Cumartesi Anneleri 1025. hafta eyleminde bir kez daha Galatasaray Meydanını çevreleyen polis bariyerleri önünde yan yana geldi. Eylemde, karanfiller ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şubesi Eşbaşkanı Sibel Çapraz, 30 yıldır hakikat ve adalet talebinin karşılık bulmadığı Ali Tekdağ dosyasını kamuoyuyla paylaştı.
Diyarbakır’da yaşayan ve Halkın Emek Partisi (HEP) içerisinde siyasi faaliyetlerini sürdüren Ali Tekdağ’ın onlarca kez gözaltına alındığını ve ağır işkence gördüğünü belirten Çapraz, “3 Kasım 1991 tarihinde, Ali Tekdağ evden eşi ile birlikte çıktı. Alışveriş yapmak üzere Dağkapı Şekerbank civarına geldiklerinde, sivil giyimli, uzun namlulu silahlı ve telsizli kişiler Tekdağ’ı zorla beyaz bir minibüse bindirerek götürdüler. Tekdağ ailesinin ve İHD’nin tüm başvuruları sonuçsuz bırakıldı ve Ali Tekdağ’ın gözaltına alındığı inkar edildi” dedi.
“120 gün süren işkence sonrası öldürüldüğü itiraf edildi”
Ancak 45 gün sonra S.D. isimli bir kişinin Ali Tekdağ’ı Diyarbakır Çevik Kuvvet Merkezi’nde gördüğünü ve onun “Aileme söyleyin, beni katledecekler” dediğini aktaran Çapraz, “21 Ocak 1996 tarihli Evrensel gazetesinde yayınlanan ‘Bir JİTEM subayının itirafları’ başlıklı haberde, Ali Tekdağ’ın 120 gün süren ağır işkence sonrası silahla taranarak öldürüldüğü ve öldükten sonra, tanınmaması için üzerine benzin dökülerek yakılıp Silvan-Diyarbakır karayolunda bir dere yatağına gömüldüğü bilgisi yer aldı” ifadelerini kullandı.
‘”AİHM Türkiye’yi mahkum etti”
Ailenin ısrarlı başvuruları sonucu açılan yedi soruşturmadan da sonuç alınamadığını dile getiren Çapraz, bunun üzerine Hatice Tekdağ’ın AİHM’e başvurduğunu söyledi. Çapraz, şöyle devam etti: “AİHM, Ali Tekdağ’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili yürütülen soruşturmaların eksik ve yetersiz oluşu nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği sonucuna vararak Türkiye’yi mahkum etti. Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında, Ali Tekdağ’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili hakikati açığa çıkaracak, suçun fail ve sorumlularını yargılayarak cezalandıracak etkinlikte bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini talep ediyoruz.”
Açıklama, Galatasaray Meydanına karanfillerin atılmasıyla son buldu.