Depremin yıldönümünde, kaybedilenleri anmak ve sorumlulardan hesap sormak için çağrısı yapılan Büyük Hatay Yürüyüşünde yüzlerce kişi “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, hesap soracağız” yazılı bir pankart arkasında “Katil devlet hesap verecek”, “Hatay’ı yeniden kuracağız” sloganlarıyla bir araya geldi.
Hatay’da Harbiye Dükkan Abut’ta bir araya gelenler yürüyüş için toplandı.
Halkevleri, EMEP, Kaldıraç, SMF, TİP, TÖP depremin yıldönümünde, kaybedilenleri anmak ve sorumlulardan hesap sormak için çağrısı yapılan Büyük Hatay Yürüyüşüne katılmak üzere Harbiye Yolu üzerinde buluştu.
Yüzlerce kişi “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, hesap soracağız” yazılı bir pankart arkasında “Deprem değil bu bir katliam”, “Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok”, “Katil devlet hesap verecek”, “Hatay’ı yeniden kuracağız” sloganlarıyla bir araya geldi.
Yürüyüş kürsüye ulaşarak, burada basın açıklamaları gerçekleştirildi.
Kaldıraç adına yapılan basın açıklamasında şunlar şöylendi:
“Çadırları satanları, erzak tırlarımıza el koyanları hatırlayın!”
“6 şubat depremlerinin üzerinden tam 1 yıl geçti. 6 şubatta yaşadıklarımızı, hüznümüzü, öfkemizi, isyanımızı hatırlayın! Depremi katliama çevirenleri, enkaz altında ölüme terk edenleri hatırlayın! Çadırları satanları, erzak tırlarımıza el koyanları hatırlayın! Bizi rant için kağıttan yapılan evlerde bile bile ölümü beklettiler, tırnaklarımızla kazmaya çalışırken enkazı kollarımızla kaldırmaya çalışırken molozları, canlarımızın seslerini dinlettiler. Katliamdır bu yaşanan, yüreklerimiz isimlerini bile sayamadığımız yüz binlercemizin öfkesi ve acısıyla dolup taşıyor. Depremin 11 şehri etkilemesi doğaldır. Söyleyin rant için tarım arazisine bina dikmek doğal mıdır? Kolonları kesmek doğal mıdır? Söyleyin kader midir günlerce beklemek enkazların altında? Göz göre göre ölmek kader mi? Bu aşağılık, bu çürümüş sistemde ölümü beklemek kaderimiz midir?
“Hepsi suçludur”
Bunların hiçbiri ne doğaldır ne de kaderdir. Bu asrın felaketi, bu afet kapitalizmdir. Asıl sorumlular imar affı kanun teklifini verenlerdir. Burjuva muhalefetten iktidarına bu kanunlara evet oyu veren milletvekilleridir. Depreme dayanıksız binaların imar iznine imza atmış belediye başkanları, komisyonlar, müteahhitler, bu süreçte yer almış tüm kişilerdir.
Hepsi suçludur. Yüzbinleri enkaz altında bırakırken bir yandan sükunet çağrısı yapanlar suçludur, Çetelerini deprem bölgelerine sürenler suçludur, gönüllülerle kurulan dayanışmaları yerinden edenler suçludur, daha ölülerimiz gömülmemişken ‘’seçimi bekleyin’’ diyenler suçludur.
“Devlet oradaydı”
Bir ses yükseldi enkazların altından “Devlet nerede?” Devlet; bu ülkenin en büyük kamu kuruluşu Kızılay halka çadır satarken, insanlar sosyal medya üzerinden hayatta kalmaya çalıştığı zamanda internete kısıtlama getirirken, acil kamusal seferberlik yerine televizyonlarda şov yapıp para toplarken, televizyondan halkı tehdit ederken, bugüne kadar toplanan deprem vergilerine ne olduğunu açıklayamazken karşımıza çıktı.
SADAT’ı ile, çeteleri ile gönderilmeyen iş makinaları ile, gönderilen yardımlara el koyması ile devlet oradaydı! Tüm bu yaşananlara tepki gösterip, sokağa çıkanlara polisleri ile saldırırken devlet oradaydı!
“Kül savrulur öfke büyür diyenlerin öfkesiyle…”
Hatırlayın kaos ortamında, en kısıtlı imkanlarla dayanışma ile nasıl hayatta kaldığımızı , canları nasıl kurtardığımızı! Öğrendik ki bizi kurtaracak olan sadece kendi kollarımızdır. Öğrendik ki insanca yaşam için birlikte mücadele etmek gerekmiş. Şimdi bu süreci hatırlayarak sokağa çıkma zamanıdır. Çünkü hesabını soramadığımız her katliam bize yeni ölümler ve katliamlar getirecektir! Hüznümüz isyanımızdır diyen kadınların iradesiyle, katillerimizi tanıyoruz diyerek yürüyenlerin cesaretiyle, kül savrulur öfke büyür diyenlerin öfkesiyle bir kez daha söylüyoruz. Unutmuyoruz, Unutmayacağız, Affetmeyeceğiz!
“İnancımız toprağını savunan bizlerde, direnenlerde”
Kaydet bugünleri, tarihe not düş. Ne bu acı geçer bizde ne öfkemiz . Biz unutmadık, affetmedik, helalleşmiyoruz. İlk günden itibaren nasıl arama kurtarmayı bizler yaptıysak, nasıl ki enkazları birlikte kaldırıp dayanışmayı ördüysek, hesabını da biz soracağız. Anayasayı yok sayan hukukunuza, yasanıza inancımız yok. İnancımız Bütün “felaketlerde” seferber olanlarda, kendi yaralarını saranlarda , yangında, selde, depremde yasaklamalara rağmen bin bir emek ile yaşamı yeniden örenlerde, ranta karşı durup toprağını savunan bizlerde , direnenlerde. Bugün nasıl buradaysak, 8 şubatta da mahkeme salonlarında olacağız. Yalnız değiliz. Çünkü kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!
UNUTMAK YOK AFFETMEK YOK HELALLEŞMEK YOK.”