan biz kardeşliğin sevgisi için buradayız. Bunlar bütün bu ahlaklı erdemli mirasları yok sayıyorlar. Eninde sonunda bu sorunu aşacağız ve hep birlikte bu kötülükten kurtulacağız. Asla vazgeçmeyelim. Bunlar çatışma, kutuplaşma, kavga isteyecekler. Bunlar milletin tek bir güne bile huzurla güler yüzle kalkmasını bile istemeyecekler. Ama biz buna teslim olmayacağız. Buradan söylüyorum ben sizinle uğraşacağım. Bu kadar net. Bu kötülükle mücadeleyi büyüteceğiz. Bunlara asla seyirci kalmayacağız. Bu cumhuriyeti savunacağız. Bu monarşik ve otorite anlayışa müsaade etmeyeceğiz.
“Ellerinizi saklamayın”
Biz meselelerimizi gizli saklı hesaplarda yapamayacağız. Her vatandaşımızın sözünü özgürce söylediği toplumsal mutabakatlar yapacağız. Sadece Kürt, Türk değil, bütün kardeşlerimizle bunu yapacağız. Biz bir elimizde gizli sözleşme ve diğer elde şantajın tehdit hesapları taşımadık. Şartsız ve samimiyetle ellerimizi açıyoruz. Benim tek şartım var. İşte burada beklemeden konuştuk ve medeni rekabetle kazandık kaybedene tepeden bakmadan herkese aynı şekilde baktık. Bu sayede Ahmet başkan seçilmedi mi? Sevgili hemşerilerim buradan iktidara sesleniyorum ellerinizi gizlemeyin. Arkanızda sakladığınız her şeyi ortaya çıkar. Tehdidi bir yere bırakın. Sözleşme mi yapmak istiyoruz. Önce milletin tercihlerine saygı sözü verin, seçme özgürlüğünü sağlayın, milletin seçtiklerine değer verin, millet sizi seçmese de onların iradesine helal getirmeyeceğinize söz verin. Başka türlü demokrasi olmaz. Millet kiminle yarışmanızı isterse onunla yarışın. Bu millet bütün bunları yaptığınız yerde barışı inşa eder. Millete güvenin. Biz sorunların çözümüne karşı olmayız. Yeter ki siz çözümde samimi olun. Ama onlar ellerini gizliyor. Onların ellerinde ne olduğunu bilmiyoruz. Mesela Kürt kardeşlerimize ne diyorlar, seçtikleri siyasetçileri rahat bırakma, evlatlarına aş iş, mülakatta elenmeme sözü var mı? Yoksa sizin elinizde yine şantaj mı, kimi istersem onu seçeceksiniz dayatması mı var. Ellerinizi gösterin, bu millet görsün.”