Maraş merkezli depremlerde zarar gören 11 ilde halk yaralarını sarmaya çalışıyor. Dîlok’un Îslahiye ilçesi Kerkût (Sulumağara) ve Xolto (Altınüzüm) mahalleleri de depremde ağır hasar gören 2 yerleşim yeri. Depremle birlikte yıkılan yapıların yanında çadır kuran depremzedeler, kısmen onardıkları evlere geçse de, tedbir olarak çadırlarını kaldırmıyor. Fiziksel ve psikolojik olarak derin izler bırakan bu süreci aşmaya çalışan depremzedeler, kendilerine ait küçük bahçelerinden elde ettikleri ürünlerle geçimlerini sağlıyor.
Mezopotamya Ajansı’ndan Ceylan Şahinli’nin haberine göre tüm krizli süreçlerin en çok etkileneni olmalarına rağmen, sorunların çözümü ikinci planda tutulan kadınların depremden önce yaşadıkları sorunlar da artmış durumda.
“Kadınlar kız kardeşleri ile bir araya gelerek psikolojik sorunları aşmaya çalışıyor”
Toplumda kadın olmanın getirdiği ağır “sorumluluk” yetmezmiş gibi bir de krizli süreçlerde birçok yükü omuzlayan kadınların duygu dünyaları da oldukça zarar görmüş. Deprem ve sonrasında psikolojik olarak yıpranan kadınlar bu durumu yine hemcinsleriyle bir araya gelerek aşmaya çalışıyor. Mahallede, “Psikolojim bozuldu” cümlelerini ise daha çok erkeklerden duyuyoruz.
Bu durumun kadınların, “daha önemli sorunlardan” kaynaklı duygu dünyalarını ötelemelerinden mi kaynaklandığı bilinmez ancak kadınlar dayanışmayla bu süreci aşabileceklerinin farkında. Ortak acılar etrafında birleşen kadınlar, birbirlerinden güç alarak yaşama tutunuyor. Kameralarımızı çevirdiğimiz her bahçe, her kapı önü, birlikte çeşitli işlerle meşgul olan kadınlarla dolu.
Çocuklar ayakkabılarıyla uyuyor
Depreme Kerkût’te yaşadığı evde yakalanan ve ilk 3 ay kendi imkânlarıyla yaptığı derme çatma bir çadırda kalan Gülşen M. (37), 3 çocuğu ve eşinin ihtiyaçlarını tek başına karşılıyor. Uzun bir süre çadırda kaldığını anlatan Gülşen M., Mayıs ayında evine geçtiğini ifade etti. Yaşları 14-7 arasında değişen çocuklarının “deprem olacak” korkusuyla ayakkabılarıyla uyuduklarını söyleyen Gülşen M., her gün aynı tedirginlikle yaşadıklarını ifade etti. Gülşen M., bu travmaları kendisi gibi depremzede olan kadınlarla atlatmaya çalıştığını söyledi.
Evini depremzedelerle ile paylaşıyor
Hatice K. (48) de, aynı mahallede yaşayan bir başka depremzede. Depremin ilk günlerinde bahçesinde bulunan kömürlükte 20 kişiyle birlikte kaldıklarını söyleyen Hatice K., “20 gün sonra kendi imkânlarımızla çadır aldık. Bu defa yılan ve akreplerden kaynaklı zor zamanlar geçirdik. Daha sonra evimizde kalmaya başladık” dedi. Hatice K. evini sokakta kalan akrabalarına açtığını anlatarak, “Bugün yan yanayız. Günlerimizi bu şekilde birlikte, bazen sohbet ederek, bazen de çalışarak geçiriyoruz” diye konuştu.
“Kadın kadına birbirimize güç veriyoruz”
Depremde kızını kaybeden Hayat Ç. (55) de, kadın dayanışmasından güç aldığını ifade etti. Hayat Ç., günler sonra temin ettiği konteyneri ise evsiz kalmış bir anne ve çocuklarına verdiğini ifade ederek, depremzedelerin birbirlerinin yardımına koştuğunu kaydetti. Kızını kaybetmenin acısını yaşayan Hayat Ç., arkadaşlarını göstererek, “Bunlar sayesinde biraz yüzümüz gülüyor. Yoksa ben uzun zamandır gülemiyorum. Kadın kadına birbirimize güç veriyoruz” dedi.
“Paylaşmanın önemini gönüllülerden öğrendik”
Xolto Mahallesi’nde imece usulü çalışarak zaman geçiren Zeynep D. (57), dayanışmanın ve paylaşımın önemini depremin ilk günlerinde kendilerine yardıma koşan gönüllülerden öğrendiklerini belirtti. “Yine ilk bizimkiler geldi” diyerek yardıma koşanların Kürtler olduğunu ifade eden Zeynep D., aynı dayanışmayı kadınlarla bir araya gelerek gösterdiklerini ve depremin etkisini birlikte aşmaya çalıştıklarını söyledi.