DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, ekonomik kriz ve pandeminin etkisiyle yoksulluğun derinleştiğine dikkati çekerek, 2021 yılı için belirlenecek asgari ücretin insanca yaşanacak bir miktar olması için çağrıda bulundu
İşveren temsilcileri, hükümet temsilcisi ve Türk-iş yetkilileri 2021 yılı asgari ücreti belirlemek için 4 Aralık’ta ilk toplantısını yapacak. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK 2021 yılı için asgari ücret talebini henüz açıklamadı. Türkiye’de asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını ve pandeminin etkisiyle yoksulluğun büyüdüğünü belirten DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, asgari ücret görüşmelerini Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
Bakanlar Kurulu’nda yer alan isimlerin özel işletme sahipleri olduğuna dikkati çekerek başlayan Sarı, “Eğitim Bakanının özel okulları var, Sağlık Bakanının özel hastaneleri var, Ticaret Bakanının ticari işetmeleri var. Bakanlar Kurulu’nu sıraladığımızda, hepsi bu ülkenin işçilerini sömüren işverenlerin temsilciliğini sağlıyor” dedi.
YOKSULLAŞTIRMA POLİTİKASI
Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un yurt dışında aldığı eğitimlerin başında “çoklu yoksullaştırma programının” olduğunu ifade eden Sarı, çoklu yoksullaştırmanın, pandemi döneminde işçilerin kısa çalışma ödeneğinin de ortadan kaldırılarak, günlük 39 liralık bir ücretle insanların yaşamasını isteyen bir anlayışla ortaya çıktığını belirtti. Siyasi iktidarın, toplumun önemli bir kesimini yoksullaştırarak, biat kültürünü ve etik olmayan siyaseti sürdürmeye çalıştığını anlatan Sarı, “Hükümet, pandemiyle işçi sınıfının yoksullaşmasıyla büyüyen ekonomik kaygılarıyla, kredilerle borçlandırarak, geleceğini ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Onlarca insanın hayatını, yüzlerce insanın evini kaybettiği İzmir depreminin ardından da çoklu yoksullaştırma programının bir parçası olarak kıdem tazminatlarını ortadan kaldırmaya çalıştı” diye konuştu.
ORTAK TALEP OLMALI
İşveren temsilcileri, hükümet temsilcisi ve Türk-İş’in 4 Aralık’ta 2021 yılı asgari ücret için yapacağı toplantıya değinen Sarı, 2 bin 324 lira olan asgari ücretin, açlık sınırının çok altında olduğunu, pandemi döneminde insanların yoksullaştığını, işsiz kaldığını belirterek, şunları söyledi: “Üniversiteli işsizlerin sayısı salgın sürecinde arttı. Özellikle turizm ve hizmet sektörlerinde salgının etkileri işsizliği 10 milyona çıkardı. Bugün itibariyle ekonomik kriz, işsizlik yoksulluk ve pandemi kıskacındaki emekçiler için devlet, insanca yaşayabilecekleri bir ücret belirlemeli. Tüm muhataplarının yer alacağı bir komisyon kurmalı, DİSK ve diğer sendikalar da bu komisyonda yer almalı. Asgari ücret görüşmeleri topluma açık bir şekilde olmalı. Asgari ücret sadece bir kişinin kendisinin geçimi değil, bir kişinin kazanarak, dört kişilik bir ailenin insanca yaşayabileceği bir yaşamı sağlayabilmeli.”
DİSK Akademisyenler Kurulu’nun asgari ücretin kaç lira olmasını belirlemek için gıda enflasyonu, reel kayıp ve asgari ücretin geçen yıllardaki artış oranlarının değerlendirdiği çalışma sonrasında 2021 yılının asgari ücret tutarını açıklayacaklarını vurgulayan Sarı, “Asgari ücret en büyük toplu sözleşmedir, bu yüzden tüm sendikaların asgari ücretin insanca yaşanabilecek bir miktarda olması için ortak mücadele etmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz” diye belirtti.
PANDEMİ İŞÇİ HASTALIĞINA DÖNÜŞTÜ
“Türkiye’de işverenler ve merkezi hükümet çarklar dönsün, işçiler ölsün mantığıyla yaklaşarak, pandeminin bir işçi sınıfı hastalığına dönüştü” diyen Sarı, sözlerini şöyle tamamladı: “Zenginler gerekli korunma koşullarına sahip olduklarından daha az etkilendiler. Bulaşın yüksek olduğu yerlere baktığımızda başta fabrikalar, kamu hizmetlerinin olduğu yerler ve yoksul mahalleleri görüyoruz. Bu da emeği ile geçinen insanların korunamadığı, iş yerlerinde onları koruyacak önlemlerin alınmadığını gösteriyor. Türkiye’de işverenler ve merkezi hükümet çarklar dönsün, işçiler ölsün mantığıyla yaklaşarak, pandeminin bir işçi sınıfı hastalığına dönüştü. Manisa’da, İzmir’de işçiler her gün salgına yakalanıyor. Son üç ayda salgından ölen işçilerin sayısı 379 oldu. Hiç bir üretim insan sağlığından daha önemli değildir, işverenler işçilerin çalışırken hayatını kaybetmemeleri için derhal önlem almalıdır. Hükümet işçilerin de evde kalması için gerekli ekonomik ve sosyal desteği sağlamalıdır.”