Tren kazasında hatalı raporlar tutan üst düzey görevlilerin siyasi korumaya alındığına dikkat çeken BTS, bilirkişi raporunun bunu görmediğine dikkat çekti. Hazırladıkları raporun bir suç duyurusu olduğuna dikkat çeken BTS, ihmalleri de sıraladı: “Kazanın olduğu menfez için ‘Altyapının yenilenmesine gerek yok’ raporu verenler gözden kaçmıştır! Siyasi kadrolaşma ve liyakatsiz atamaların sonuçları değerlendirilmemiştir. Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarının sürece etkisi üzerinde durulmamıştır.”
BTS, RAPORDAKİ TEKNİK VE HUKUKİ EKSİKLERİ BELİRLEDİ
Tekirdağ Çorlu’da 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği 8 Temmuz 2018 tarihinde meydana gelen tren kazasının üzerinden iki yılı aşkın süre geçti. 6 Kasım tarihinde Çorlu’da görülen duruşma öncesi hazırlanan yeni bilirkişi raporu dava dosyasına eklendi. Bilirkişi raporunda demir yolu altyapısı ve sanat yapılarında olağanüstü hava koşulları ile ilgili gerekli önlemleri almayan ve meteorolojik durum ile hava koşulları hakkında gerekli koordinasyonu sağlamayan TCDD Genel Müdürlüğü AR-GE Birimi, Merkez ve 1. Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlükleri “kusurlu” bulundu. Öte yandan kusurlu bulunan kurum olarak, yol ve geçit kontrol memurlarını yeterli sayıda istihdam etmediği için TCDD Genel Müdürlüğünün yol ve geçit kontrol memuru istihdam etmekle sorumlu başkanlığı da belirtildi. Süreci başından itibaren titizlikle takip eden KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), bilirkişi raporundaki teknik ve hukuki eksiklere ilişkin görüşünü açıkladı.
“ALTYAPI YENİLEMEYE GEREK YOK” DİYEN SORUMLULAR NEREDE?
BTS’nin görüşüne göre bilirkişi raporunda geçen “Altyapı yenilenmemesi ve bunun bir ihtiyaç olduğu” yönündeki konu bütünlüklü olarak değerlendirilmediği için eksik yanlar kaldı. Kazanın meydana geldiği Muratlı noktasının da içinde yer aldığı Çerkezköy-Uzunköprü/Kapıkule arası demir yolu bölgesinde 2011 yılında inceleme yapıldığını ve gelen heyetlerin “Çerkezköy’den sonrası için altyapının yenilenmesine gerek yok” kararı verdiğine dikkat çeken BTS, “Bilirkişi raporunda bu önemli detay fark edilmemiştir!” dedi. BTS, bilirkişi raporunda bölgenin altyapısının rehabilite edilmesi şart koşulmasına rağmen kazanın üzerinden geçen 2.5 yılda hâlâ altyapıyı yenileme yönünde bir adım atılmadığına da dikkat çekerek “Bu nedenle kaza olan menfezin bir ilerisinde veya bir gerisindeki menfezde aynı kazanın olması kaçınılmaz durumdadır” uyarısında bulundu.
“TCDD SORUMLULARI KORUYOR”
BTS görüşünde, kazada en çok ön plana çıkan isimlerden olan ve 1. derecede sorumlu olduğu bilirkişi raporuyla da anlaşılan Mümin Karasu’nun sorumluluğuna ve şu an bulunduğu konuma dair bilirkişi raporunda özel bir vurgu olmadığına dikkat çekti.
Kazadan 1 ay sonra görevden alınan Mümin Karasu’nun, Haziran-2020’de TCDD Genel Müdür Danışmanı olarak atandığını belirten BTS, “Bu da TCDD yönetiminin, suçluyu koruma, olası suçlular zincirinin ortaya çıkmasını önlemeye yönelik bir tedbiri olarak karşımızda durmaktadır” dedi.
“SİYASİ KADROLAŞMA AYAĞI EKSİK”
Görüşünde, TCDD’nin son yıllarda İstanbul Büyükşehir Belediyesinin arka bahçesi gibi yönetildiğini belirten BTS, “TCDD içinde yetişmiş ya da teknik ehliyeti, liyakati olan personeller sürekli devre dışı bırakılarak, özellikle bu yönetim kadrolarına İBB’den personel atanmaktadır. Siyasi kadrolaşma ve liyakatsiz atama, demir yolcu olmayan kişilerin siyaseten direkt üst yönetici olarak işe başlatılmasının bir sonucu olarak, Çorlu kazasından bu yana birçok kaza olmuştur. Sadece ekim-2020 ayında 3 tane kaza olmuş ve 2 makinist hayatını kaybetmiştir. Çorlu kazasındaki ihmaller zinciri, TCDD’nin içine sokulduğu bu yönetim krizinin, iş bilmeyen ve siyaseten atanan yöneticilerin sorumluluklarının dışında düşünülemez” vurgularına dikkat çekti.ÖZELLEŞTİRME POLİTİKALARINI GÖRMEDEN OLMAZ
BTS’nin dikkat çektiği bir başka nokta ise bilirkişi raporunda özelleştirme ve taşeronlaştırmanın yarattığı sonuçlar ile kaza arasındaki ilişkinin hiç dikkate alınmamış olması. Demir yollarında daha önce yol bekçisi unvanlı personelin varlığına dikkat çeken BTS, özelleştirme ve tasfiye süreciyle pek çok tesisin kapatıldığını ya da satıldığını belirtti. BTS görüşünde, “Balast testlerini artık özel firmalar yapıyor ve kaya parçalarına ya da çamura bile onay verildiğine sahada şahit olunuyor. Personel alımı durdu. Yol bekçiliği bir ara komple kaldırıldı, İstanbul’da meydana gelen bir kaza sonrasında yeniden konuldu ama bu sefer de bu kadroya genel olarak personel alınmadı. Yol yapımlarını, demir yolu çalışanları varken, türetme ve demir yollarının “d”sinden anlamayan özel firmalara verdiler” ifadelerine yer verdi.
EKSİKLER MADDE MADDE SIRALANDI
BTS değerlendirme görüşünde yer alan diğer maddeler de şöyle:
- Bilirkişi raporunda, “TCDD 1. Bölge Demiryolu bakım servis müdürlüğünün yöneticilerinin” bilimsel ve hukuki yetersizlikleri üzerinde hiç durulmamıştır
- Bilirkişi raporunda, “Turne raporu yayımlayan dönemin Demiryolu Bakım Servis Müdür Vekili Mümin Karasu’nun raporunun, nesnel ve bilimsel bir rapor olmadığı” konusuna hiç değinilmemiş, ama önlem alınması noktasında ilgilinin verdiği talimatın ciddiyetten ve nesnellikten uzak olduğu belirtilmiştir.
- TCDD’nin, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile ilgili hiçbir hukuki/organik bağı olmadığı gibi, uyarı sistemleri de yoktur. Kaza sonrası personele sürekli e-mail ya da SMS gönderilmesi de, sorumluluğu gizleme çabasıdır. Bilirkişi raporunda bu konu gündeme getirilmemiştir
- Kazanın olduğu menfez için “balast tutucu imalat” talepli raporları dikkate almakta 1. derece sorumlular, dönemin ilgili servis müdür yardımcısı olan ve şu an servis müdürlüğüne vekalet eden Nizamettin Aras, Dönemin 1. Bölge Demiryolu Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, kaza günü Servis Müdürü Vekili olan Mümin Karasu ile Bölge Müdürü Nihat Aslan müteselsilen ve 1. derecede sorumlu olup, bilirkişi raporunda bu konu detaylı ve suç/sorumluluk isnat edilerek sorgulanmamıştır.
- Bilirkişi raporunda, kazanın olduğu bölgedeki tarım uygulamaları, nehir/dere yatağının yönünün bu nedenlerle değişmesi/değiştirilmesi, çiftlik vb. yerlerin drenajları konusunda zamanında önlem almayan/mühendislik bilimi doğrultusunda teknik çalışma yapmayan yönetim kademelerinin kaza ile bağı net vurgulanmamıştır.
- Bilirkişi raporunda geçen, kazanın olduğu menfezin komşu menfezi olan 300 milimetrelik boru menfezle ilgili tespiti somut olmadığı ve aksi ispatlandığı gibi, mahkemeye bu konuda “tanık” olarak ifade veren Dönemin Servis Müdür Vekili Mümin Karasu’nun, sorumluluklarını gizlemek için, emri ile hareket eden personele iftira attığı gerçeği raporda dile getirilmemiştir.
- Bilirkişi raporunda; sorumluluğu ortaya konulan ve emniyet yönetim sistemi risk analiz raporu hazırlamakla görevli birim olan EKAY(DERY) müdürlüklerinin, kendi mesleki alanı ile hiçbir ilgisi/bilgisi olmadığı, bu yapılanmanın hiçbir bilimsel özelliği olmadığı konusuna değinilmemiştir
- Bilirkişi raporunda; “yol bekçisinin” yokluğu ya da eksikliği konusu vurgulanırken, bu konuda basına yansıyan bir yazı üzerinden, bazı sanıklara uygulanan idari cezalandırma ve sürgün süreçleri yer alamamıştır.
- Mümin Karasu, kazanın olduğu gece, hukuken ve TCDD’nin iç mevzuatına göre temsil yetkisine haiz olmamasına rağmen, şahsi turne raporunu, uyarı yazısını ve kendi algısına göre personel isimlerini savcılık makamına vererek, hem etik davranmamış, hem de idari ve adli suç işlemiştir.
- Bilirkişi raporunda; bölge için 110 km/sa verilmesi konusunda hangi teknik gerekçelerin dikkate alındığı hususundan hiç bahsedilmemiştir.
- Kazada en çok ön plana çıkan isimlerden olan ve 1. derecede sorumlu olduğu bilirkişi raporuyla da anlaşılan Mümin Karasu’nun sorumluluğuna ve şu an bulunduğu konuma özel bir vurgu yoktur bilirkişi raporunda!
“RAPORUMUZ SUÇ DUYURUSUDUR”
Çorlu tren kazası davasında gerçek sorumluların yargı önüne çıkarılması gerektiğine vurgu yapan BTS, “Sendika olarak, bu katliam gibi kazanın neden ve sonuçlarının değerlendirilmesinde, yıllardır devam ettirilen ulaştırma politikalarının, özelleştirme ve taşeronlaştırma ile personel rejimi gibi birçok faktörün komplike olarak değerlendirilmesi gerektiğini, direkt sonuç üzerinden gidince olayın meydana gelmesindeki tüm etkenlerin eksik kalacağını ve anlaşılamayacağını düşünüyoruz. Tespitlerimiz ve raporumuz aynı zamanda cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusu niteliğindedir” dedi.