8.6 C
İstanbul
22 Kasım Cuma, 2024
spot_img

El konulan belediyeler rant yuvasına dönüştü – Ayşe Sürme

 AKP’nin kayyım atadığı belediyeler, kaynakları halka değil, polis, asker ve dinci yapılara aktarırken, usulsüz ihalelerle de yandaşlarına para aktarıyor. Kayyımların emek düşmanı pratiği, dışardan getirdiği bürokratlara çifter maaş ve eş dost kayırmacılığı da cabası 

Kürt siyasetinin 2014 yılı yerel seçimlerinde kazandığı belediyeleri gasp etmenin ilk adımı olarak Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine yapılan kayyım atamalarının üzerinden 5 yıl geçti. Halk iradesini tanımamanın adı olan kayyım atamaları 11 Eylül 2016’da Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) bağlı belediyelerle başladı ve partinin 102 belediyesinden 96’sına kayyımlar atandı.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde iktidarın tüm baskı politikalarına rağmen 3’ü büyükşehir, 5’i il, 45’i ilçe, 12’si belde olmak üzere toplam 65 belediye kazandı. Fakat halk iradesine dönük tanımazlık seçimin hemen ardından 6 belediye eşbaşkanı ve 56 meclis üyesinin mazbatalarının Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilmeleri gerekçe gösterilerek iptal edilmesiyle kendisini gösterdi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bu kararla mazbataları sandıklardan ikinci parti olarak çıkan AKP’li adaylara verdi.

Akabinde de 19 Ağustos 2019’da İçişleri Bakanlığı kararıyla görevlerinden alınan Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye eşbaşkanlarının yerlerine kayyımların atanmasıyla aynı politika tekrar devreye konuldu.

Son olarak 2 Ekim 2020’de Kars Belediyesi’ne kayyım atanması ile yerel seçimlerinde 65 belediye kazanan HDP’li 48 belediyeye kayyum atandı. 6 belediye başkanının mazbatası seçimlerin hemen ardından KHK gerekçesi ile gasp edildi. 4 belediye başkanının ihraç ya da istifa  yoluyla ayrıldığı HDP’de ittifakla seçilen 1 belediye başkanı da kendi partisine geçti. Böylece HDP’nin elinde 65 belediyeden dördü ilçe ikisi belde olmak üzere 6 belediye kaldı.

Belediye eşbaşkanlarının görevden alınmasına haklarında yürütülen soruşturma ile açılan davalar gerekçe gösterilirken, birçok kentte protestolara neden olan uygulama HDP tarafından “sivil darbe” olarak tanımlandı.

5 isim ev hapsinde

Tutuklu bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’ya, kendisini tanımayan bir tanığın ifadesi doğrultusunda 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi. Benzer soruşturma ve davalar nedeniyle hala birçok belediye eşbaşkanı tutuklu. Haklarında yürütülen bir soruşturma gerekçe gösterilerek İçişleri Bakanlığınca 15 Mayıs 2020’de görevden alınan ve yerlerine kayyım atanan Siirt Belediyesi Eşbaşkanları Berivan Helen Işık, Peymandara Turhan, Baykan Belediyesi Eşbaşkanları Ramazan Sarsılmaz, Özden Gülmez, Kurtalan Belediyesi Eşbaşkanı Baran Akgül ise bir yıldır ev hapsinde. Eşbaşkanlar hakkında hala iddianame hazırlanmış değil.

Beraat etti ama göreve dönemedi

Ergani Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Kaya, 23 Mart 2020’de görevden alınmasına neden olan DTK soruşturması nedeniyle Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davadan beraat etti. Avukatları Kaya’nın göreve iadesi için başvuruda bulundu. Kesinleşen mahkeme kararından sonra Kaya’nın görevine iadesini beklenirken, aynı mahkemeye başvuran Diyarbakır Valiliği, “karardan haberlerinin olmadığı, davaya müdahil olma durumlarının olabileceği ve kamu zararı oluşması ihtimali bulunduğu” gerekçeleriyle kesinleşme şerhinin kaldırılmasını istedi. Bu başvuru üzerine kararın “kesinleşme şerhini” kaldıran mahkeme, İstinaf Mahkemesinin yolunu açtı. Dosyanın İstinaf Mahkemesi’ndeki incelemesi sürüyor.

Kayyumların icraatları 

HDP’nin yaptığı araştırmalar sonucunda, 2016’dan 31 Mart 2019’a kadar 96 belediyeye atanan kayyumların toplam 5 milyar 700 milyon borç bıraktığını tespit ederken, borç artışının sürdüğü son iki yıl içinde ise kayyumlar daha çok asker ve polislere karakol inşa etme, Kürtçenin kaldırılması ve tabelaların değiştirilmesi, yüksek meblağlarla tasarlanan ve tepki çeken heykelleri dikme, ihalelerin çoğunun rekabeti önlediği gerekçesiyle eleştirilen pazarlık usulüyle yapılması ve yandaş şirketlere verilmesi, ihalesiz işlemler, kadın kurumlarının kapatılması, park ve caddelerin isimlerinin değiştirilmesi, ithal bürokratların belediyelerin tüm birimlerine getirilmesi, personellerin çeşitli iddialarla ihraç edilmesi veya işten çıkarılması, mahkeme kararına karşı işçilerin işe alınmaması ve tazminatların ödenmemesi, yandaşların işe alınması ve kadro verilmesi, AKP’lilerle birlikte karar alması ve denetlemeler yapılması, belediyelerde örgütlü sendika ve üyelerine mobbing uygulanması, aynı yol, park, köprülerin belli aralıklarla tekrar tekrar ihaleye verilerek yenilenmesi ile gündeme geldi.

İhaleyi ‘dostuna’ verdi

Bunun örneklerinden biri Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin online düzenlediği “Dengbej Divanları” konserlerinin içerik ve görsel tasarım hazırlama hizmet alımı ihalesi oldu. bu ihale kayyım Vali Münir Karaloğlu’nun “dostum” dediği ve oğlunun nikah şahitliğini yapacak kadar yakından tanıdığı İsak Baydaroğlu’nun sahibi olduğu, merkezi İstanbul’da olan RNA İletişim Danışmanlık ve Reklam şirketine verildi.

‘Belediye kasasına nasıl çökülürün filmi’

Kayyım Karaloğlu, Diyarbakır surlarının tanıtımı için de yine bir firmayla 400 bin TL’ye pazarlık usulüyle anlaştı. Tutuklu belediye eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, bu duruma “Kayyum iftiharla sunar;  Amed belediyesinin öz kaynakları ile sıfır maliyet ile hazırlayabilecekleri tanıtım filmini, 400 bin liraya mal ederek belediye kasasına nasıl çökülürün filmini çekiyorlar” sözleriyle tepki gösterdi.

Heykeller

Ülkede giderek büyüyen ekonomik krizden kaynaklı kentteki insanlar yoklukla boğuşurken, kaymakamlıkların, sosyal hizmetlerin önü bir gıda kolisi almak için bekleyenlerle dolu iken belediyesinin kaynaklarının nerelere harcandığını gösteren örneklerden bir diğer Havalimanı girişine dikilen heykeller oldu. Hiçbir sanatsal nitelik barındırmayan kadayıf tepsisini gösteren adam, hasır bileziği ve zincirle karpuzun içindeki çocuk şeklinde tarif edilebilecek heykeller kent halkı kadar geniş bir toplumsal kesimin de tepkisine neden oldu.

Yasağa rağmen işçi çıkarıldı

Belediyenin kaynakları bu şekilde yandaşlara aktarılıp, israf edilirken emek düşmanı politikalardan da geri durulmadı. Pandemi döneminde yasak olmasına rağmen 84 belediye işçisi işten çıkarıldı.

3 maaş alıyorlar

Kayyum politikasının yansımalarından biri bürokratların aldığı birden fazla maaşlar oldu. Öyle ki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne atanan ithal bürokratların belediyeden 2-3 maaş aldıkları ortaya çıktı. Diyarbakır’a atanmadan önce bulundukları görevlerde 5 ile 7 bin 500 TL ücret alan ithal bürokratlar, belediyede birden çok birimde görevlendirilmeleri nedeniyle aldıkları aylık ücret 12 bin TL ile 26 bin 500 TL’ye kadar yükseldi.

Bismil’i görmeden kadro aldı

AKP Adıyaman 24, 25 ve 26’ncı dönem Milletvekili Salih Fırat’ın kızı Berfu Didem Fırat, bu yılın başında kayyum yönetimindeki Bismil Belediyesi’ne Özel Kalem Müdürü olarak işe alındı. Bismil’e ayak basmadan 3 ay boyunca maaşını alan Fırat, sınavsız memurluğa atanmanın en kolay yolu olarak bilinen özel kalem müdürlüğünden İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile kadro aldı. Fırat kadrosunu aldıktan sonra Ankara İl Tarım Müdürlüğü’ne memur olarak atandı.

‘Kabus gibi çöktü’

Kayyum politikasının amacı ve pratiklerini değerlendiren Van Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Hatice Kiye, kayyım atamalarıyla birlikte halkın iradesine el konulduğunu dile getirdi. Kayyum atandıktan sonra HDP’li Belediye Meclisi üyelerinin üyeliklerinin feshedildiğini belirten Kiye, bütün yetkilerin teknik personellere verildiğini söyledi.

Kayyumların elle tutulur hiçbir çalışma yürütmediğini ifade eden Kiye, “Şehrin rengi bir anda değişti. Kayyumlar şehrimize kabus gibi çöktü. Kadın, gençlik, kültür, sanat, spor kurumları ve kadınların ekonomik gelirlerini sağlamak için açılan kooperatiflere bir anda el konuldu. Halk için yapılan her şeyi kayyum yakın çevresiyle birlikte iktidarlık kurarak bitirdi. Örneğin Büyükşehir Belediyesi adına Van sokaklarında kazı yapıldı. Fakat araçlar sokaklara giremiyor. Yollar kazıldıktan 6 ay sonra yapılıyor. Bu halk için büyük bir eziyet. Çatal kaşık gibi gereçlere 57 bin TL verilmiş. Bunlar göz önünde olan durumlar. Aldığı bir elbise 6 bin lira. Halk yapılan çalışmanın yararına mı veya zararına mı yapıldığına anlam vermedi. Gelen kayyumların hiçbiri halkın içinde değil. Bu faşist rejim Türkiye’ye bela oldu” dedi.

‘Kayyum tanınmıyor’

Etrafı beton duvarlarla çevrili olan belediyelerin önünde zırhlı araçlarla polislerin nöbet tuttuğunu, kayyımların ise bir yere onlarca korumalarıyla gittiğine dikkati çeken Kiye, “Zaten baktığımızda amaçları halkın içinde olmak değil. Biz belediyede olduğumuzda halk sorunlarını rahatlıkla gelip aktarıyordu. Şimdi ise halk hiçbir şekilde belediyeye ayak basmıyor. Kayyumların varlığı, yokluğu belli değil” diye konuştu.

Nergiz: Tekçi yönetim şekli 

Yerine kayyım atanan Nusaybin Belediyesi Eşbaşkanı Semire Nergiz de, demokrasiye olan saygı gereği seçilmiş bir bireyin halka hizmet etmesinin en doğal hak olduğunu ifade etti.

Seçme ve seçilme hakkı açısından kayyımları “gasp” olarak değerlendirdiklerini vurgulayan Nergiz, “Kayyumu devlet bir politika haline getirdi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Aynı zamanda kayyum atamalarıyla beraber bizler için cezaevleri süreçleri işletiliyor. Gerçeği yansıtmayan iddialar ve suçlamalarla adeta bir senaryo devreye koyuluyor. Bu yönüyle de ebetteki yerel yönetimlerin ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için devlette bu mekanizmayı bertaraf ederek esasında kendi sistemini tekçi, iktidarcı yönetim şeklini uyguluyor. Yanlıştır, hatadır, esasında halka verilen en büyük zararda budur” dedi.

‘Halkla beraberiz’

Birçok projelerinin kayyum atanması ile yarım kaldığını paylaşan Nergiz, kayyumların ise hizmet üretmek gibi bir amacı olmadığını, nitekim ilçede doğru düzgün hiçbir hizmet yapılmadığın kaydetti.

Nusaybin’de bugüne dek dört kayyum değişikliği yaşandığını belirten Nergiz, şunları söyledi: “Kayyumun halkın içine girebilme gibi bir şansı yok. Kayyum aynı zamanda şehrin kaymakamı ve çok geniş bir koruma ekibiyle birlikte dolaşıyor. Ne kadar halkla temas edebilir ki. Bizler her yönüyle halkın içerisindeydik. Halkın ihtiyaçlarını, dünyasını en fazla bilen bizlerdik. Bizim gibi olması, hissetmesi çaba göstermesi mümkün değil. Bizim o toplumcu belediyecilik adımlarını atması mümkün değil. Hiç kayyum atanmamış gibi halkın içerisinde iyi günde, kötü günde derler ya sürekli beraberiz. Halkımızla birlikte aynı yerdeyiz.”

İhaleler Kocaeli firmalarına 

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Mehmet Şaban Karataş ise, hiçbir gerekçe gösterilmeden belediyeye alınmadıklarını söyledi. İlk atamalardan itibaren kayyımlar halkı sömürerek talan ve yıkım yaratıklarını belirten Karataş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine ait bütün ihalelerin usulsüz bir şekilde kendilerine yakın olan il dışındaki firmalara verildiğini ifade etti. Kocaeli’ne (İzmit) verilen ihalelere dikkat çeken Karataş, “Genelde bütün ihaleler İzmit firmalarına veriliyor. Bu ihaleler sosyal hizmetler ve park bahçeler daire başkanlıkları üzerinden yapılıyor. HDP döneminde yapılan ve onarıma ihtiyacı olmayan parklar var. 12 park, bakım ve onarım adı altında 600 bin TL’ye direk İzmit firmalarına verilmiş. Hatta ihale yapılmadan malzemeler alınıyor, malzemelerin sonradan listesi yapılıp ihaleye çıkarılıyor. Bu parklarda bakım ve onarım adı altında sadece panosunu değiştiriyorlar” dedi.

DSİ’nin içinde özel yer yapıldı 

Sokak ve yollarda herhangi bir onarım yapılmadığını, halkın bu anlamda çok şikayetleri olduğunu dile getiren Karataş, “Kentteki yol ve kaldırımlar içler acısı durumda. Fakat kendilerine yakın olan kişilerin kırsal alanlardaki evler ve mahalle yollarına özel asfalt yapıyorlar. Böyle şeylerde duyuyoruz. Elazığ yolunda bulunan Devlet Su İşleri içinde Büyükşehir Belediyesi’nin geçen yıl devraldığı arazide inşa edilen sarayda, daire başkanları kalıyor. Büyükşehir Belediyesinin içine yaptıkları saray gibi bir şey. Orada konaklayarak toplantı yapıyorlar, misafirlerini ağırlıyorlar, yiyip içiyorlar. Büyükşehir Belediyesinin daire başkanlarına verdiği sınırsız kartlarından harcama yapıyorlar” diye konuştu.

‘Halk iradesine sahip çıkacak’

Kürtlerin mücadelesinin çok ileriye taşındığını, bunun için kayyım ve ekibinin elleri kollarının birbirine girdiğini, çok korktuklarını kaydeden Karataş, halkın baskıları kabul etmediğini ifade eti. Karataş, “Bu halk 90’lı yıllardan bu yana zulmü kabul etmedi. Kayyumları da kabul etmedi. Halk kendi iradesine şimdi de sahi çıkıyor, yarın da seçim olsa kendi iradesine sahip çıkacak” şeklinde konuştu.

 

 

KaynakMA

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol