Kaldıraç Dergisi okurları Melisa Caymaz’ın başına gelecek herhangi bir şeyden öncellikle Uşak Üniversitesi kayyum rektörü olacağının altını çizerek “bu tehditlere göz yuman İzmir ve Uşak emniyeti, bu meselede etkisi olan medyası, polisi, YÖK’ü sorumludur” dedi.
Dergi okurları, Melisa Caymaz’ın mezuniyet töreninde gökkuşağı bayrağının yanı sıra açtığı “Eşit, Sömürüsüz, Özgür Bir Dünyanın Bilim İnsanları Olacağız” yazılı ozalit için de Saray Rejimi’nin kuklaları tarafından hedef gösterildiğinin altı çizilerek, İzmir Adliyesi önünde suç duyurusunda bulunmak için toplandıklarını açıkladılar.
17 Temmuz Pazartesi günü Uşak Üniversitesi öğrencisi, Kaldıraç Dergisi okuru ortağımız Melisa Caymaz'a mezuniyet töreninde gökkuşağı bayrağıyla bir protesto gerçekleştirdiği ve “Eşit, Sömürüsüz, Özgür Bir Dünyanın Bilim İnsanları Olacağız” yazılı ozalit pic.twitter.com/P17pPtd8Jb
— Kaldıraç İzmir (@kaldiracizmir) July 20, 2023
Eyleme Mor Dayanışma, Kara Pembe/İzmir Anarşi, HDP, ÇHD ve ÖHD destek verdi.
Basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
Basına ve kamuoyuna;
Yaşadığımız topraklarda burjuvazi ve onun devleti, ortaya çıkış ve kuruluş sürecinden bu yana tarihini hep imha, inkâr, asimilasyon, yalan, katliam, cinayet ve kanla yazmıştır. Neredeyse takvimin her gününe bunlardan birini-ikisini sığdırmıştır.
Bu, yalnızca Anadolu topraklarında değil tüm dünyada aynıdır.
Tüm dünyada, emek ve sermaye sınıfları arasındaki ilişkide burjuva sınıfı, devleti ve kolluk güçleriyle, sömürüsünün devamı için bu düzene karşı mücadele eden devrimcileri, işçileri, halkları, öğrencileri, kadınları, LGBTİ+ Ları kısacası muhalefet eden herkesi daha fazla baskıyla, şiddetle korkutmaya, sindirmeye çalışıyor. Kendi korkularını bize bulaştırmak istiyorlar. Nafile bir çabadır!
SUSMUYORUZ, KORKMUYORUZ, İTAAT ETMİYORUZ!
Taciz, tecavüz, işçi cinayetleri, kadın cinayetleri, LGBTi+ direnişleri, doğanın yağmalanması, savaş, işsizlik, yoksulluk, geleceksizlik dışında bu topluma, insanlığa vaat edeceği hiçbir şeyi kalmamış kapitalist düzenin sahipleri ne yaparlarsa yapsınlar, kendilerini kurtaramayacaklar.
Direnişin ayak sesleri dünyanın her yerinde notalarını söylerken devlet kendi baskı aygıtlarını kullanmaktan geri durmamaktadır. Devlet dediğimiz Tekelci polis devletidir. Bugünün olağanüstü örgütlendiği haliyle Saray rejimidir. Ta kendisidir. Bizler bugün gelen, her geçen gün daha fazla sesini yükselten direniş hattını büyütürken topyekün saldırılarından, topyekün baskılarından ödün vermemektedirler. Bu saldırılar burjuvazinin örgütlülüğünün bir ifadesi olarak yaşamlarımıza yansımaktadır fakat biz bir yanıyla da bu baskının sebeplerini tartışmayı bir zorunluluk olarak görüyoruz.
Saray rejimi yönetemediği kapitalist emperyalist sistemle birlikte; işçi sınıfına açlığı, yoksulluğu, sefaleti reva görmüştür. Her gün bizler güne yeni zamlarla uyanırken, hastanelerde sıra bulamıyorken; değil özgür bilimsel eğitim onların eğitim sistemlerine bile ulaşamıyorken tam bir iç savaş hukukuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu iç savaş hukuku baskıları getirir. Bu iç savaş hukuku saldırıları, gözaltıları, tutuklamaları hedef göstermeleri getirir. Bu iç savaş hukuku her 8 mart’ta her 25 Kasım’da her onur yürüyüşünde yasakları beraberinde getirir.
Bu yüzdendir ki suruç anmasına çağrı yapmak için bildiri dağıtımında olan 6 devrimci öğrenci yoldaşımız tutuklanmıştır. Bu yüzdendir ki kalbi direnişle atan her alana kilit vurulmak istenmektedir. Bu yüzdendir ki depremide unutturamamışlardır. Bu yüzdendir ki unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok sloganının sesleri sarayın duvarlarında inlemektedir.
Saray rejimi sokağa dönene gözlere, yüreği direnişten yana atanlara kendi korkularını bulaştırmak için saldırganlaşmaktadır.
GÖZALTILAR TUTUKLAMALAR BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ!
17 temmuz pazartesi günü uşak üniversitesi öğrencisi, kaldıraç dergisi okuru devrimci sosyalist ortağımız Melisa Caymaz mezuniyet töreninde gökkuşağı bayrağıyla bir protesto gerçekleştirdiği ve eşit, sömürüsüz özgür bir dünyanın bilim insanları olacağız yazılı ozalit taşıdığı için bu saray rejiminin bir avuç kuklası tarafından hedef gösterilmiştir. Bu kuklalar bizatihi uşak üniversitesinin kendisidir. Bu kuklalar yeni akit gazetesidir. Bu kuklalar bu işin yökü, polisi, medyasıdır. Bu kuklalar ki iki gündür ortağımızı ölüm tehditleriyle yıldırmaya çalışanlardır. Bu şarlatanlar daha üniversite soruşturma açmadan üniversitenin soruşturma açması için mesaj veren ‘’üniversite soruşturma açtı diyenlerdir. Bu kuklalar sözde bilim ürettiğni söyleyip gökkuşağı bayrağına paçavra diyenlerdir. Bu şarlatanlar kayyum politikalarıyla üniversiteleri, yaşam alanlarımızı rant alanına çevirenlerdir.
Öncelikle okurumuzun başına gelecek herhangi birşeyden öncelikle Uşak Üniversitesi kayyum rektörü bu tehditlere göz yuman İzmir ve Uşak emniyeti, bu meselede etkisi olan medyası, polisi, YÖK’ü sorumludur.
YÖK POLİS MEDYA BU ABLUKA DAĞITILACAK!
Kayyum rektör istemiyoruz!
Herşeyi çalmayı becerenler onurumuzu, Mücadele azmimizi, moralimizi, değerlerimizi de çalmaya çalışmaktadır. Biz biliyoruz ki bunu önlemenin tek yolu direniştir. Umut bizim kendi mücadelemizden kendi direnişimizden, kendi mücadelemizden gelir. Aslolan ise bu direniş hattını örgütlemektir. Bu direniş hattını örgütlemek örgütlülüğü zorunlu kılmaktır.
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!
Saray rejiminin topyekun saldırılarına karşı topyekun direniş birleşik emek cephesini örgütlemekten geçmektedir. Bugün işçilerin, kadınların, öğrencilerin, LGBTi+ ların, ekolojistlerin ortak bir direniş hattını örgütlemeleri gerekmektedir. Birleşik emek cephesi bugün bu direniş hattını geliştirmek yaymak ve derinleştirmek örgütlü hale getirmek için büyük bir adım olacaktır.
Örgütlü mücadelemizi hiç bir şey durduramayacak. Hiçbir şey bizim eşit özgür sömürüsüz bir dünyayı yaratma arzumuzun önünde engel olamayacak. Ortağımıza dair yapılan hedef gösterme ve saldırıları örgütlü gücümüzle durduracağız!