Karadeniz Ereğli Çevre Platformu (KERÇEP) üyeleri, Erdemir Fabrikası’nın çevre kirliliğine yol açtığı gerekçesiyle Ereğli Limanı’nda eylem yaptı.
KERÇEP Başkanı Önder Öner, basın toplantısı yapan ve ‘‘Erdemir Ereğli’yi zehirlemiyor’’ diyen Erdemir Genel Müdürü’ne tepki göstererek ‘‘Her gün ciğerlerimize çektiğimiz o dumanlar, o zehir bulutları ne? Yanmakta olan kömürü söndürmek için boca edilen suyun çıkardığı o sağlığımıza zararlı buhar, bacalarınızdan çıkan kimyasallar, cüruf dağlarında ve ham madde stok alanlarında oluşan toz fırtınaları ne?’’ diye sordu.
Öner, ‘‘Güya Erdemir’in bacaları kontrol ediliyormuş… İyi de kim kontrol ediyor? Çevre Bakanlığı mı? Ülkenin dört bir yanında verdiği izinlerle altın madenleri; İliç, Fatsa, Kaz Dağları’nı ne hale getirdi? Termik santraller; Akbelen, Çatalağzı, Yatağan’nın hali ne? İzin verdiği Taş Ocakları; İkizdere, Arhavi’yi gördünüz mü? Ya Korunan Alanlar? Fırtına Vadisi, Uzungöl, Salda’yı en son ne zaman gördünüz?’’ dedi.
Kanser vakaları arttı
KERÇEP verilerine göre, ilçedeki kanser vakalarının 3,5 kat daha fazla olduğuna dikkat çekten Öner, şöyle devam etti:
‘‘Neden iki aileden birinde solunum yolu hastalıkları var? Buradan haykırıyoruz. Erdemir, havayı zehirliyor. Suyu, toprağı kurulduğu günden beri kirletiyor. Kentimizin geçmişinde Erdemir’in, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişiminde çok büyük rolü vardır. O Erdemir’i biliyoruz. Ama ne yazık ki özelleştirmeyle o güzel ve özel günleri geride kaldı. Özelleştikten sonra her geçen gün sadece kârını ve kendini umursayan bir yapıya döndüler. En sonunda kendini özel endüstri bölgesi ilan ettirdiler. Neden? Neyi eksikti de bunu yaptı? Hiçbir şeyi eksik değildi. Belediyeye ödemekle yükümlü olduğu vergi ve harçları da ödemek istemiyordu. O yükümlülüklerinden temelli kurtulmak için özel endüstri bölgesi ilan ettirdiler. Hepsi daha çok kar için. Bu kente hiçbir şey vermeyecek, ama kentin sırtına her geçen yıl yük bindirecek, amaç bu? Bu kentte yaşayıp bu kentin haklarını yok sayamazsınız? Bu adaletsizliği cebine kar olarak koymaya sessiz kalmayacağız. Bu özgürlüğü, hukukunu sana fırsatta hatırlatacağız. Bundan sonra her cumartesi burada toplanacağız. Hukuk konuşacağız, çevre konuşacağız, haklarımızı konuşacağız. Kentin haklarını konuşacağız. Yapmak zorunda olup da görevini yapmayanları, görevinden kaçınanları ifşa edeceğiz.’’