Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dedikleri için TTB Merkez Konsey üyelerine hapis cezası verilmesini protesto etti. Hekimler, yargılama sürecindeki hukuksuzluklara ilişkin kaygılarını içeren dilekçeleri Adalet Bakanlığı’na teslim etti
TTB Merkez Konsey üyeleri “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” başlıklı bildiri gerekçe gösterilerek hapis cezasına çarptırılmıştı. 14 Mayıs Salı günü, Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen tabip odaları başkanları ve TTB, hapis cezasını protesto etti. Açıklamayı TTB Onur Kurulu üyesi Ali Çerkezoğlu okudu.
Çerkezoğlu, üç celse süren sorgulama da TTB Merkez Konseyi üyelerine tek bir soru sorulmadığının ve yapılan savunmaların mahkeme heyetince zerre kadar dikkate alınmadığının altı çizildi. Çerkezoğlu, “Aslında bu konuda savunma yapmaya, kanıt ve içtihat sunmaya gerek olduğunu da düşünmüyoruz. ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ önermesinin suç teşkil etmeyeceğinin ve herhangi bir kişi ya da topluluğu ‘kin ve düşmanlığa teşvik etmeyeceğinin’ basit bir akıl ve mantık yürütmekle de anlaşılması mümkündür. Ya da akıl, mantık ve vicdan bir yana bırakılacaksa, ülkemizdeki ya da dünyadaki herhangi bir halk sağlığı kitabından ilgili bölüm okunduğunda, bu yaklaşımın suç oluşturmayacağı, açıklamaların hekimlere görev ve sorumluluk yükleyen bilimsel önermeler olduğu zaten görülecektir” dedi.
“Bir kişinin bile bu hukuksuzluğa alışmasını istemiyoruz”
Çerkezoğlu, hapis cezasının meşru olmadığını, kararın kamuoyu vicdanını yaraladığını, adalet duygusunu zedelediğini ve hukuka olan inancı sarstığını kaydetti. Çerkezoğlu, “Ülkemizde de başta meslektaşlarımız olmak üzere 82 milyon yurttaşımızdan tek bir kişinin bile bu hukuksuzluğa alışmasını ve demokrasi dışı keyifliliği kabullenmesini istemiyoruz” dedi ve Adalet Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’nın, söz konusu kararı açıklamasını beklediklerini belirtti.
Çerkezoğlu sözlerine şöyle devam etti:
Türk Tabipleri Birliği olarak; milyonlarca yurttaşımızın muayenesini, tedavisini, ameliyatını başarıyla yapmakla; bulaşıcı hastalıkları eradike etme ve aşılama çalışmalarında başarıyı yakalamakla; kronik hastaları, kanser hastalarını iyileştirme, gebe ve yeni doğanları takip etmekle; işçi sağlığı, çevre sağlığı ve koruyucu hekimlik uygulamalarını etkin kılmakla birlikte; acil olarak öncelememiz gerekenin; hiç kimseden ve hiçbir yerden direktif almayan, hukuka, delillere, savunmalara saygılı; adil ve tarafsız bir yargı mekanizmasını tesis etmek olduğunu ve bunun için ülkemizdeki adalet mücadelesinin büyütülmesi gerektiğini çok iyi biliyoruz.
Bu yargı sistemiyle sağlıkta şiddettin engelleneceğine inanmadığımız gibi, toplumsal barışın sağlanacağına da, iyi ve onurlu hekimlik yapılabileceğine de inanmıyoruz!
Açıklamanın ardından hekimler, Adalet Bakanlığı’na yargılama sürecine ilişkin kaygılarını içeren dilekçeleri teslim etti.