EHP yaptığı açıklamada, ikinci emeklilik maaşı söylemleriyle müjdelenen TES’in kazanılmış hak olan kıdem tazminatına da el koymak olduğunu şu sözlerle belirtti:
“TES zorunlu bir kanun olarak önümüze konursa, kıdem tazminatı işten ayrılma durumunda alınamayacak. “Emekli olduğunda sana TES olarak parça parça öderiz” denilecek. Yıllardır yapamadıkları kıdem tazminatının fona devredilmesini böylece sağlamanın peşindeler.”
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Emekliye açlık sınırının kat be kat altını reva görenler “ikinci emekli maaşı müjdesi” diyerek Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ni hayata geçireceğini söylüyor. “Emeklilik sistemini kamu olarak halledemedik, şimdi özel fonlarla ek yapacağız” anlamına da gelen TES ile aslında ne amaçlanıyor bir bakalım:
Orta Vadeli Program’da 2025 yılında “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi”ne geçileceğinden bahsedildi. Bu ismi ilk kez duymuyoruz. Önceki yıllarda da TES gündeme geldi. Emekçilerin ücretinden yapılacak kesintiye “işverenin” de katkı koymasıyla bir fon oluşturulmasının planlandığını gördük. Bu da “ikinci emekli maaşı” gibi bir sloganla sunuldu. Ancak ülkedeki ekonomik gidişatı biraz olsun bilen biri, patronların böyle ek bir para ödemeyeceğini; AKP’nin de patronların zararına, emekçilerin ve emeklilerin ise yararına olacak bir sistem önermeyeceğini öngörebilir. Tam da öngörülen gibi oldu. TES ortaya atıldığında, birikecek paranın kaynağının nereden geleceği sorusuna “kıdem tazminatının fona dönüştürüleceği, TES için de kaynağın bu fondan sağlanacağı” cevabı verildi. Bu seneki OVP’de TES’in kaynağının kıdem tazminatından karşılanacağı gibi bir ifade yer almıyor ama görünen köy de kılavuz istemiyor. Daha önce defalarca kıdem tazminatına göz dikenlerin yeni senaryosu TES olarak karşımıza dikiliyor. Emeklilikte üç kuruş alabilelim diye fonlarda para biriktirmek bize telkin edilirken, emekliye yapılan zam, sermaye sahiplerinin bir kalemde silinen dev vergi borçlarının yanında devede kulak kalıyor. AKP’nin pek cin fikirli ekonomi kurmaylarının ısıtıp ısıtıp önümüze getirdiği bu senaryo akla şunu getiriyor: Kendi yutar salkımı, bize verir talkını.
Emeklilik için SGK’ya emekçilerin aylık ücretlerinin %20’si prim olarak yatırılıyor. Üzerine devlet katkısı da eklenmesine rağmen, bu haliyle bile emekli maaşlarının vaziyeti ortada. Asgari ücretli bir işçi şu anda emekli olduğunda 12.500 TL alabiliyor. Bu açlık sınırının altında ücretler nedeniyle milyonlarca emekli, emekli olduktan sonra da çalışmaya devam etmek zorunda bırakılıyor. Çalışan emekliye ne mi oluyor? Doymak nedir bilmeyen siyasi iktidarın eli bu kez de çalışan emeklinin cebine giriyor. Ücretlerin en düşük seviyenin bile altında tutulması yetmezmiş gibi, çalışmak zorunda kalan emekliden bir de genel sağlık sigortası primi olarak %12.5 kesinti yapılması planlanıyor.
Peki tüm bu koşulları göz önünde tuttuğumuzda, “ikinci emekli maaşı” diye allanıp pullanıp sunulan TES, kıdem tazminatından karşılandığı durumda aylık ne kadar olacak dersiniz? Kıdem tazminatının işçi ücretinin %8’i olduğunu düşünürsek, bunun tamamı TES’e aktarılsa bile, iktisatçı Aziz Çelik’in hesabına göre aylık 3.500 TL gibi bir ücrete karşılık geleceği ortaya çıkıyor. AKP’nin emekliye “müjde”si işte bu: 3.500 TL!
Kıdem Tazminatını Yedirmeyiz
Üstüne üstlük bu “müjde”, kıdem tazminatının gaspı üzerine kuruluyor. Bunun olsa olsa halihazırda kıdem tazminatını ödememek için kırk takla atan, işçileri “kod”larla işten atmaya çalışan, işçinin kendisi istifa etsin diye her türlü mobbingi uygulayan patronlar için bir müjde olduğu çok açık. TES zorunlu bir kanun olarak önümüze konursa, kıdem tazminatı işten ayrılma durumunda alınamayacak. “Emekli olduğunda sana TES olarak parça parça öderiz” denilecek. Yıllardır yapamadıkları kıdem tazminatının fona devredilmesini böylece sağlamanın peşindeler.
Binbir takla atarak bu planı önümüze getirenler bilsin ki, bunu yapmak öyle kolay olmayacak. Kıdem tazminatımızı yedirmeyeceğiz. Kamu tarafından planlanması gereken emeklilik sistemini ise bankaların veya özel şirketlerin elindeki fonlara bırakmayacağız. Refah içinde yaşaması gerekirken çalışmak zorunda bıraktığınız milyonlarca emekliden, hiç utanmadan yeni kesintiler yapma planlarınızı bozacağız.
Emekçiler için, emekliler için açlık sınırının da altında bir yaşamı dayatan sistemlerini devam ettirmeye hazırlanıyorlarsa, karşılarında ekonominin gerçeklerini anlatanların dikilmesine de hazırlansınlar. Yalnız sermaye sahiplerini koruyan, gözü her daim emekçinin, emeklinin cebinde olan TES’leriniz de OVP’leriniz de uygulanamayacak. Gayri safi yurt içi hasıla ne kadarsa, emekçilerin de emeklilerin de payına düşen o kadar olacak. Üreten biziz, paylaşan da biz olacağız.”
