Demokrasi İçin Birlik, resim sergisi sonrası gözaltına alınarak tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine ilişkin bir açıklama yayınlayarak, tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılmasını istedi.
Çöpten yiyecek toplamanın, depremzedelerin kafasına çay fırlatmanın, yoksul çocuklarının salgında eğitim alamamasının manevi değerlere neden saldırı olarak ele alınmadığı sorulan açıklamada, işlenen nefret suçuna da vurgu yapıldı.
Açıklamanın tamamı şöyle…
Güneş balçıkla sıvanmaz
Kayyım rektör atanmasına karşı Boğaziçi öğrenci, öğretim üyesi ve emekçilerinin ortaya koyduğu itiraz, toplumun geniş kesimlerinden büyük bir destek gördü. Tek adam rejiminin seçilmişlerin değil atanmışların yönetmesine dayanan kayyım politikasına, yani rejimin özüne dikkat çeken direniş, diğer üniversiteleri de harekete geçirdi, özerk üniversite talebi diğer hak ve özgürlükleri de kapsayacak ve canlandıracak biçimde yükseldi. Boğaziçi direnişi hak ve özgürlük arayışındaki topluma umut oldu.
Şimdi saray rejimi bu ışığı karartmak, direnişin geniş toplumsal destekle kazandığı meşruiyetini yok etmek istiyor. Çünkü bu karanlıkta yakılan her ışık onlar için tehlike. Her demokratik hak talebi zorbalıkla bastırılmalı, her direniş yok edilmeli ki açlık, yoksulluk, işsizlik, salgında ölümden başka vaadi olmayan bu rant ve talan düzeni sürüp gitsin.
Nefret suçu işleniyor
Üniversite öğrencilerinin, tümüyle anonim olarak gönderilen eserlerle açtığı sergide yer alan şahmeran, Kâbe ve gökkuşağı bayraklarının kullanıldığı çalışma vesile edilerek LBGTİ bireylere yöneltilen nefret söylemi ülkemizin uymakla yükümlü bulunduğu uluslararası hak sözleşmelerine göre suçtur. Kayyım rektör atamasına itiraz etmek öğrencilerin ve öğretim üyelerinin demokratik hakkıdır. Devletin görevi nefret suçu işlemek ve linçe ortam hazırlamak değil bu itiraz hakkı ve özgürlüğünün korunmasıdır. Kaldı ki öğrenciler yaptıkları açıklamada toplumsal değerlere saygısızlık etmek gibi bir amaçları olmadığını da ortaya koymuşlardır.
Saray rejimi manevi değerlere saldırı adı altında ülkede din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan laikliği ortadan kaldırmaya, dinci gerici bir rejimi inşa etmeye çalışıyor. Bir çok bakanlıktan büyük bütçesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı bu gerici inşada aktif bir rol oynuyor. Nitekim manevi değerler üzerinden başlatılan saldırının öncülerinden biri de Diyanet İşleri Başkanlığı oldu.
Otel reklamı için Kâbe manzarasının kullanılması manevi değerlere saldırı olmazken, öğrencilerin kendini özgürce ifade ettiği bir çalışmada Kâbe fotoğrafını kullanmak suç.
Hangi manevi değer
Manevi değerler bir toplumu birbirine bağlar. Bir toplumun toplum sıfatını taşıyabilmesi için önemli bir harçtır.
Evet, insanlar birbirlerinin manevi değerlerine saygılı olmalıdır. Peki sapkın denilen LBGTİ bireyler bu toplumun bir parçası değil midir?
İnsanların yoksulluk, açlık, işsizlikle boğuştuğu bu ülkede “aç yok” demek, “fakirlik ortadan kaldırıldı” demek, depremzedelere çay fırlatmak, aşıda bile torpil yapmak manevi değerlere saldırı değil midir?
Sarayın israfı, otomobil- uçak filoları, yazlık kışlık saraylar hangi manevi değerle açıklanabilir.
Kamu kaynaklarının yağmalanması manevi değerlere saldırı değil midir?
Virüs salgınında yoksulların çocuklarının eğitim alamaması, emekçilerin açlıkla salgında ölüm ikileminde bırakılması manevi değerlerden bağımsız mıdır?
İnsanların çöplerden meyve sebze toplaması maneviyatımızı zedelemiyor mu?
Güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin emekçilerinin ve öğretim üyelerinin meşru direnişini karartamazsınız.
Demokrasi için Birlik olarak, üniversiteye yapılan polis baskısının son bulmasını ve tutuklanan ve ev hapsine alınan öğrencilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Üniversite öğrencilerinin, emekçilerinin ve öğretim üyelerin yetki ve söz sahibi olduğu demokratik üniversite mücadelesinin yanındayız.
Demokrasi için Birlik
01.02.2121