21 C
İstanbul
19 Eylül Perşembe, 2024
spot_img

Cezaevlerindeki sorunlar kalıcı hale getiriliyor

TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, cezaevlerindeki sorunların iktidar tarafından kalıcı hale getirilmeye çalışıldığını söyledi. Tecridin fiili bir işkenceye dönüştüğüne dikkati çeken ÖHD’li Destina Yıldız ise, devletin kendi kanunlara uymadığını hatırlattı.

İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 22 yıldır tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ve artan hak ihlallerinin sonlandırılması amacıyla 27 Kasım 2020’de cezaevlerinde başlayan süresiz-dönüşümlü açlık grevi 163’üncü gününde sürüyor. MA’dan Berfin Karaman’ın haberine göre, açlık grevlerinin başlamasından bu yana cezaevlerindeki hak ihlalleri artarken, alınmayan önlemler nedeniyle tutuklular salgın riskiyle de yüz yüze kalıyor. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) geçtiğimiz gün yayınlandığı Nisan ayı hak ihlalleri raporunda da salgına karşı yeterli önlemlerin alınmadığı ve tutukluların sağlığa erişim noktasında ciddi sıkıntılar yaşadığı kaydedildi.

Fiili işkence

Geçtiğimiz günlerde cezaevlerine gerçekleştirilen ziyaret heyetinde yer alan isimlerden Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi üyesi avukat Destina Yıldız, tecridin tüm cezaevlerine yayıldığını belirterek, durumun fiili bir işkenceye dönüştürüldüğünü söyledi.

Tecrit yayıldı

İmralı’da uygulanan tecridin bir işkence olduğunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) raporlarında da tespit edildiğine dikkat çeken Yıldız, “Bugün gelinen aşamada pandemi bahane edilerek, İmralı’da uygulanan tecrit yerleşik hale getirilmeye çalışılıyor. Mahpusların açık görüş hakları, spor, sohbet gibi ortak alan faaliyetleri askıya alındı. Bununla birlikte hapishanelerde süreli ve süresiz yayınlara kısıtlamalar getirildi. Mahpusların mektuplarına uygulanan sansürler arttı. Bu uygulamalar bir bütün olarak ele alındığında İmralı’da uygulanan ağır tecridin bütün hapishanelere yayılmış olduğu açıkça görülüyor” diye belirtti.

Talepler somut

Tutukluların tecridin sonlandırılması, Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesinin sağlanması taleplerinin imkansız olmadığını dile getiren Yıldız, taleplerin özünde devletin kendi kanunlarına uyması olduğunu vurguladı. Yıldız, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasasında güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler ile ulusal mevzuatlarda mahpuslara tanınan hakların uygulanması önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Çözüm, talepler kadar somut ve basit. Devletin kendi kanunlarını uygulayarak, bu tecride son vermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Disiplin soruşturmaları

Yıldız, tutuklu sayısının çok olduğu cezaevlerinde dahi grevin 3’üncü kez aynı gruplara geldiğini paylaştı. Açlık grevine giren tutuklular hakkında her dönüşümde ayrı ayrı disiplin soruşturmaları başlatıldığını aktaran Yıldız, soruşturmalar sonucunda da mahpuslara disiplin cezaları verildiğini ifade etti. Yıldız, bu cezalara karşı tutuklular tarafından yapılan itirazların ise İnfaz Hakimlikleri ve Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından reddedildiğini söyledi.

Grevin uzaması halinde tutukluların ciddi sağlık sorunları yaşayacağı uyarısında bulunan Yıldız, bir an önce taleplerin karşılanması çağrısında bulundu.

Kronik sorun

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin “insanlık onuruna aykırı” olduğunu ifade eden Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci de Türkiye cezaevlerinde her zaman ağır hak ihlallerinin yaşandığını ve bu durumun giderek kalıcı bir hale geldiğini belirtti. Pandemi gerekçesiyle çıkarılan 7242 sayılı infaz kanunu değişikliği ile TMK kapsamında tutuklular bakımından infaz koşullarının ağırlaştırıldığına dikkat çeken Üsterci, “Yetkililer mahpusların bu haklı taleplerini dinleyip çözüm üreteceklerine, baskı ve kısıtlamaları arttırmaktadır. Açlık grevine girenlere disiplin soruşturmaları başlatılmakta, ağır cezalar verilmektedir. Türkiye hapishanelerinde 2000 yılından bu yana uygulanmakta olan ve tutukluların fiziksel ve psikolojik bütünlüklerinin ciddi şekilde zarar görmesine neden olan tecrit uygulamaları, bir türlü çözülemeyen kronik bir soruna dönüşmüştür” dedi.

Mandela kuralları 

Özellikle İmralı Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklulara yönelik Birleşmiş Milletler (BM) Mandela Kuralarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırı biçimde uygulanan tecride son verilmesi gerektiğinin altını çizen Üsterci, tecridin insanlık onuruna aykırı olduğunu vurguladı.

Açlık grevlerinin kaygı verici boyuta ulaştığını dile getiren Üsterci, evrensel standart ve normları hatırlatarak, uyarı ve çağrılara kulak verilmesi gerektiğini söyledi.

 

 

KaynakMA

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN EYLÜL SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol