MESS grup sözleşmesinde sefalet zammını kabul etmeyen ve iş bırakarak 4 gün direnen Çimsataş’ta 13 işçi işten çıkarıldı. Avukat Ahmet Ergin fesih işleminin hukuka aykırı ve geçersiz olduğunu belirtti.
Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş’in beraber imzaladığı MESS grup sözleşmesinde sefalet zammını kabul etmeyen ve iş bırakarak 4 gün direnen Çimsataş’ta 13 işçi işten çıkarıldı. Avukat Ahmet Ergin fesih işleminin hukuka aykırı, haksız ve geçersiz olduğunu söyledi.
12 Ocak’ta MESS grup sözleşmesini kabul etmedikleri için iş bırakma eylemine başlayan Mersin’deki Çimsataş işçileri içerisinden 13’ü İş Kanunu’nun yazılı “İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi” 25/2-H maddesi ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu Sözleşmeler Kanunu’nun “Kanun dışı grev yapılması halinde işveren, grevin yapılması kararına katılan, grevin yapılmasını teşvik eden, greve katılan veya katılmaya ya da devama teşvik eden işçilerin iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilir” yazılı 70. maddesi gerekçe gösterilerek işten atıldı. Üç vardiya sitemiyle çalışılan Çimsataş’ta işten atılan 13 işçiden 4’ü asıl iş durdurmanın yaşandığı 16.00-00.00 vardiyasındayken, 9 işçi ise diğer vardiyalarda çalışıyordu.
Kıdem ve ihbar tazminatı olmadan Çimsataş patronuna işten atma hakkı tanıyan bu maddeler Mersin Beşinci Noterliği tarafından 13 Ocak 2021 tarihinde tebliğ edilen yazıda yer aldı.
“Fesih haksız ve geçersiz”
Avukat Ahmet Ergin, Evrensel’e yaptığı açıklamada feshin haksız ve geçersiz olduğunu söyledi.
Çimsataş’ta yaşananları başta Evrensel olmak üzere medya ve sosyal medyadan takip ettiğini aktaran Ergin, “Bugün itibarıyla da 3 ayrı vardiyadan 13 işçinin iş akdinin bildirimsiz ve tazminatsız olarak İş Kanunu’nun 25/II-h ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu Sözleşmesi Kanunu’nun 70. maddesi uyarınca feshedildiğini öğrendik. Çimsataş’ta 3 vardiya halinde çalışan işçiler, imzalanan TİS’le ilgili hoşnutsuzluğunu ortaya koymak ve taleplerinin bir ek protokolle karşılanması için ilk iki vardiyada kısa süreli iş durdurmuş, üçüncü vardiyanın da bu tepkiye devam etmesi üzerine işveren mesaj yoluyla işyerinde üretim olmayacağını diğer vardiyalardaki işçilere kendisi bildirmişti. Bugün itibarıyla, gece vardiyasında ve 08:00-16:00 vardiyasında çok kısa bir süre iş durdurulmasına karşın bu vardiyalarda çalışan, hatta hafta tatili iznini kullanan işçiler dahi işten çıkartılmıştır. Bu durum, fesihlerin görevini yapmamakta ısrar etmekle veya kanun dışı grevle ilgisi olmadığını göstermektedir” dedi.
“Yaşananlarla birlikte değerlendirdiğimizde, fesih işleminin hukuka aykırı, haksız ve geçersiz olduğunu söylemek mümkündür” diyen Ergin şöyle devam etti: “İşyerinde yüzlerce işçi 2 saat ile 7,5 saat arasında iş durdurmuş olsa dahi, bu eylem ölçülü ve demokratik bir tepkiden ibarettir. Şiddet içermemektedir. Talepleri makuldür. Çünkü bırakalım maddi talepleri, çatısı akan işyerinin fiziki koşullarının düzeltilmesini istemek, insani koşullarda tuvalet ihtiyacının karşılanmasını, çay molasında çay içebilmeyi talep etmek makul insani taleplerdir. Aynı zamanda onlarca yıldır TİS kapsamında olan bir işyeri olduğu düşünüldüğünde işyerinde örgütlü sendika için ibretliktir.”
“Eşit işlem yükümlülüğü ihlal edilmiştir”
İşyerinde yüzlerce işçi çalışmasına ve demokratik tepkisini göstermesine karşın, sadece 13’ünün seçilerek iş akdinin feshedilmesi işverenin eşit işlem borcuna aykırı davrandığını gösterdiğini aktaran Ergin, “Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca aynı durumdaki işçiler için aynı müeyyidenin uygulanması gerekir. Aksi takdirde fesihler haksız olur” dedi.
“Toplu eylem hakkı hukukidir”
Toplu eylem hakkının Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle korunduğunu dile getiren Ergin, “Bu bakımından önemli bir düzenleme de Avrupa Sosyal Şartı ve denetim organı olan Avrupa Sosyal Haklar Komitesinin yorumudur. Avrupa Sosyal Şartının 6/4 maddesinde “grev hakkı dahil toplu eylem hakkı” düzenlenmiştir. Avrupa Sosyal Haklar Komitesi maddeyi yorumunda, grev hakkının sadece toplu iş sözleşmesi prosedürü sırasında ve bu prosedürle bağlantılı olarak kullanılamayacağını kabul etmektedir. Yargıtay, yine aynı kentte, 2013 yılında Mersin Limanında benzer şekilde TİS’in imzasının ardından işçilerin A, B, C, D ve E giriş kapılarını iş makineleri ve konteynır ile kapatarak işyerine girişi engelledikleri, eylemin saat 09:00 -14:00 arasında sürdüğü bu süre içinde işin durduğu eylemin ardından gerçekleşen fesihlerin geçersiz olduğunu vurgulayarak işçilerin işe iadesine karar vermişti. Sonuç olarak, uluslararası normlar uyarınca; işçilerin ekonomik ve sosyal durumlarını etkileyen veya işyerindeki uygulamalara yönelik olarak demokratik bir hakkın kullanımı şeklinde protesto eylemleri barışçıl nitelik taşıdığı takdirde ve ölçülülük ilkesine uygun olmak şartıyla yasadışı grev veya eylem olarak değerlendirilemeyeceğinden fesihler hukuka aykırıdır” diye konuştu.