Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın programına bağlanan iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, ekonomi politikaları hakkında değerlendirme bulundu.
Çalışma Yaşamı Uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, ekonomi, asgari ücret ve kamu kaynaklarına yönelik tespitlerde hatalar olduğuna dair sosyal medya hesabından değerlendirmede bulundu.
Çelik, X hesabından “Hatalı analizler” başlığıyla, konuyla ilgili tespitlerini paylaştı:
“Hatalı analizler!
Bugün çokça paylaşılan asgari ücret ve emekli aylıklarına ilişkin aşağıdaki haberde yer alan önerilerin ciddi hatalar ve yanılgılar içerdiğini düşünüyorum. Naçizane görüşlerimi yazayım.
1-Asgari ücreti devlet ödemez. Devlette asgari ücretle çalışan yoktur. Asgari ücretle çalışanlar özel sektördedir. Dolayısıyla asgari ücret artışının devletin kaynaklarıyla alakası yoktur.
Kasamızda para olmadığı için değil asgari ücret artışının enflasyonu artıracağı ezberi nedeniyle asgari ücret artışına karşı çıkıyorlar. Sorun kaynak değil neoliberal ezberdir.
2-Kaynak sorunu yoktur. Tercih sorunu vardır. Emeklilere kaynak olmadığı için zam yapılmıyor iddiası hatalıdır. Emekli aylıklarının büyük bölümü prim gelirlerinden ödenir. Devlet katkısı/bütçeden ayrılan kaynaklar geçmişteki düzeyde tutulsa emekli aylıkları rahatlıkla artar.
2023 yılında SGK’ye bütçe transferlerinin bütçedeki payı yüzde 15 iken 2024’te yüzde 10’a düşürülüyor. Kaynak kısılıyor. Burada da amaç talebi kısmaktır. Sıkılaştırmadır. Yoksa kaynak yokluğu değil.
3-Asgari ücret artışı SGK gelirlerini de artırdığı için emeklilere daha çok aylık verilmesine yol açar. Günümüzde sosyal güvenlik sistemi dağıtım ilkesine dayalıdır. Bugünün gelirleri bugünün emeklilerine harcanır.
Dolayısıyla prim artışları SGK gelirlerini artırtacağı için asgari ücret artışı zincirleme etki yaratır. Asgari ücret artışı emekli aylıkları artışını destekler.
4-Asgari ücret ve emekli aylıklarının artışı için “devlet tasarruf” etsin demek olamayacak duaya amin demektir. Elbette kamu harcamalarının bileşimi değişmeli. Ancak kamu tasarruf etsin demenin manası yok. Kamu daha fazla sosyal harcama yapmalı.
Ancak sosyal harcamların artması o marka araba yerine bu marka araba alınarak çözülecek bir mesele değildir. Bu meselenin küçük bir parçasıdır. Özü değildir. Bu yaklaşım sorunu popülerleştirmek ancak meselenin öznünü görmemektir. Sorun kaynak değil bölüşüm tercihlerine ilişkindir.
5-Sermaye transferinin (dış kaynağın) demokrasiyle ilgisi olduğunu düşünmek büyük hatadır. Doğrudan yatırım (yabancı sermaye) demokrasiyle değil istikrarla ilgilenir. Dolayısıyla demokrasiyle zerre ilgisi olmayan otoriter ama istikrarlı rejimler sermaye için yeterlidir.
Sermaye için öngörülebilirlik ve istikrar önemlidir, demokrasi değil. Hatta demokrasinin kısıtlı olmasını tercih bile ederler. Böylece emek kontrolü daha mümkün olur. Kapitalizmle demokrasi arasında hala bir bağ olduğunu düşünmek büyük bir illüzyon olsa gerek.”