Cumartesi İnsanları/Anneleri, gözaltında kaybettirilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve sorumluların cezalandırılması için her Cumartesi gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1006’ncısı için bu hafta da Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Ellerinde karanfil ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki eylemine Halklarını Eşitlik ve Demokrasi Partisi ( DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Musa Piroğlu ile hak savunucuları da destek verdi.
Eylemde, 1995 yılında Amed’de gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Edip Aksoy ve Orhan Cingöz’ün akıbeti soruldu.
Cumartesi İnsanları’ndan Sebla Arcan, cezasızlık politikasının sistematik bir hal aldığını kaydetti. Arcan, adalet için mücadele ettiklerini kaydederek, gözaltında kaybetmenin “insanlığa karşı suç” kapsamına alınması gerektiğini söyledi.
Beyaz Toros’a bindirildiler
31 yaşındaki Edip Aksoy ve 23 yaşındaki Orhan Cingöz’ün Amed Dağkapı’daki Yeşilçınar Çay Bahçesi’nde arkadaşlarıyla birlikte oturduğu sırada sivil giyimli, silahlı ve telsizli üç kişinin yanlarına geldiğini aktaran Arcan, “Kendilerini polis olarak tanıtan bu kişiler, Aksoy ve Cingöz’ün kimliklerini alıp ‘İfadeniz var, karakola gideceğiz’ diyerek, onları Beyaz Toros’la götürdü. Gözaltına alındıklarını ve Beyaz Toros’la götürüldüklerini gören çok sayıda tanık vardı. Ancak bu yaşananlar inkâr edildi. Ailelerin ve İHD’nin bugüne kadar ilgili kurumlara yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Aksoy ve Cingöz’den bir daha haber alınamadı” diye konuştu.
DNA’lar eşleşmedi
2005 yılında JİTEM elemanı ve itirafçı Abdulkadir Aygan’ın, JİTEM’in Aksoy ve Cingöz’ü sorguladıktan sonra infaz ettiğini itiraf ettiğini ve cenazelerin yerini tarif ettiğini hatırlatan Arcan, “Savcılık, Abdulkadir Aygan’ın söz ettiği yerde 28 Haziran 1995’te gömülen iki kişiye ait ceset bulunduğunu ve belediye aracılığıyla Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiklerini tespit etti. Savcılık kararı ile açılan söz konusu mezardan dört kişiye ait kemikler çıktı. Alınan kemik örnekleri kimliklendirme çalışması için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Ancak Adli Tıp Kurumu, yapılan DNA testi sonucunda kemiklerin Aksoy ve Cingöz aileleriyle eşleşmediğini açıkladı” diye belirtti.
Sorumluların cezalandırılma çağrısı
Aksoy ve Cingöz’ün kaybedilişlerinin 29’uncu yılında gerçeğin açığa çıkarılması ve sorumluların cezalandırılması için çağrılarını yineleyen Arcan, “Kaç yıl geçerse geçsin, Edip Aksoy ve Orhan Cingöz için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
“İnancımızı asla yitirmeyelim”
Ardından Edip Aksoy’un kızı Beritan Aksoy’un gönderdiği mektubu Cumartesi İnsanı Zeynep Yıldız okudu. Mektubunda Cumartesi İnsanları’nın her birinin mücadelesinin kendi mücadelesi olduğunu ve kendisini hiçbir zaman yalnız hissetmediğini aktaran Aksoy’un mektubunda, “Sevgili Cumartesi İnsanları fiziki olarak yanınızda olamasam da, kayıplarımızın anısını yaşatmak ve adalet arayışımızı sürdürmek için her zaman mektuplarla bu meydanda olacağım ve mücadelemi sürdüreceğim. Bir gün kayıplarımızın akıbetini öğrenip, adaletin yerini bulacağına olan inancımızı asla yitirmeyelim” ifadeleri yer aldı.