Türkiye’de Covid-19 vakasının görüldüğü resmi olarak açıklandığından bugüne, salgının yarattığı etkilerle dayanışmayı büyüterek mücadele etme amacıyla otuzu aşkın dayanışma ağı kuruldu. Mart ayının ortasından beri işçi yoğunluklu mahallelerde ‘Salgın varsa dayanışma var!’ diyerek dayanışma ağları örgütleyen Kaldıraç Üniversite’nin Gönüllü Öğrenciler Mahallede çalışmasının sürdüğü ağlardan ikisi Tavşantepe Dayanışma Ağı ve Zeytinburnu Mahalle Dayanışması’nın bugüne kadar yapılmış çalışmalarını derledik ve gönüllülerin değerlendirmelerini aldık.
Tavşantepe Dayanışma Ağı
Kocaeli Tavşantepe’de üniversite öğrencilerinin öncülüğünde kurulan Tavşantepe Dayanışma Ağı farklı deneyimleri içinde barındırıyor. Okulların kapatılmasının ardından memleketlerine dönemeyen öğrencilerle beraber ‘‘Öğrenci Komünlerinden Mahalle Dayanışmasına’’ şiarıyla dayanışma ağı örgütlüyor. Kurdukları öğrenci komünlerinde ortak bütçe ve üretimle salgının ekonomik ve ideolojik etkilerinin üstesinden geldiklerini belirten öğrenciler, bu komünlerden mahalle dayanışma ağını büyütmeye çalışıyor.
Sorunlarımızı komünün ortak sorunları olarak görüp birlikte çözümler üretiyoruz
“Bu süreçte bir komün yaşamı örgütlemeye çalıştık. Öğrenci arkadaşlarımızdan burada olanlarla komün tarzında örgütlenen evler kurmaya çalıştık ve sonuçta bir tanesi başarılı oldu. Komün evimizin bütün ekonomik yükü paylaşmış olması bu süreçte herkesi birazcık daha rahatlatmış oldu. Komünün bir toplantı mekanizması var ve bütün ihtiyaçlar buradaki toplantıda belirleniyor. Pazar alışverişinden, komünün mali durumundan sorumlu arkadaşlarımız mevcut. Bunca yalnızlaştırma politikasına karşı bizler neredeyse her akşam hep birlikte filmler izleyip tartışıyoruz. Ellerimizi çalıştırmaya çabalıyor ve yemeklerimizi birlikte yapıyoruz, bilmeyenlerimize öğretiyoruz. Belirlediğimiz kitapları okuyup yine belirlediğimiz bir günde üzerlerine tartışıyoruz. Kapitalist ahlakın bizlere dayattığı tembellik, bencillik, savurganlık, ben merkezcilik, cinsiyetçilik gibi birçok özellikleri en küçük ayrıntısına kadar irdelemeye ve yok etmeye çalışıyoruz. Sorunlarımızı komünün ortak sorunları olarak görüp birlikte çözümler üretiyoruz.
Öğrenci komününden mahalle dayanışmasını büyütmeye, insanlara ulaşarak mahalle içinde bir dayanışma kurmaya çabalıyoruz. Gıda, temizlik, sağlık malzemesi, para toplayıp topladıklarımızla erzak desteği, salgın üzerine bilgilendirme, her eve bir mektup tarzında çalışmalar yapıyor ve burada gönüllülük ruhunu yükseltmeye çabalıyoruz.”
Mahalledeki kurdukları dayanışma ağında ise ağı duyurmak için afiş çalışmaları ve evlere mektup bırakma gibi çalışmalar yapan öğrenciler; salgın hakkında tıbbi bir bilgilendirme, mahalle muhtarlığı yardımı ile belirlenen ihtiyaç sahiplerine gıda malzemesi dağıtımı gerçekleştirdi. Ağın duyurulması için afiş çalışması yaparken polis tacizi ve para cezası gerçekleştiğini belirten öğrenciler, bu olayın devletin süreçteki tutumunun net bir ifadesi olduğunu söylüyor.
Zeytinburnu Mahalle Dayanışması
Nisan ayının başında kurulan Zeytinburnu Mahalle Dayanışması, işçilerin yoğunluklu yaşadığı bir bölge olarak özellikle İstanbul içerisindeki dayanışma ağlarında özgün bir örnek olarak göze çarpıyor. Üniversite öğrencilerinin girişimiyle kurulup, farklı kesimlerden bileşenler ve gönüllülerden oluşan ağ, küçük çağlı faaliyetlerinin bile geniş yankı bularak kısa sürede yerelinde etkili bir ağa dönüştüğü gözleniyor.
Ya çalış virüs kap öl ya da evde kal açlıktan öl denilerek mahalle halkını kendi kaderlerine terk edildi; kaderlerimize elimize alıp, dayanışma ağlarını büyütüyoruz
“Nisan ayının başında örmeye başladığımız mahalle dayanışmasının ilk haftasında “Gönüllü Öğrenciler Mahallede” başlıklı bildirimizin afişlerini astık ve mahalle esnafına dağıttık. Bu bildiri ile mahalle esnafını, sakinlerini, kadınları, gençleri dayanışma ağını büyütmeye çağırdık. Bugün en insani taleplerin yok sayıldığı, insanca yaşam koşullarının talan edildiği bir dünyada; dayanışma ağının gerekliliği, Zeytinburnu mahallesinde bu kadar kısa sürede büyümesinden ve insanların gönüllü olmasından açıkça görülmekte. Kapı kapı gezerek mahalledeki insanlara dayanışma ağını anlattığımızda onların yüzündeki gülümseme, afişleri asarken bizi görenlerin yüzlerindeki mutluluk ve bir parça ekmeğini paylaşarak komşularının dertlerini dert edinmeleri; dayanışmanın umuduydu.”
“Mahalledeki ihtiyaç sahipleri belirlendi. Temel ve acil ihtiyaç listesi hazırlandıktan sonra bu ihtiyaçları mahalle esnaflarından, komşulardan bulmaya çalıştık. Mahallenin büyük çoğunluğu güvencesiz çalışan, işsiz, yaşlı ve göçmenlerden oluştuğu için hem ihtiyaçlar arttı hem de bu ihtiyaçları gidermek zorlaştı. Bizler de çözüm olarak Zeytinburnu’na özgü, mahalle koşullarının anlatıldığı ve hem diğer dayanışma ağlarından hem de dayanışma ağının bir parçası olabilecek insanlara çağrıda bulunarak bu acil ihtiyaçları gidermeye çalıştık. Dayanışma ağları arasında kurulan bu köprü sayesinde Kadıköy Dayanışma Ağından Zeytinburnu’na dayanışma kolileri gönderildi. Bu koliler sokağa çıkma yasağından bir gün önce ihtiyaç sahiplerine gönüllüler tarafından dağıtıldı. Bir yandan da virüse daha çok maruz kalan mahalle esnafı için siperlikler üretilip, dağıtıldı.”
Ağın gönüllüleri, çoğu iki ayı aşkındır işsiz ve çocuklu ailelerin bulunduğu mahallede, gıda sorunun gittikçe daha can yakıcı bir gündem olacağını öngörüyor. Daha sürdürebilir ve dayanışma ruhunu öne çıkartan bir uygulama olarak “ortak kazan” kaynatmayı planlıyorlar.
“Önümüzdeki süreçte dayanışmayı büyütüp, mahalledeki herkesin dayanışmanın bir parçası olabilmesi için ortak kazan kaynatmak gibi bir hedef koyduk önümüze. Başlangıçta apartmanlarda ya da aynı sokaktaki evlerde ortak yemek yapıp dağıtılabilir fikrini konuştuk dayanışma bileşenleriyle. Dayanışmayı büyütmekte gönüllü mahalle sakinleri; ortak kazan kaynatmanın, komşusuyla ekmeğini bölüşmenin elzem olduğunu düşünerek bu işe girişmek konusunda adımlar atmaya başlayacaklarını dile getirdiler.”
Geçen bir aylık sürede “dayanışma yaşatır” sözünün haklılığını gördüklerini belirten gönüllüler, herkesi bulundukları yerlerde dayanışma ağlarına katılmaya, oluşturmaya çağırıyorlar.