Devletin uyguladığı çay politikasının özel fabrikalarından yana olduğunu belirten HDP Artvin İl Temsilcisi Ensar Topaloğlu, samimi ve sahici politikalarla üreticinin sorunlarının çözülebileceğini söyledi.
Doğu Karadeniz bölgesinde 3’üncü hasadın sonlarına yaklaşılan çayda üreticinin sorunları bu sene de giderilemedi. Çoğunluğu çayını bitirip satan üreticilerin bu senede en büyük sorunu kota, kontenjan ve düşük fiyatlardı. Her sene artan maliyete rağmen çay fiyatlarının yeterli düzeyde açıklanmaması büyük bir sorun iken, özel sektörün daha düşük fiyat ödemesi üreticinin belini daha da büktü. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) tarafından 4 lira olarak açıklanan yaş çay fiyatı, özel sektörde 2 lira 40 kuruşa kadar düştü. Çay üreticileri gelecek seneye dair umutlarını yitirirken, bölgede bulunan siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları da sorunların çözümü konusunda iktidara seslendi. Halkların Mezopotamya Ajansı (MA)’dan Tolga Güney’e konuşan Demokratik Partisi (HDP) Artvin İl Temsilcisi Ensar Topaloğlu, çay üreticilerinin yaşadığı sorunlar ve çözümlerine yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Üretici üretimden kopuyor
İktidarın çay politikalarının üreticiden yana bir getirisi olacağını vurgulayan Topaloğlu, bunun en temel sebebinin ÇAYKUR’un uyguladığı kota ve kontenjan olduğunu söyledi. Bu uygulamalar ile çay üreticilerinin emeğinin birkaç iş insanı tarafından çalındığını belirten Topaloğlu, “Sağlıklı bir fiyat endeksi olmadığı gibi, ÇAYKUR üreticinin fabrikası olduğu halde üreticiye ambargo uyguluyor. Bu politikalar üreticiyi doğal olarak özel sektörün insafına bırakıyor. Özel sektörde insafsızca bir fiyat skalası açıklıyor. Şu an da fiyat 2 lira 35 kuruş civarında. Yani üreticinin, ÇAYKUR’un açıkladığı fiyattan ton başına bin 700 lira zararı var. Üretim ve çiftçiyi bu kadar zorlayan politikalar bilinçli olarak üreticiyi üretim bandından çıkarıyor” dedi.
Önergeler reddediliyor
Kendisinin de çay üreticisi olarak sorunların içinden geldiğini aktaran Topaloğlu, sorunların her geçen gün arttığını ifade etti. HDP olarak yürütülen “İş ve Aş Buluşmaları” kapmasında bölgede program düzenlediklerini hatırlatan Topaloğlu, “Bölgedeki çay üreticisinin sorunlarına dair bir rapor hazırladık. Bunu gündeme getirmek için mecliste soru önergeleri verdirdik. Yine bölgedeki sorunları Ekoloji Komisyonumuz aracılığıyla rapor haline getiriyoruz. Bunların gündeme taşınması için çabalıyoruz. Fakat mecliste çoğunluk olan iktidar vekilleri el kaldırıp indirme yöntemi ile çay üreticisinin sorunlarının konuşulmasına izin vermiyor. Böyle olunca da üreticinin sorunları ile ilgili yaptığımız çalışmalar da heba edilmiş oluyor. Çay üreticisinin sesinin hiçbir yerde duyulmasına izin verilmediğini görüyoruz” diye belirtti.
‘Üretici lehine kanunlar çıkarılsın’
Devletin çayda kotayı kaldırarak, tüm yaş çay için alım garantisi verebileceğini dile getiren Topaloğlu, özel sektöre de yaş çayın ÇAYKUR’dan alması yönünde bir yaptırım uygulanabileceğini söyledi. Bunun üretici lehine olduğunu kaydeden Topaloğlu, “Böylece açıklanan fiyat sekteye uğramamış, üretici devletin çayı alacağını garanti ettiği için sıkıntı ve telaşa düşmemiş olur. Gece yarılarında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bir sürü kanun çıktığını görüyoruz. Bir kanun ile özel sektör içinde bir fiyat belirlenir. Örneğin ‘devlet 4 lira verdiyse özel sektör 3 lira 80 kuruşun altına inemez’ diye bir kanun çıkarabilir. Yine üreticiyi korumuş olurlar. Ama bugün devletin açıkladığı fiyatın yüzde 40 oranında aşağısına çay satılıyor. Çevremizden duyduğumuza göre ÇAYKUR’da 1 saate yakın yaş çayın bittiği için üretimin durduğunu duyduk. Burada oluyorsa başka yerlerde de üretimin durduğunu gösteriyor. Planlı üretim yapılmadığını özel sektör için kasıtlı olarak kota ve kontenjan uyguladığını doğruluyor” ifadelerini kullandı.
Çay değersizleşiyor
“İstatistiksel olarak Türkiye’de üretilen çay buraya yetmiyor” diyen Topaloğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ürettiğini satan ÇAYKUR’un zarar etmek gibi bir şansı yok. 20 kilo yaş çaydan 1 kilo kuru çay çıkıyor. Fiyat skalasına baktığımız zaman, kurum için karlı bir iş. Fakat buna rağmen ülkeye kaçak çay giriyor. Burada eğer ülkeye kaçak çay giriyorsa. Art niyet aramak gerekiyor. Buna kim izin veriyor. Zamanında bir başbakanın kardeşine ait olduğu söylenen bir tır devrildi. İçinde çay paketleri yakalandı. Bu kaçak çayı özel sektör paketleyip yerli çay diye piyasaya sürüyor. Özel sektör her türlü lehte şarta ulaşmış. Üreticiden ucuz çay alıyor. Üreticiden çayı alırken 1 yıl sonra ödemek üzere şartname yapabiliyor. Bunu da ödeyeceğinin garantisi yok. Bunun yanında kaçak çay geliyorsa çay fiyatını düşük tutacaktır. İhtiyaçtan az üretilen bir şeyin değerli olması gerekirken çayın değersizleşmesi için uygulanan bilinçli bir politika olabilir.”
‘Çözümü zor değil’
Çay üreticisinin sorunlarını çözmenin çok zor olmadığını söyleyen Topaloğlu, sorunun temelinde girdi maliyetlerinin düşürülmesin yattığını vurguladı. Gübre fiyatlarında dengesiz bir yükselişin yaşandığına dikkati çeken Topaloğlu, “Devlet ihtiyaç olan organik gübreyi üretmek için bir tesisi kurabilir. Hem üreticiye ucuz gübre hem de insanlara istihdam sağlanır. İkincisi ÇAYKUR’un mevcut sorunu olan fabrikaların atıl durumda olması. Fabrikaların kapasitesini arttırarak, tesisi yenileyerek bir çay alım politikası uygulanırsa, üreticinin sorunları büyük oranda çözülür. Üreticinin sorunlarını önlemek samimi ve sahici politikalar ile olur. Yörenin gerçekliği nedir? Çay üreticisi ne istiyor? Bunları yerinde inceleyerek sorgulamak gerekiyor. Yöneticiler bu konuda eğer iyi niyetliyse çözümler yapılabilir art niyetliyse çözüm üretemezler” diye konuştu.