Bilim insanları, vaka sayıları ve aşılananların da hastaneye kaldırılmalarına bakarak aşıların işe yaramadığını söylemenin doğru olmadığını belirtiyor.
Dünya genelinde yapılan yoğun aşılama programına rağmen koronavirüsün yol açtığı Covid-19 vakaları yeniden hızlı bir artış eğilimine girmiş durumda.
Fransa ve İspanya başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB), Birleşik Krallık, ABD, Brezilya, Endonezya, Rusya ve Hindistan gibi birçok yerde vaka sayıları yeniden kış ve ilkbaharda kapanma dönemlerinin yaşandığı seviyelere yaklaştı.
Türkiye’de de benzer şekilde vakalar yeniden yükselişe geçti. Resmi verilere göre, Temmuz başında 4 bin 500’ün altına inen günlük vaka sayısı, 22 Temmuz’a ikiye katlanarak 9 bin 586’ya ulaştı.
Ancak son dönemde aşılamanın yaygınlaşmasıyla birlikte dünyanın birçok ülkesinde, pandeminin ilk bir yılından farklı olarak vaka sayıları yerine, hastaneye yatış oranı ve ölüm istatistikleri karar alma süreçlerinde daha belirleyici bir hal almaya başladı.
Türkiye ise 4 Temmuz’dan bu yana zatürre oranı, ağır hasta sayısı ve günlük hasta sayısı gibi verileri açıklamayı durdurdu. Bunun yerine bu veriler haftalık olarak duyurulmaya başlandı.
İlk olarak 10-16 Temmuz haftasına ait veriler açıklandı. Bu verilere göre, hem günlük ortalama ağır hastası sayısı hem de hasta sayısı, vaka sayılarının benzer seviyelerde seyrettiği Mayıs sonundaki düzeylerin altında. Bununla birlikte hastalardaki zatürre oranı da vaka sayısının 6-7 bin aralığında olduğu Şubat ayındaki seviyelere yakın seyrediyor.
Dünyada hangi veriler öne çıkıyor?
Aşılama programlarının yaygın ve hızlı bir şekilde yapıldığı birçok ülkede, karar verme süreçlerinde artık vaka sayısından çok diğer göstergelere bakılmaya başlandı.
Bunun en önemli örneklerinden birisi İngiltere. Zira, bu ülkede vakaların hızla artışa geçtiği ve tam kapanmanın uygulandığı Ocak ayındaki seviyelerine ulaştığı bir dönemde, tam normalleşmeye geçilmesine karar verildi.
Bu kararın arkasında aşılamayla birlikte hastaneye yatış ve can kaybı verilerinin “kontrol altında tutulabilir” düzeylerde olması önemli rol oynadı.
Örneğin, vaka sayılarının benzer bir seyir gösterdiği Ocak ayında, Covid nedeniyle hastaneye kaldırılanların sayısı hafta 20-25 bin seviyelerinin üzerinde seyrediyordu.
Ancak bugün, İngiltere’de bir haftada Covid-19 nedeniyle hastaneye kaldırılanların sayısı 5 binin altında. Dolayısıyla vaka artışları sağlık sistemi ve hastane kapasitesi üzerinde baskı yaratacak bir hale ulaşmış değil.
Benzer bir durum can kayıpları için de geçerli. Pandeminin zirveye ulaştığı Ocak-Şubat döneminde günlük can kaybı zaman zaman 1000’in üzerine çıkarken, bugün ise 50’nin altında seyrediyor.
Aşılar işe yaramıyor mu?
Benzer bir durum ABD ve Avrupa’nın başka yerlerinde de söz konusu. İngiltere’de kamu sağlığı yetkilileri, yaygın aşılama sayesinde vaka artışı ile hastanede tedavi görme ihtiyacı ve ölümler arasındaki bağın “zayıflatıldığını” vurguluyor.
İngiltere hükümetinin baş bilimsel danışmanı Sir Patrick Vallance, hastaneye kaldırılanların yüzde 40’ının iki doz aşı olmuş kişiler olduğunu açıkladı.
Gerek aşılanmış kişilerin hastalığı kapması ve hatta hastanede tedavi görmeleri gerekse de vaka sayılarındaki artış, özellikle aşı karşıtlarının yapılan dozların işe yaramadığı yönünde iddialar ortaya atmasına neden oldu.
Bilim insanları, vaka sayıları ve aşılananların da hastaneye kaldırılmalarına bakarak aşıların işe yaramadığını söylemenin doğru olmadığını belirtiyor.
Bilim insanları ayrıca, Covid-19 da dahil hiçbir aşının yüzde 100 koruyucu olmadığını ancak şu ana kadar ortaya çıkan verilerin aşılama artıkça hastalığı ciddi atlatma ve ölüm riskinin ciddi oranda azaldığını gösterdiğini ifade ediyor.
Virolog Dr. Semih Tareen, aşıların amacının bulaşıcılığı önlemek ya da önleyemiyorsa bile ciddi hastalığı azaltarak, Covid-19’un hastane ve yoğun bakımlarda yarattığı baskıyı hafifletmek olduğunu söyledi.
Tareen, “Aşı olursak virüsü kapmayacağız anlamına gelmiyor. Ancak viral yükün azaldığını, insanlarda kalıcı süresinin kısaldığını ve en önemlisi de ciddi hastalık riskinin büyük miktarda azaldığını görüyoruz” dedi.
Vakalar neden artıyor?
Yanıtı merak edilen bir diğer soru da aşılanmaya rağmen vaka sayılarının artmaya devam ettiği.
Dünya nüfusunun şu ana kadar yaklaşık yüzde 27’sine en az bir doz aşı yapıldı. Tam aşılanmış olanların oranı ise yüzde 13.4.
Bilim insanlarına göre, bunun birkaç nedeni var. Bunların başında başta Delta olmak üzere daha hızlı yayılan ve daha bulaşıcı olan yeni varyantların ortaya çıkması geliyor.
Özellikle Delta varyantı daha kolay bulaşmasından dolayı vakaların da hızlı bir şekilde artmasına neden oluyor. İngiltere’de Delta varyantının Alfa’ya kıyasla yüzde 40 ile 70 oranında daha bulaşıcı olduğu tespit edildi.
Vakalardaki artışın arkasındaki bir başka neden de kış boyunca ve ilkbaharın bir bölümünde uygulanan kısıtlamaların da yazla birlikte kaldırılmaya başlanması.
Özellikle maske zorunluluğunun hafifletilmesi, sosyal mesafenin azaltılması, bir araya gelebilecek kişi sayısına ilişkin kısıtlamaların kaldırılması ve bazı yerlerde maç, konser gibi kalabalık etkinliklerin yeniden başlaması vaka sayılarının artmasına neden olan etkenler arasında gösteriliyor.
Bir başka etken de pandeminin başlangıcında kısıtlı olan test imkanlarının yaygınlaşması. Dolayısıyla daha fazla kişiye ve daha kolay bir şekilde test yapıldıkça, vakaları da tespit etmek kolaylaşıyor ve kesinleşmiş vakalara ulaşılması sayıları yukarı çekiyor.
Bilim insanları, bu noktadan sonra aşılanmayan ya da aşı dozlarını tamamlamayan kişilerin virüslerin aşılara direnç gösterebilecek şekilde mutasyona uğramaları ve aşıları da etkisiz kılan yeni varyantların ortaya çıkmasına yardımcı olabileceğini söylüyor.
Hem kamu sağlığı yetkilileri hem de bilim insanları bu riskin önüne geçmek için sırası gelen herkesin her iki doz aşısını da olması çağrısı yapmaya devam ediyor.