Cumartesi Anneleri 795. hafta açıklamasında Adnan Bağça’nın dosyasını kamuoyuyla paylaştı. Tüm girişimlere rağmen dosyanın zaman aşımına uğraması gerekçesiyle kapatıldığı kaydedilen açıklamada, devletin zaman aşımını bahane ederek gözaltında kaybedilenlerin bulunması sorumluluğundan vazgeçemeyeceği vurgulandı.
Cumartesi Anneleri 795. haftanın basın açıklamasını Adnan Bağca için düzenledi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon açıklamayı Covid-19 salgınından kaynaklı online gerçekleştirdi.
Adnan Bağça’nın kardeşi Bağça yaptığı konuşmada, “Hangi makama başvurduysam herhangi birsonuç alamadık ve mahkemeler uzayıp gitti” ifadelerini kullandı.
Kardeşine dair aldığı son haberin eksi özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın itirafları olduğunu belirten Mustafa Bağça, “‘Taksici Adnan Bağça’ya ne oldu?’ diye devlete sordu. Biz devletten bir şey beklemiyoruz Ancak bizim kemiklerimizi versinler. Biz kendimize bir mezar hazırlayalım. Bir mezarı olsun” dedi.
’20 YIL BOYUNCA USULİ OLARAK İŞLEM YAPILDI’
Dava avukatlarından Adnan Bağça’nın yeğeni Sevgi Bağça da hukuki sürece dair bilgi verdi. Bağça, “Adnan Bağça’nın kayboluşunun hemen ardından İçişleri Bakanlığı dahil olmak üzere bir çok birim aracılığıyla ailesi tarafından kendisine ulaşılmaya çalışıldı. Ancak maalesef tüm çabalar yanıtsız ve sonuçsuz kalmıştır. Yine ailenin talebiyle Siverek Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmış ve bu soruşturma kapsamında 20 yıl boyunca usuli olarak işlem yapmak adına ara ara Türkiye’de bulunan il emniyet müdürlüklerine akıbetin sormak amacıyla müzekkereler yazılmış ve maalesef bu müzekkerelere de olumlu yanıt gelmemiş olup dosya zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle kapatılmıştır” dedi.
’20 YILI AŞKINDIR DEVAM EDEN HUKUKİ SÜREÇ AİLENİN AYIBI DEĞİLDİR’
2011 yılında Hürriyet Gazetesinde yer alan Ayhan Çarkın’ın itiraflarında amcası Adnan Bağca’nın adını gördüğünü söyleyen Sevgi Bağça, “Akabinde diğer gazetelerde yer alan haber kupürlerinin tamamını dosya haline getirerek yeni delil adı altında soruşturma dosyasına tekrar sundum. Maalesef bu kez de olumlu yanıt alamadık ve dosyayı zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle kapattılar”diye konuştu. Ayhan Çarkın’ın itiraflarının ardından ifadesinin alınarak serbest bırakıldığına dikkat çeken Sevgi Bağça, şöyle devam etti: “20 yılı aşkındır devam eden hukuki süreç ailesi olarak bizlerin ayıbı değildir.”
‘ADNAN BAĞÇA’NIN AKIBETİ AÇIKLANSIN’
Bu haftanın basın metnini Zeynep Görmek Yukarıgöz okudu. Yukarıgöz, “30 yıllık inkâr ve cezasızlık son bulsun; Adnan Bağça’nın akıbeti açıklansın, failleri yargılansın” dedi. Gözaltında kaybedilen kişinin akıbetine ilişkin belirsizlik devam ettiği sürece devletin de bu suçla ilgili sorumluluğunun devam edeceğinin altını çizen Yukarıgöz, devletin zaman aşımını gerekçe gösteren bu sorumluluktan kaçamayacağını belirtti.
Yukarıgöz, “Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında Adnan Bağça dosyasında maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını ve suçun faillerinin hakkaniyete uygun cezalandırılmasını istiyoruz. Etkin bir soruşturma başlatılması için adli makamları göreve çağırıyoruz. Adnan Bağça için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. 96 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan, kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
NE OLMUŞTU?
32 yaşındaki 4 çocuk babası Adnan Bağça Siverek’te taksicilik yapıyordu. 11 Haziran 1990 tarihinde kendisini yolcu olarak tanıtan bir kişiyi 56 DA 423 plakalı otomobili ile götürmek üzere taksi durağından ayrıldı.
Akşam eve dönmeyince ailesi her yerde onu aradı. Siverek Emniyet Müdürlüğü’ne başvuran ağabeyine “Kardeşin elimizde, başka bir şey sorma” denildi. Ertesi gün tekrar gittiğinde ise “Sana yanlış bilgi verilmiş. Kardeşinin akıbeti hakkında bilgimiz yok” denildi.
Aile, İçişleri ve Adalet Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurumlara başvurularda bulundu. Dönemin Urfa Milletvekili ve Devlet Bakanı olan Cenap Gülpınar’la görüşen aileye Gülpınar, “Bazı kurumlar bizi de aşıyor. Devlet içinde devlet mi var diyeceksiniz ama maalesef öyle” dedi.
Israrlı arayışını sürdüren aile, kamu görevlileri tarafından “Bu olayı araştırmaktan vazgeçmezseniz başınıza geleceklerden kendiniz sorumlusunuz” diye tehdit edildi. Evlatlarından bir iz bulamaya çalışan Bağça Ailesi olaydan 1,5 yıl sonra Adnan’ın otomobiline Batman’da ulaştı. Otomobil sahte evrakla bir kişiye satılmıştı. Satışı yapan kişileri tespit eden aile savcılığa suç duyurusunda bulundu ve olayla ilgili 4 kişi gözaltına alındı. Ancak araya JİTEM komutanı Cem Ersever girince bu kişiler serbest bırakıldı. Otomobil ise aileye teslim edilmedi.
2011 yılında eski özel harekat polislerden Ayhan Çarkın’ın itirafları basına yansıdı. Çarkın, içerisinde yer aldığı ekibin bölgede görev yaptığı dönemde gerçekleşen katliamlar ve cinayetler hakkında açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında Adnan Bağça’nın kaybedilmesi de vardı.
Tüm başvurulara rağmen Adnan Bağça dosyasında bugüne kadar etkin bir soruşturma yürütülmedi. Sürüncemede bırakılan dosya zaman aşımı devreye sokularak kapatıldı. İç hukuktan sonuç alamayan aile, 2011 yılında AİHM’e başvurdu.
'Biz devletten bir şey beklemiyoruz, kemiklerimizi versinler yeter!'
Kaynaketha