8.8 C
İstanbul
3 Ocak Cuma, 2025
spot_img

Devlet eliyle göle bırakılan yamyam balıklar kâbus oldu!

Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su gölü olan Eğirdir Gölü’ndeki balıklarda parazit alarmı. Gölde yetişen ‘sudak’ olarak da anılan tatlı su levreklerinde görülen parazitlerin neredeyse 10 santime ulaştığına dikkat çeken Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, “Geçtiğimiz günlerde gölde yoğun olarak olta ile avcılığı yapılan sudak balıklarının neredeyse tümünde solucan cinsi parazit belirlenmiştir Parazitin balıklarda, her yıl artan miktarda görülmesi; gerekli bilinen önlemlerin alınması, halkın uyarılması ve bilgilendirilmesini gerektirmez mi?” diye konuştu.
Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan Eğirdir Gölü, Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su gölü olarak biliniyor. 1950’li yıllara kadar yılda yaklaşık 500 bin ton civarında yerli balık türlerinin avlandığı gölde yetişen tatlı su ıstakozları, 1960’larda ABD, Japonya ve Fransa gibi ülkelere ihraç ediliyordu. 1980’lerin başında yılda 2 bin tonu aşan ıstakoz üretimi bölge halkının en önemli gelir kaynaklarından birini oluşturuyordu.
eğirdir gölü türkiye'ninikinci büyük tatlı su gölü.jpg
DEVLET ELİYLE GÖLE BIRAKILAN YAMYAM BALIKLAR KÂBUS OLDU
Ancak 1955 yılında Avusturya’dan getirtilerek devlet eliyle Eğirdir gölüne bırakılan sudak (dişli) balıkları, paralelinde göle bırakılan İsrail sazanı ile birlikte zamanla yerli türlerin sonunu getirdi. Daha çok üretim ve kolay kazanç adına gölün ekosistemine yapılan bu büyük yıkım, bugün adeta Eğirdir’in kâbusu haline geldi. Etçil bir tür olan ve kendi türünü bile yediği için ‘yamyam’ olarak anılan sudak balıklarının göldeki kirlilik yüzünden parazitle boğuşması, dünyanın en güzel göllerinden biri olan Eğirdir Gölü’nün son 50 yılda insan eliyle getirildiği trajik durumu gözler önüne serdi.
Dişli baklık olarak da anılan sudak en çok parazit görülen balık türlerinden biri.png
(1955’te Avusturya’dan getirilip Eğirdir Gölü’ne bırakılan sudak balıkları yerli balık türlerini yok etti. İsrail sazanı ve sudakla balıklandırmalar günümüze kadar devam etti…)
SUDAK BALIKLARINDAKİ PARAZİTLER 10 SANTİME YAKLAŞTI!
Yaklaşık 30 yıldır Türkiye’nin gölleri konusunda bilimsel çalışmalar yürüten Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü’nde son on yıldır aralıklarla görülen balık parazitlerinin bu yıl çok ciddi boyutlara ulaştığına dikkat çekerek, sudak balıklarında görülen, bilimsel adı ‘Eustrongylides excisus L’ olan parazitlerin boylarının neredeyse 10 santime ulaştığını belirtti. Sudak balığının etinin beyaz olması nedeniyle kırmızı renkli parazitlerin çıplak gözle bile rahatlıkla görüldüğünü dile getiren Kesici, “Bu tip parazitler bu yıl aynı zamanda sazan türü balıkların kas ve iç organlarında da belirlenmiştir” diye konuştu.
Sudak balıklarında görülen parazitler.jpg(Sudak balıklarında çıplak gözle bile görülebilen parazitler korkunç boyutlara ulaştı)
‘YETKİLİLERİN HALKI UYARMASI GEREKMİYOR MU?’
Gölde son dönemde yoğun olarak oltayla avlanan sudakların neredeyse tümünde solucan cinsi parazit belirlendiğini dile getiren Kesici, “Parazitin balıklarda her yıl artan miktarda görülmesi; gerekli bilinen önlemlerin alınması, halkın uyarılması ve bilgilendirilmesini gerektirmez mi?” sözleriyle yetkilileri uyardı.
Nematod (solucan) parazit olan “  “Eustrongylides excisus L..jpg
‘DÖRT YIL ÖNCE DE UYARMIŞTIK, ÖNLEM ALINMADI’
Balıklardaki parazitlerin hastalık yaptığına dair bir bildiri olmadığı, iyi pişirilerek tüketilmesi yönündeki açıklamaların gerçeği yansıtmadığını dile getiren Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, “Dört yıl önce yaptığımız araştırma sonuçlarını bildirmiş, Eğirdir İlçe Tarım Müdürlüğü balıkların satışı ve avcılığını yasaklamıştı. Ardından ise yasağın hastalık yüzünden değil, genel av yasağı kapsamında olduğu açıklandı. Dört yıl önce ciddi boyutta olan parazitlerin larva değil, erişkin boyutta olduğunu, çoğalarak diğer su canlılarına geçebileceği konusunda uyarmıştık. Ancak yetkililer parazitlerin ‘larva’ boyutunda olduğunu, balıkların iyi pişirilmesi durumunda sağlık açısından bir zararının olmadığını belirterek parazitin nedeninin kuşlar olduğunu açıkladı. Bu süre içinde sorunun çözümüne yönelik hiçbir önemli önlem görmedik. Bugün bildiğimiz balıklarda görülen ergin parazitlerin ciddi boyutlara ulaştığıdır” diye konuştu.
Eğirdir Gölünden avlanan sudaklar.jpgsudak parazit 2.png    (Sudak balıklarında görülen parazitler 10 santime kadar ulaşmış durumda)
‘BALIK PARAZİTLERİ İNSANLARA DA BULAŞABİLİR’
Tatlı su balıklarında görülen parazitlerin, tıpkı insanlarda bulunan tenya ya da şerit olarak adlandırılan parazitlerin yarattığı etkiye benzer sağlık sorunlarına neden olduğuna dikkati çeken Kesici, balık parazitlerinin insanlara da bulaşabileceği yönünde uzmanların uyarıları bulunduğunu dile getirdi.
Yard. Doç. Dr. Erol Kesici.JPG(Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, 30 yıldır Türkiye’nin gölleri konusunda çalışmalar yürütüyor…)
KİRLİLİK BASKISI BALIKLARIN YETERSİZ BESLENMESİNE NEDEN OLUYOR
Eğirdir Gölü gibi doğal ortamların ekosisteminin bozulmasının gölde hastalık ve anomalilerde artışa neden olduğuna işaret eden Kesici, bakteri ve parazitlerden kaynaklanan bu durumun balıkların kalitesiz beslenmesiyle sonuçlandığını söyledi. Göl çevresindeki insan kaynaklı kirlilik baskısının balık türlerinin yetersiz beslenmesine neden olduğunu kaydeden Kesici, sudak balıklarının beslenmesinde ‘kanibalizm’ (yamyamlık) olduğunu belirterek, bunun da hastalığın taşınmasına neden olduğunu dile getirdi.
Eğirdir gölünün doğal balıklarını arayan balıkçılara kediler de eşlik ediyor.jpg            (Eğirdir’in kedileri de tıpkı balıkçılar gibi eski günleri arıyor)
‘PARAZİTLİ BALIKLAR KESİNLİKLE YENİLMEMELİ’
Parazit görülen balıkların iyi pişirilse bile kesinlikle yenilmemesi gerektiği uyarısında bulunan Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, “Sağlık konusu şansa bırakılmamalı. İyi temizlenmemeleri sonucu bu parazitlerin başka etlere de geçebilmesi ve bu balıkları çiğ olarak yiyen kedi-köpek-kuş vb. hayvanlar için ve parazitin dağılımı yönünden de çok ciddi sorunlara neden olabilir. Parazitin dışkılarla çevrimi de söz konusu. Bu nedenle bu balıkların ve iç organlarının imha edilmesi, yem sanayinde kullanılmaması gerekiyor” diye konuştu.
İstilacı bir tür olan sudaklar kendi yavrularını bile yiyerek yok ediyor.jpg(İstilacı bir tür olan sudak balıkları kendi yavrularını bile yiyerek yok ediyor…)
‘HER ŞEYİN BAŞI TEMİZ SU, SUYUN HALİ NEYSE CANLININ HALİ DE ODUR’
Su ürünlerindeki hastalıkların önlenmesinde su canlılarının yaşadığı ekolojinin rolünün yadsınamayacağına işaret eden Kesici, bu konuda yetkililerin daha hassas davranmaları gerektiği görüşünü savunarak, şunları dile getirdi:  “Her şeyin başı temiz su. Eğirdir Gölü’nde parazitin dışında balık ölümlerine, içme suyu kaynağı olmasına rağmen suyunun içilmez hale gelmesine, hatta zehirli algler yüzünden tarımda bile kullanılmasının tehlikeli olduğu bildirilmesine rağmen Eğirdir Gölünün kirliliği ile ilgili önlemler alınmış mıdır? Temiz olmayan sulardan elde edilen yetiştirilen balıkta, elmada ve diğer canlılarda hastalıklara neden olmaktadır. Çünkü su ve gıda kaynaklarının azalması sonucunda, su ve gıda ile bulaşan hastalıklarda da artış olacaktır. Su kaynakları temizlenip kontrol altına alınmasıyla insanlarda canlılarda ortaya çıkan hastalıklar da kontrol altına alınmış olacaktır. İşin sırrı değil gerçeği buradadır. Suyun hali neyse, doğanın, canlının hali de odur.”
Eğirdir Gölü'nün Boyalı mevkiinde kuruyan söğüt ağaçları canlılığın yokoluşuna işaret ediyor.JPG(Eğirdir Gölü’nün Boyalı mevkiinde kuruyan söğüt ağaçları canlılığın yok oluşuna işaret ediyor…)
KESİCİ EĞİRDİR GÖLÜNÜN ÖYKÜSÜNE TANIKLIK EDENLERDEN BİRİ
Türkiye’de 1950’li yıllarda Eğirdir, İznik, Abant ve Beyşehir göllerinde devlet eliyle yapılan balıklandırma çalışmaları, yabancı ve istilacı etçil balık türlerinin yerli ve doğal türleri yok etmesiyle sonuçlandı. Aslen Eğirdirli olan ve gölün sorunlarını yakından izleyen Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanlığı görevini de yürütüyor. Kesici’ye göre yapılan bu balıklandırmalar, göldeki hayvansal organizmalar üzerinde katliama neden oldu.
Eğirdir'de balıkçılar ve tekneleri eski günleri arıyor.JPG                     (Eğirdir’de balıkçılar ve tekneleri eski günleri arıyor…)
‘KÜRKÜ OLDUĞU İÇİN TAVUK ÇİFTLİĞİNE TİLKİ BIRAKMAK GİBİ’
Doğal göllerde yabancı türlerle yapılan balıklandırmayı, “Tavuk çiftliğine kürkü olduğu için tilki bırakmaya” benzeten Kesici, göllere bırakılan ancak istilacı olmayan diğer türlerin de göle hakim olan etçil ‘yamyam’ balıklara yem olarak yok olduğunu dile getiriyor ve ekliyor: “Otçul balık ortamına otçul balıklar bırakılmalı. Tavukların arasına ördek ve kaz konulmamalı. Sudak ve benzeri etçil balıklar doğal göllerimizde geri dönüşü olmayan bir istilaya neden oldu. Hemen zengin olalım düşüncesiyle göllerimizdeki altın yumurtlayan balıkların neslini yok ettiler. Bu istilacı türler on yıl kadar kazanç sağladı ama göllerimiz 40 yıldır balıksız. Diğer türleri yok eden sudak balıkları, sonunda kendi yavrularını da yemeye başladı.
Yamyam balık olarak anılan sudakların karnından çıkan balıklar (2).jpg
gazeteciyazaryusufyavuzblog.wordpress.com’da yayımlanmıştır…

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN ARALIK SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,940AboneAbone Ol