Boğaziçi’nde açılan bir sergide Kabe fotoğraflarıyla yaratılmak istenen algının Gezi eylemlerinde de ‘Camiye ayakkabıyla girildi’ şeklinde denendiğini hatırlatan ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, “Bu bayatlamış bir numara” dedi
Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyım rektör Melih Bulu‘ya karşı öğrencilerin başlatmış olduğu direniş tüm engelleme ve saldırılara karşı devam ediyor. İktidarın hedef aldığı öğrenciler polisler tarafından darp edilerek gözaltına alınıyor. Çeşitli eylem ve etkinliklerle Bulu’yu protesto eden öğrenciler, geçtiğimiz günlerde bir sergi düzenledi. Öğrencilerin rektörlük önünde açtıkları sergiye ilişkin Boğaziçi İslam Araştırmaları Kulübü (BİSAK), Kabe fotoğrafının yere serildiğini iddiasında bulundu.
BİSAK’ın hedef göstermesinin hemen ardından gözaltına alınan 4 öğrenciyi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “4 LGBTİ+ sapkını gözaltına alındı” sözüyle hedef aldı. Öğrencilerden 2’si tutuklanırken, diğer 2’si ise serbest bırakıldı. Ardından Boğaziçi LGBTİ+ Kulübü’ne 30 Ocak’ta yapılan baskında, kulübede bulunan gökkuşağı bayrakları “örgüt bayrağı” sayıldı.
Gezi hatırlatması
Öğrencilerin Kabe fotoğrafını yere serdiler iddiasına inanmadığını, bunun protestoları kriminalize etmek için planladığına dikkat çeken ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, “Bu çok bildik, tanıdık, bayatlamış bir numara. Ne zaman sokaklar hareketlense, hemen bir kutsala hakaret edildiği haberi yayılıyor. Protesto eden topluluğun dine hakaret ettiği bilgisi yayılıveriyor. Ben yaşanan olayı öğrencilerin değil, istihbarat elemanlarının yaptığını düşünüyorum” dedi.
Erdoğan’ın bu numaraya Gezi Parkı eylemlerinde de başvurduğunu hatırlatan Eliaçık, “Gezi’de de sözde camide içki içilmişti. Erdoğan, Cuma günü videoları yayınlayacağını söylemişti. Bunun üzerinden 7 yıl geçti; ne bir kanıtı var ne de ortada bir video var” ifadelerinde bulundu.
Amaç izole etmek
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın LGBTİ+ bireylere olan olumsuz bakış açısını da kullanmaya çalışarak, yaşanan protestoları izole etmeye çalıştığına işaret eden Eliaçık, “Protesto eden, sokakta yürüyen kitleyi karantina altına alma, halkın geri kalanından koparıp etrafını çevirip etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. Devlet halkını gayet iyi tanımaktadır. Nasıl etkileyeceğini, bir hareketin nasıl izole edileceğini gayet iyi biliyor” diye konuştu.
Kur’an’da zorbalık eleştirildi
İçişleri Bakanı Soylu’nun LGBTİ+ bireyleri “LGBTİ+ sapkınları” söylemleriyle hedef almasına değinen ilahiyatçı Eliaçık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kur’an-ı Kerim’de eşcinsellere yönelik doğrudan bir tavır söz konusu değildir. Lut kavmi örnek verilir. Lut kavminin eleştirilmesinin sebebi Kur’an-ı Kerim’de zorbalar ve çiyanlaşmış baskıcılar tarafından yönetiliyor olmalarıydı. Bu zorbalar halkın çocuklarına musallat olarak halk arasında ‘oğlancılık’ adı verilen dediğimiz şeyi yapıyorlardı ve bunu zorla yapıyorlardı.”
Bunun özellikle Osmanlı Devlet saraylarında uygulandığını dile getiren Eliaçık, “Buna Osmanlı tarihinde de oğlancılık denmektedir. Bir padişahlık ve saray geleneğidir. Zorbalık geleneğidir. Zorla el koyulmaya dayanır. Lut kavmi ve yöneticileri de işte bu tarz şeyler yapıyordu. Bu nedenle Kur’an-ı Kerim’de bu zorbalık eleştirildi” dedi.