Demir çelik fabrikalarında giriş ücreti toplu sözleşmeyle belirlendiği için asgari ücret zammı sonrası yeni başlayanların taban ücreti tekrardan düzenlenecek
Asgari ücretin belirlenmesi, toplu sözleşmeli yerlerde ek zammı ve ücretlerin revize edilmesini gündeme getirdi. Toplu sözleşmeyle çalışan işçilerin olduğu demir çelik fabrikalarında giriş ücreti toplu sözleşmeyle belirlendiği için yeni başlayanların taban ücreti tekrardan düzenlenecek.
İzmir Aliağa bölgesinde faaliyet gösteren HABAŞ, İzmir Demir Çelik, Kılıçlar gibi fabrikalarda çok sayıda taşeron işçi sendikal haklardan yararlanamıyor. Toplu sözleşmeden yararlananlarda da deneme süresi dahil ilk girişteki ücret asgari ücretin bira üstünde olsa da asgari ücretin yükselmesiyle hemen hemen aynı seviyeye geliyor. Asgari ücretteki artışla pek çok işletmede çok sayıda işçinin ücreti asgari ücretin altında kalıyor.
Bu yüzden asgari ücretin yüzde 21.2 yükselmesiyle taban ücretteki işçiler de kendi ücretlerinin aynı oranda yükseltilmesini bekliyor.
İşçiler toplu sözleşmeler için mücadele etti
Demir çelik fabrikaları metal iş kolu sözleşmesinde 2020 ocak ayında yüzde 17.49 ücret artışı ile başlamıştı. Enflasyon artışlarıyla sene içinde de yüzde 25’e varan artış gerçekleşti. İşçiler 7 aylık mücadelede özellikle son 2 ay eylemler yaparak gerek işletmelerde gerekse meydanlarda direncini göstermişti. O eylemlerin sonrasında elde edilen kazanımların çoğu 2020 bitmeden eridi.
Sonucu yüksek hakem kurulunda bağıtlanan TÜPRAŞ işçileri ise yüzde 6 zam, PETKİM işçileri yüzde 10 zam artı 2 puan skala, Star Rafineri işçileri de yüzde 8 zam oranı ile toplu sözleşmelerini bitirdiler. Üstelik bu sözleşmeler 3 yıllık oldu.
Socar Liman’da 4 yıllık sözleşme imzalandı
SOCAR’a bağlı fabrikalarda liman işletmelerinde önceden planlanmış şekilde yasaya da aykırı bir şekilde 4 yıllık sözleşme oldu ve sendika pandemi bahanesinin arkasına saklandı. Yine işçilerin pek çok hakkı da havada kaldı. Buna sendikayı kendilerinin yönetmesi de dahil.
İşçi hesaplar yaparak günü geçiriyor
Şimdi pek çok işçi çeşitli matematik hesapları yaparak geçiriyor günlerini. Hem yıl sonu muhasebesini hem de ocak ayı ücretlerini içeriyor bu hesaplar. Küçüklü büyüklü pek çok işletmede aralık ayının son gününe, saatine kadar, sanki hiç bitmeyecekmişçesine yoğun bir çalışma oldu.
İşletmeler kimi yerde yarı sayıya varan işçi sayısıyla aralık ayında üretim yaptı. Fazla çalışma ile periyodik biçimde azalıp çoğalarak ama durmaksızın çalıştı. Sadece küçük işletmeler değil büyükler de öyleydi. TÜPRAŞ Aliağa rafinerisini bir yana koyarsak petrokimya ve demir çelik fabrikaları işçileri de fazla mesaili çalışma ile 12 saat çalışarak geçirdi günleri.
Tüpraş’ta işçilerin yevmiyesi kullanılmak isteniyor
Aliağa rafinerisi ocak-mart arasını duruşla geçirecek. Bu sürede işçilere yıllık izinler zorunlu şekilde kullandırılarak telafi çalışması yaptırılacak. Koç Holding TÜPRAŞ Rafineri bünyesinde 7 bin çalışanın toplam yıllık izin süresine denk düşen 250 bin günlük yevmiyesine denk gelen parasal miktarı (300 lira yevmiyeden 250 bin gün, 75 milyon lira ediyor) kullanmak istiyor.
İdari izinli hastaların ikramiyesi gasbedildi
HABAŞ’ta da durum farklı değildi. Pamdemi başlamadan önce HABAŞ patronu “TİS’i tanımıyorum ve mart ayı ücret ve enflasyon artışını uygulamıyorum” dedi. Hatta daha ileri giderek en yüksek ücretin 4 bin lira olabileceğini söyledi ve yüksek ücretli işçileri sendikadan zorla istifa ettirdi. Pandemi sırasında da destek ve teşvik alarak kısmi çalışma uygulayan HABAŞ, kronik hasta işçilerin idari izne gönderildiğini öne sürerek bu işçilerin ikramiyelerini gasbetti. HABAŞ toplu sözleşmede geçmeyen ve MESS tarafından sözde geri çekilen esnek çalışma, deneme süresi ve denkleştirme, istirahat izin ücretini ödememe maddelerini fiili olarak hayata geçirdi.
“Vergi kesintisini doldurmak için çalışıyoruz”
Kasım ve aralık ayında durmaksızın çalışan bir HABAŞ işçisinin bu konudaki yorumu şöyle: “Şimdi böyle ama ocak ayı gelince işler durur. Aralık vergi ayı ya, millet kesintinin yerini doldurmak için çalışıyor. Kesinti çok oluyor ve yokluğu fark ediliyor, yani yetmiyor kalan para. Şirketler desen vergi stopaj işlerini düşünüyor. Devletin karşısına geçiyor, ‘Benim kaç bin tane işçim var, toplam şu kadar milyon vergi vermiş bunlar’ deyip kendisi vergi vermiş gibi sayılsın istiyor. Hatta KDV iadesi ister gibi teşvik alıyor. Ocaktan sonra buna ihtiyacı olmuyor zaten, epey üretim yapılımış oluyor çünkü. Çalışmada normale, sekiz saate geçiyor.”
Son iki ayda işçilerden yüzde 35 vergi kesiliyor
İşçiler yıl boyunca kademeli vergiye göre 24 bin lira gelire kadar yüzde 15, 24 binden sonra yüzde 20, 53 binden sonra yüzde 27 ve 190 bin olduktan sonra da yüzde 35 vergi veriyor. Aralık ayına gelindiğinde şayet çok fazla mesai yapılmışsa -ki genelde öyle oluyor-, son iki ay kazandığının yüzde 35’i vergi olarak daha eline geçmeden kesiliyor. Diğer kesintilerle beraber neredeyse yarı maaş alıyor. Kendisi neredeyse hiç vergi vermeyen patron ise işçilerden kesilen bu vergiyi çoğu zaman teşvik diye geri alıyor. Yani kesintilerin çoğu patronun cebine kalıyor.
“Sözleşmesi olanları nasıl etkiler belli olmaz”
Asgari ücreti değerlendiren bir demir çelik işçisi, “Arkadaşlarla konuşuyorum çoğu artış oranını makul buluyor. Kendileri de çok yüksek almıyorlar çünkü. ‘Ben bu halde bunu alıyorsam vasıfsız işçi için yeterli diye’ düşünüyor, yanlış tabi. Yüzde 21 asgari ücretteki artış oranı ama şimdi en fazla kazanç seviyesi oldu. Bunu aşmaz hiçbir şey. Ama bu bir neden mi sonuç mu onu bilmiyorum. Demek istediğim aşağı yukarı geçtiğimiz ocak ayında sözleşme yapanlar belirledi bu oranı. Yeni sözleşme yapacak olanları nasıl etkiler belli olmaz” diye konuştu.
“Merak ediyorum ilk önce neye zam gelecek diye”
Aliağa organize bölgesinde çalışan başka bir işçisi ise “Asgari ücret alan da almayan da büyük bir merakla asgari ücretin belirlenmesini bekliyordu. Çünkü geçmiş yıllarda patronun söylediği ‘Ben hükümetten zengin değilim. Hükümet yüzde kaç verdiyse ben de onu veririm’ cümlesi bütün işçilerin aklında. Bu nedenle herkes merakla bekledi. İşçiler üç bin liranın üzerinde bir ücret istiyordu. Ancak geçen yıllarda asgari ücret belirlemelerinde yaşananlar işçilerin beklentisini de düşürüyordu. TÜİK rakam açıkladıktan sonra beklenti daha da düştü. Sonunda zaten 2 bin 825 lira olarak açıklandı” diyerek asgari ücrettin yetersiz olduğunu söyledi.
“Kızı üniversitede okuyan bir arkadaş, ‘Aslında iyi ücret sayılır. Aylık 60-70 saat fazla mesaiye kalıyordum. Hiçbir şeye zam gelmezse mesai ile geçiniriz’ dedi. Merak ediyorum ilk önce neye zam gelecek diye. Geçen sene 42 liraya aldığım sıvı yağın aynısı 86 lira olmuş” diyen işçi yapılan zamlarla ücretlerin hemen eridiğini ifade etti. İşçinin merakı da uzun sürmedi zaten, yeni yılın ilk günü elektrik ve doğal gaza zam yapıldı.
“Fazla mesaiye kalmazsak aç kalırız”
Bir başka işçi de “Benim ev kiram bin 500 lira, geriye kalır bin 300 lira. Yine mesaiye devam, yoksa nasıl geçineyim? Geçinmeyi bırak aç kalırız. Bari vergileri düşürseler elimize biraz fazla geçer diye bekliyoruz. Zenginlerin vergi borcunu almıyor affediyorlar, bize gelince hiç affetmiyorlar. Zengin lüks yatına bile benzini ucuza alıyor. Bizim ödediğimiz elektrik faturasından bile vergi alıyorlar. Bana sorarsan 4 bin lira olsa anca geçinirim. Muhalefetin açıkladığı rakam bile bana az geliyor. Şimdi verdiklerini de iki aya kalmaz geri alırlar” dedi.