Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 10003. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Ellerinde karanfil ve kayıpların fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri’nin eylemine, İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Musa Piroğlu yanı sıra hak savunucuları da katıldı.
Eylemde, Mêrdin’in Derik ilçesi Adakent köyünde 12 Haziran 1994’te askerler ve korucular tarafından gözaltında kaybettirilen Vejdin Avcıl’ın akıbeti soruldu. Eylemde, katılımcılar adına gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi Cumartesi İnsanlarından İkbal Eren açıklama yaptı. Anmanın bayram arefesine denk geldiğini hatırlatan Eren, “İnsanlar bayram telaşındayken biz, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları uygulanmadığı için, karar vericiler hukukun üstünlüğü ilkesine karşı direndiği için Galatasaray’daki polis bariyerlerinin önündeyiz. Devletin bu direncinin yalnız bizi sınırlamakla kalmayıp, onarılamaz sosyal, siyasal, toplumsal ve ekonomik sonuçlara yol açtığını hatırlatıyoruz” dedi.
“Gözaltına alındığı inkar edildi”
Daha sonra Vejdin Avcıl’ın akıbetini soran Eren, 5 çocuk babası Avcıl ile birlikte 5 köylünün gözaltına alındığını, 25 gün sonra 4 kişinin serbest bırakıldığını, ancak Avcıl’ın gözaltına alındığının inkar edildiğini aktararak, “Olayla ilgili Derik Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, dosya görevsizlik kararıyla Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi” ifadelerini kullandı.
“Otopsi raporu Çitil’i yalanladı”
Eren, akabinde yaşananları şöyle anlattı: “Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Temmuz 1994’te Derik İlçe Jandarma Komutanı Musa Çitil tarafından düzenlenen belgeyi esas alarak içinde Avcıl’ın da olduğu ‘ölü ele geçirilen toplam 4 şüpheli hakkında terör örgütüne üye olma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verdi. Evraklar daha sonra imha edildi. Derik İlçe Jandarma Komutanı Musa Çitil tarafından düzenlenen belgede, Vejdin Avcıl’ın çatışmada ölü ele geçirildiği yazılıydı. Ancak Vecdin’in otopsi raporuna göre kafasından aldığı tek kurşun ile ölmesi bu iddiayı sarsıyordu. Ailesi, Vejdin Avcıl’ın gözaltına alındığını ve gözaltı sırasında operasyon bölgesine götürülerek ön safa sürülüp, bilerek ölümüne sebebiyet verildiğine inanıyordu” diye konuştu.
17 yıl sonra giysi parçaları bulundu
Eren, olaydan 17 yıl sonra 22-23 Kasım 2011 tarihlerinde Derik Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir başka soruşturma kapsamında Derik Kimsesizler Mezarlığı’nda açılan toplu mezarda Vejdin Avcıl’ın giysi parçalarına ve kemiklerine ulaşıldığını belirtti. Eren, “Dönemin Derik Jandarma Komutanı Musa Çitil hakkında 2012’de, içlerinde Vejdin Avcıl’ın da olduğu ‘13 sivil insanı gözaltına alarak keyfi ve kısa yoldan infaz ettiği’ iddiasıyla kamu davası açıldı ve 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendi. Savcılık makamı iddianamede, Musa Çitil’in görev yaptığı dönemde ‘şüphe olsun olmasın sivil vatandaşları tamamen keyfi bir şekilde öldürdüğü’, ‘.. ölenleri ise adli tahkikate terörist unsurlar olarak sunduğu ve bu yönde tutanaklar tuttuğu’ kaydını düştü. Tutuksuz yargılanan Musa Çitil, 21 Mayıs 2014’teki karar duruşmasında beraat etti” şeklinde konuştu.
“Fail ve sorumlular kim”
Cezasızlık politikalarına tepki gösteren Eren, “Bilmeye hakkımız var: Musa Çitil değilse, Vejdin Avcıl’ın gözaltında devletin koruması altındayken, ölümüne neden olanlar, gerçek dışı tutanaklarla kimsesizler mezarlığına gizlice gömenler, mezarını 17 yıl boyunca ailesinden gizleyenler kim? Bu suçun fail ve sorumluları kim?” diye sordu.
Daha sonra Vejdin Avcıl’ın oğlu Yasin Avcıl’ın mektubu okundu.