Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ekmek ve Adalet Buluşmaları Koordinasyon üyeleri Sevtap Akdağ ve İbrahim Akın, partilerinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda ilk konuşan İbrahim Akın, dünyanın çoklu krizler ile karşı karşıya olduğunu, Türkiye’de süren bu krizin AKP-MHP nedeniyle daha da derin hissedildiğini söyledi. Yerel seçim sonuçlarına da işaret eden Akın, nüfusun yüzde 74’unun muhalefete oy verdiğini diğer kalanın ise iktidara oy verdiğini aktardı. Akın, “Bu bir yönetme krizi ortaya çıkardı. Bizzat iktidar kendi meşruiyetini tartışma konusu haline getirdi. Son zamanlarda özellikle yoksullara, emekçilere, ezilenlere, emeklilere her konuda büyük bir yıkım politikasıyla sürdürmeye çalışıyor. Açıkçası yaratılan ekonomik krizin faturasını ödetmeye çalıştıkları yoksullara karşı da ciddi bir süreç yaşanmaya başladı. Biz Türkiye’deki yaşanan bu sorunun yani ekonomik krizinin sebebini yoksullar olmadığını emekliler olmadığını çalışanlar olmadığını tarım da çalışan insanlar olmadığını biliyoruz. Ama onlara fatura edilmeye çalışılan bir zihniyetle karı karşıya olduğumuzu görüyoruz” dedi.
Yeni dönem görevi
Yurttaşların bu faturayı ödemek istemediğini ve itiraz ettiğini dile getiren Akın, bu itirazı desteklediklerini daha da örgütlü hale getirilmesi için çalıştıklarını ifade etti. “Ekmek ve Adalet” kampanyasına da işaret eden Akın, “Emeklilerle, emekçilerle, tarımda yoksullaşan köylülerle beraber aynı zamanda bütün orta kesimdeki tasfiye etmeye çalışan esnaflarla beraber bir mücadele hattını örgütleme kararlılığındayız. Bu hattımızın geliştirilmesi, güçlendirilmesi Türkiye’deki bütün halklarla buluşturulması DEM Parti’nin önümüzdeki dönem en temel görevi olacaktır” diye kaydetti.
Ortaklaşma eksik
Muhalefetin krize karşı ortaklaşmasının önemine dikkat çeken Akın, bu ortaklaşmanın eksik kaldığını ve birlikteliğin daha da güçlenmesi gerektiğini kaydetti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yürüttüğü ekonomi politikalarına değinen Akın, “Bu kararlar Türkiye tarihinde görüldüğü gibi ancak darbeler ya da olağanüstü koşullarla hayata geçirildi. Biz Şimşek kararlarının bu ülkede adaletsizliği sürekli beslediğini düşünüyoruz. Yine çiftçiler açısından bakıldığında bu ülkede yaklaşık 1 milyon 173 bin civarındaki çiftçinin sayısı bugün 511 bin 900’e doğru düşmektedir. Dolayısıyla inanılmaz bir yoksullaşmayla karşı karşıya olduğumuzu bu rakamlar da göstermektedir. Türkiye’de artık neredeyse yüzde 10 nüfusun daha iyi koşullarda yüzde 90’nın ise en zor koşullara yaşadığını görüyoruz. Bunun karşısında önümüzdeki günlerde yürüteceğimiz mücadele hattı çerçevesinde birleşik, demokratik mücadelemizi ve adalet arayışımız devam ettireceğiz” diye konuştu.
“Bu iktidar herkes düşmanlık yapıyor”
Pek çok alanda adaletsizliklerin yaşandığını ve bunlardan birisinin ekolojiye dönük saldırılar olduğunu ifade eden Akın, açılan maden ocakları, ormanların yok edilmesi ve pek çok yıkımı anımsattı. Tarım alanlarına da işaret eden Akın, “Yaklaşık 2 milyon 300 bin küsür metrekarelik bir alanda bu bakımdan da işgal edilmiş gözüküyor. Yani özetle bu ülkede artık tarım kendi kendine yeten ülke olmaktan çıkmış ithalatla gıda sağlanıyor. Dolayısıyla yaşam alanlarımız çok ciddi bir şekilde darlığı için sorun yaşıyoruz Sadece burada mı aynı zamanda hayvan hakları bakımından da kriz yaşanıyor. Önümüzdeki günlerde Meclis’e getirilecek bir yasayla da hayvanlarımızın da yaşamları tehdit altında. Dolayısıyla bu iktidar herkes düşmanlık yapıyor. Sadece hayvanları değil bütün insanlara düşmanlık yapıyor. Çalışana düşmanlık yapıyor. Yoksullaştırma politikası ile ekonomik krizle, hukuki olarak yapılan adaletsizliklerle düşmanlık yapıyor” diye kaydetti.
Ülkenin fotoğrafı
Türkiye’nin 2024 küresel sefalet endeksinde 157 ülke arasında ilk 7’de olduğunu dile getiren Sevtap Akdağ ise, “Çalışanların yoksulluğu açısından baktığımızda yüzde 15 ile AB’de birinci sıradayız. Enflasyonun yükseldiği açısından bakıldığında dünyada 5’inci sıradayız, OECD ülkeleri arasında birinci sıradayız. 2021’den bu yana bu ülkede gıda ve enerji fiyatları tam 3 kat artmış durumda. Tüm dünyada gıda fiyatları düşerken biz gıda fiyatlarında fahiş yükselmelerle karşı karşıyayız. TÜİK verilerine göre; ağır ekonomik eşitsizliği ne kadar gizlemek üzere gerçekleştiği konusunda hiç birimizin kafasında soru işareti yok. Bu verilere göre Ocak ayından Mayıs 2024’e kadar enflasyon yüzde 22.72. Bu ne demek ilk 5 ayda asgari ücretin değeri, 17 bin TL olan asgari ücret 13 bin 139 liraya düşmüş oluyor. Sırf bu 5 ayda işçinin emekçinin cebinden çalınan rakam anlamına geliyor. Utanmadan asgari ücret bizde oldukça yüksektir deniyor. Oysa yine bu rakamlar açlık sınırın 19 bin olduğunu söylüyor. Asgari ücrete düzenleme yapmayacağız dedikleri rakam 17 bin lira. Emeklilerin AKP iktidarın başından bu yana kaybettiği alım gücündeki düşüş 4’te 3’ü. 2002’ye göre alım gücü 4’te 1 seviyesine gelmiş durumda” dedi.
Patronlar kârlarına kâr kattı
Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada mutlu ve mesut olanları saymak gerekiyor. En büyük 10 bankasının 2023 karı 500 milyarı açmış. Bu 30 bin asgari ücret ediyor. 2024’ün ilk 6 ayında İstanbul borsasında en büyük 10 şirket yüzde 52 büyümüş. Şirket karları banka karları yüzde 300’ler yüzde 500’lerden bahsediyor. Tarımın yaşadığı büyük üretimsizlik, özellikle savaş politikalarının açığa çıkarttığı meraların ve yaylaların boşaltılmasından kaynaklı hayvancılığın bitme durumuna getirilmesi çiftçinin yaşadığı borçlandırma ve üretimin dışına atılma meselesi bunların sadece sayacağımız bir kaç tanesi. Her birini saymaya çalışacak olsak burada saatlerce konuşmamız gerekiyor.
Emekçileri soyma programı
Diyoruz ki bir an önce bu politikalardan vazgeçilmeli. Orta vadeli ekonomik program diye önümüze konan program halkın daha fazla soyulması programıdır. Yoksuldan daha fazla alınan ve zengini daha fazla zenginleştirme programıdır. Hükümetin açıkladığı bir takım politikaların net karşısında olduğumuzu söylüyoruz. Biz ekmek ve adalet buluşmalarında bütün bunları ayrıntılandıracağız. Ama bugün halen açıklamakta ısrar ettikleri asgari ücrete zam yapılmamasını kabul etmiyoruz. Asgari ücret her yıl bu yüksek enflasyon devam ettiği sürece her yıl en az dört kez arttırılımaldır. Temmuz buna dahildir. Asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırının altına bırakılamaz. Asgari ücret yoksulluk sınırının yarısı olmalıdır.
Emekliler için ne yapılmalı?
En düşük emekli maaşı en az asgari ücret kadar olmalı diyoruz. Şu an emekli maaşları üzerinde çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. Önce ölünecek rakamı ortaya koyup sonra sıtmaya razı etme anlamında 10 bin liranın altında bırakılan maaşları 12 bin liraya çıkarma tartışmaları yaparken sanki bir hurafe dağıtıyor yaklaşımıyla toplumun gazı alınmaya çalışılıyor. Biz diyoruz ki en düşük emekli maaşı en az asgari ücret kadar olmalı. Barınma sorunu çok büyük bir mesele olmaya devam ediyor. Kiradaki fahiş spekülatif değerlendirmeler ortadan kaldırılması. Herkes için asgari ücretle ödeyebileceği yaşanabilir toplu konutlar üretilmelidir.
Kürdistan’a yönelik eşitsiz politikalar
Kadınların istihdam oranı yüzde 32,5 erkeklerinki 66.9 yani kadınların eşit istihdama ve insanca yaşayabileceği koşullara sağlayacak bir düzenlemeye ücret politikasına ve çalışma yaşamının düzenlenmesine ihtiyaç var. Yine savaş koşullarının da uzun süredir devam eden bu konuda ısrar edilen savaş politikalarının sonuçlarından biri olarak coğrafi ve bölgesel eşitsizlik hat safhaya çıkmış durumda. Sanayi ve kalkınma sağlanmasında gayri safi milli hasıladan en düşük bölümü alan kesimlerin desteklenmesine dönük bu illerin desteklemesine dönük düzenlemeler yapılmalı. Yine tarımda çiftçinin küçük üreticinin desteklenmesi sağlayacak programlar ortaya konulmalı. Süspansiyonlar onları nefessiz bırakan borçların silinmesi kooperatiflerle güçlendirilmesi gibi çeşitli düzenleyici geliştirici güçlendirici politikalar hayata geçirilmeli.
Mevcut durum kimsenin kaldıramayacağı noktaya gelmiştir bıçak kemiktedir. Açlık yoksulluk adaletsizlik saldırılar baskı ve faşist uygulamalar Türkiye halkının tamamına dayatılmaktadır. Buna asla seyirci kalmayacağız. Dün kabul etmedik bugün de yarın kabul etmeyecek mücadeleyi yükselteceğiz diyoruz. DEM Parti olarak emekçilerin işçilerin yoksulların çiftçinin esnafın emeklinin dar gelirlinin içine sürüklenmek istediği bu soygun düzenine karşı mücadeleyi büyüyeceğiz.
Emek ve Adalet buluşmalarının anlamı şudur; Buluşmalar işte bütün bunlara müdahale etme girişimidir. Bu tabloyu yükseltmek için mücadele emindir. Çözüm bulununcaya kadar bu durum ortadan kalkıncaya kadar devam edecektir. Bu konuda yöntemimiz basit. Açlık yoksulluk adaletsizlik baskıya ve zulme maruz bırakılan milyonlarca insanla buluşmalar gerçekleştireceğiz. El el kol kola verip onların taleplerini ortaya çıkaracak ve çözüm seçeneğini birlikte üreteceğiz. İşimize aşımıza özgürlüğümüze sahip çıkmak için eşitlik adalet ve refahta tüm toplumu birleştirmek için bu buluşmaları gerçekleşitereceğiz. Halkan çalınanları halka geri döndürecek bir demokratik halkçı ekonomik programı hayata geçirilmesi için Türkiye’nin her yerindeki sesi nefesi yan yana getirecek ve bu sözü birlikte büyüteceğiz. Bu büyük soyguna son vermek devletin ve sermayenin karşısında bu savaş politikaları ve adaletsizlik politikası karşısında zengini sürekli besleyen yoksulu sürekli soyan politikalar karşısında bunu gerçekleştirmek için toplumu ayrımcılığa bırakanlar karşısında ekmek ve adalet için bir araya geleceğiz
Buluşmaların programı
Bunun için 19 Temmuz’da Mardin’de tarım mitingiyle startımız vereceğiz. Bunu dalga dalga Türkiye’nin her tarafına yayacağız. 2024’ü ekmek ve adalet buluşmaları ile Türkiye’nin her yanında il örgütlerimizin belirlediği başlıklarda o yerelin temel sorunlarıyla yan yana gelecek ve çözüm üretecek şekillerde gerçekleştireceğiz. Bu program sene sonuna kadar devam ederken her bir etapta size daha ayrıntılı bilgilendirmesinin sunacağız. Bugün sadece Temmuz programını sizlerle paylaşmak istiyorum. 19 Temmuz’da Mardin’de buluştuktan sonra 25 Temmuz’da Ağrı’da esnaf ve STÖ’lerle buluşma gerçekleştireceğiz, Sınır kapılarının kapatılmasından kaynaklı olarak kan ağlayan esnafın sorunlarını dinleyeceğiz, çözüm önerilerini birlikte konuşacağız. 28 Temmuz’da büyük bir işçi kenti olan Batman’da çeşitli kesimlerden işçi ve emekçilerle buluşacağız, onların sorunlarını ve çözüm önerilerini konuşacağız. 29 Temmuz’da Hatay’da olacağız. Depremin açığa çıkardığı sorunları hala büyük oranda yaşayan halkla buluşurken rezerv alanı olarak oraya konulan bu hukuksuz uygulamalara karşı buluşmalar gerçekleştireceğiz.”