Geçtiğimiz hafta Çiğdem Toker köşesinde, elektrik zamları yetmezmiş gibi bir de dağıtım şirketlerinin haksız kazançlarını yazdı. Yazısında, dağıtım şirketlerinin devlet tesislerini reklam ve kira geliri için kullanıp parasını devlete vermemesini ve bunun Sayıştay tarafından tespit edilerek raporlanmasını kamuoyu ile paylaştı. TEDAŞ 2019 raporuna göre bu haksız kazanç tam 148 milyon TL. Bir kalemde 148 milyon TL haksız kazanç!
Bu yüzde 6’lık zam ile dağıtım şirketlerinin haksız kazancı arasında bir bağ var mı? Hatta daha da zorunu soralım. Ekim ayında Meclis’e gelen ve kasım ayında Meclis’ten geçen Elektrik Piyasası Kanun Teklifi’nin dağıtım şirketlerine kıyak sağladığını anlatmıştık. Ki bu kanun teklifi arifesinde gelen zammın zam olmadığını, yeni bir ekonomik model inşa edildiğini öncesinde konuşmuştuk.
İşte bu yüzde 6’lık son zam, 148 milyon TL’lik TEDAŞ usulsüzlüğü ve EPK meselesi akraba konular değil. Çok daha ötesinde, öz kardeşler. Anlatalım mı?
Sayılar politiktir
Bir zamma sadece yüzde ile, bir kanun teklifine ise ezberinizle bakarsanız çirkin ve pürüzsüz bir yüzey görürsünüz. Ama aslında o işin politikasına, sayıların yaşamla ilişkisi gözüyle bakarsanız size çok daha fazlasını anlatır. Sayıların ne kadar politik olduğunu geçen yıl bolca tartışmıştık. Ama bu zammı inceleyince sayıların devrimci içeriklerini keşfedebiliyorsunuz. Zaten tek başına yüzde 6’lık zam da devrimci ama tek farkla. O da karşı devrimci oluşu.
Bu karşı devrimci yüzde 6’lık zam aslında ülkede ne kadar çok şeyi saklıyor biliyor musunuz? Yeni bir sermaye transferini saklıyor. Ama işin aslını kimse söylemiyor.
Birincisi, siz yüzde 6 zam oldu zannederken aslında yüzde 16 zam oldu, kimse söylemedi. Çünkü dağıtım bedeli payına zam yapıldı. Sizin mesken faturanızdaki enerji payına ise sadece yüzde 1,3 zam yapıldı. Size de ortalaması olan yüzde 6,4 zam düştü.
İkincisi, evde harcadığınız elektriğin kilowatt/saat fiyatı 4,6 kuruş artarken, bu artışın 3,4 kuruşunun dağıtım şirketlerine gideceğini kimse söylemedi.
Üçüncüsü ise, o 3,4 kuruşluk artışların birikmesiyle, bir ayda dağıtım şirketlerine fazladan tam 650 milyon TL para aktarılacağını da size kimse söylemeyecek.
Ne kadar ilginç değil mi, o minicik kuruşlar dağıtım şirketlerine servet oldu.
Peki, bu dönemde mesken faturasında elektrik üreticisinin fiyatı yarım kuruş artarken, dağıtım şirketlerinin nesi bunun tam 7 katı arttı? Yani dünyadaki fosil yakıt tüccarlarından gazı kömürü alıp, ülkeye getirip, yakıp iklimi değiştiren bu enerji ‘lord’larımızın gideri sadece yarım kuruş artarken, elektriği al-sat yapan, biraz bakım bolca vezne görevi gören ve özelleştirmeden bedavaya ve hatta hazır kredi garantisi ile alan bu dağıtım şirketlerinin neresi bu kadar büyüdü? Rantı dışında aklınıza bir şey geliyor mu?
Zammın halka maliyeti 1 milyar TL’den fazla
Tabii ki iş sadece cebimizden çıkacak 650 milyonluk artış ile sınırlı değil. Cüzi miktarda üretim bedeli artışı ile yaklaşık 300 milyon TL daha fatura binecek. Bir de bunların vergileri var. O da haliyle 200 milyon TL tutacak. Siz yüzde 6 derken bir anda aylık 1 milyar 150 milyon TL’lik ek fatura çıktı.
Dağıtım şirketleri şehit ve gazileri nasıl soyuyor?
Ulusal bir soygun bu zam aslında. Onlar yüzde 6 civarı zam desin, biz aylık 650 milyon TL’lik soygun diyelim. Ama daha kötüsü ne biliyor musunuz? Dağıtım şirketlerinin “Şehit Aileleri ve Muharip Malul Gaziler” tanımına giren tüketicilerden bile paralarını istemeleri. EPDK tablosuna bakarsanız 10 TL’lik üretim bedeline karşılık 3,5 TL dağıtım bedeli alınıyor. Tarımsal sulama ve ticarethanede her 10 TL üretim bedeline karşılık dağıtım şirketleri 4 TL daha alıyor. Bu mesken olunca 10 TL’ye karşılık 6 TL alıyorlar. Ama konu şehit aileleri ve muharip malul gaziler olunca, üretim bedeline önemli oranda indirim yapan devletimiz, dağıtım şirketlerinin geliri gelince yapmıyor ve her 10 TL’lik enerji üretim bedeline karşılık 12 TL dağıtım bedelini şehit aileleri ve gazilerden alıyor.
O yüzden dağıtım şirketleri her ulusal günde “Vatan-Millet-Sakarya” reklamları ile televizyonlarda boy gösteriyor.
Sayıların hikayesini bilince hayat ne kadar güzel değil mi?
Sayılar devrimcidir!
2021’i sıcak hava dalgası, kuraklık derken bir de yüzde 6 elektrik zammı ile açtık. O yüzde 6’lık zam, aslında dağıtım şirketlerine özel yüzde 16’lık zammı saklıyordu. O yüzde 6 zam, dağıtım şirketlerine verilen 3,4 kuruş artışın, birikince bir ayda fazladan 650 milyon TL’nin, halkın cebinden çıkıp dağıtım şirketlerine gitmesini saklıyordu. Bu zam halkın cebinden her ay çıkacak 1 milyar TL’den fazla elektrik parasını saklıyordu. Öyle bir zam ki, zamdan çok perde desek yerinde olacak. Bir sermaye transferinin perdesi sanki.
Çiğdem Toker, Sayıştay’ın tek bir kalemde dağıtım şirketlerine yapılan 148 milyon TL’lik sermaye aktarımını çok güzel anlatıyor. Ancak yılbaşındaki dağıtım şirketlerine yapılan gizli zammın yıllık maliyeti, bu paranın neredeyse 50 katı.
Şimdi ekim ayında Elektrik Piyasası Kanun Teklifi ile dağıtım şirketlerine getirilen denetleme imtiyazına neden karşı çıktığımızı anladınız mı? Tek bir gizli zam ile milyarlarca liralık sermaye aktarımı.
Sayılar çok politiktir. Hele onlara sayı olarak değil, yaşayan şeyler olarak bakıyorsanız ne kadar devrimci fikirler vereceğini göreceksiniz.