4.3 C
İstanbul
25 Kasım Pazartesi, 2024
spot_img

Birçok kentte Akbelen ile dayanışma eylemleri yapıldı

Akbelen'deki ağaç kıyımına karşı birçok kentte dayanışma eylemi yapıldı. Açıklamalarda jandarma saldırısına tepki gösterilirken Akbelen Ormanı'nın kömür madenine tahsisinin iptali istendi.

Muğla Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’na Limak Holding ve İÇTAŞ ortaklığındaki Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. tarafından açılmak istenen kömür ocağı için sabah saatlerinde çok sayıda jandarma ve TOMA sevk edildi ve bölgedeki ağaçlar kesilmeye başlandı.

Ağaçların kesilmesine karşı direnen doğa savunucuları ve köylülere biber gazı sıkıldı, jandarma copla saldırdı. Saldırı sonucu 8 kişi gözaltına alındı, en az 4 kişi yaralandı. Birçok yerde Akbelen Ormanı’ndaki ağaç katline, ablukaya ve saldırılara ilişkin eylem yapıldı. İstanbul’da ise birçok noktadan Akbelen’e otobüs kaldırıldı.

Bursa

Bursa Su Kolektifi, Tarım ve Orman Bakanlığı Bursa 2. Bölge Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. Açıklamada “Akbelen’de iklim krizini arttıran termik santrallere kömür sağlamak için iklim krizini azaltan ormanlar yok edilmek istenmektedir. İklim krizini yok sayan bu akıl almaz inata derhal son verilmelidir.” denildi.

Limak Holding’e satılan Muğla Yeniköy ve Kemerköy santralleri için kapatma kararının 1997’den bugüne hala uygulanmadığına işaret edilen açıklamada, “İklim krizinin etkilerini dayanılmaz sıcaklık, kuraklık, haftalarca süren yangınlar ve ani bastıran seller olarak derinden hissediyoruz. Ancak AKP iktidarı sanki iklim krizi yokmuş gibi ve yakın gelecekte susuzluk, kuraklık, açlık ve ölümler yaşanmayacakmış gibi ormanları yok ederek termik santralleri çalıştırmayı sürdürmektedir” denildi.

İstanbul

İklim Adaleti Koalisyonu, Sarıyer’de bulunan İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Akbelen Ormanı’na dokunmayın” pankartının taşındığı açıklamada, “Limak Akbelen’den defol”, “Havama, suyuma, toprağıma dokunma” sloganları atıldı. Birçok çevreci ve ekolojistin katıldığı açıklamada, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve aynı zamanda İklim Adaleti Koalisyonu Üyesi Çiğdem Özbaş da yer aldı.

İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Caner Altan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına rağmen termik santrallerin yapılmaya çalışıldığını söyledi. Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy’deki termik santrallerin Danıştay ve AİHM tarafından kapatılma kararları olmasına rağmen kapatılmadığını belirten Altan, “Ancak santraller halen çalışmaya ve ekokırıma yol açmaya devam ediyor. Türkiye’nin santrallerdeki elektrik üretim ihtiyacı yoktur. Türkiye’nin elektrik üretiminde Yatağan, Yeniköy, Kemerköy’deki termik santrallerinin 1 yılda ürettiği elektriklerinin 8 katını aşan kapasite fazlası vardır. Bu 3 santralin çalıştırılmaması durumunda elektrik kesintilerinin yaşanması söz konusu değildir. Aynı zamanda bu santrallere devasa kamu kaynakları aktarılıyor. Muğla’da 3 santral sabit fiyattan alım garantisi ve kapasite mekanizması sayesinde kamudan fazladan 230 milyon liraya yakın ödeme aldılar” ifadelerini kullandı.

Ardından söz alan Polen Ekoloji Kolektifi’nden Cemil Aksu, “Yaşamımızı kömürün karasına bulayan bu şirketlere ve bu iktidarın politikalarına karşı yaşamı savunmaya direnmeye devam edeceğiz. Nerede olursak olalım nerede bir ekoloji direnişi varsa bütün direnişleri hep beraber sahip çıkacağız. Onlarla dayanışma içinde olmaya onların direnişlerini büyütmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Fotoğraf: ETHA

Datça

Datça Demokrasi Platformu, Cumhuriyet Meydan’ında basın açıklaması düzenledi. Platform adına basın açıklamasını okuyan Nurhan Yeşilnur, saray koalisyonunun ülkeyi büyük bir soygun ve rant alanına çevirdiğini söyledi. Kıyılardan, ormanlara, derelerden, göllere her yerin büyük bir saldırı altında olduğunu belirten Yeşilnur, “Ülkedeki her karış alana maden ruhsatı veren iktidar bu sürecin en büyük sorumlusudur. Zeytinlikleri, çam ormanlarını kömüre feda etmek bu coğrafyada yaşayan herkesin ömrünü feda etmektir” dedi.

Ekonomik krizin ve iklim krizinin sebeplerinin rant ve kar sevdası olduğunu belirten Yeşilnur şunları söyledi; “Bugün yaşanan en büyük kriz siyasi krizdir. Bu siyasi kriz diğer krizlerin hayatı esir almasını sağlamaktadır. Bu siyasi kriz sonucunda yaşam daha çekilmez hale gelmektedir. Sermayenin ve bir avuç insanın refahı için milyonlarca insanın yaşamı feda edilmektedir. Yeter! Çekin ellerinizi ormanlarımızdan, derelerimizden, dağlarımızdan, kıyılarımızdan. Çekin ellerinizi doğamızdan, hayatlarımızdan. Akbelen Ormanlarına ve de nerede olursa olsun yaşam alanlarımıza dokunmayın.

Fotoğraf: Evrensel

Ankara

İkizköyün Dostları İnisiyatifi, Akbelen Ormanı’nda başlatılan ağaç kesinine karşı Tarım ve Orman Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. İnisiyatif adına konuşanDeniz Gümüşel, Akbelen Ormanı’nın kömür için tamamen yok edilmeye çalışıldığını, ormanların yok olmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

İkizköylülerin iki yıldır yaşam alanlarının yok edilmemesi için direndiğini hatırlatan Gümüşel, “İkizköylüler yaşam alanlarının, tarım alanlarının, zeytinliklerinin kömür için yok edilmemesi için direniyorlar. İkizköylüler aynı zaman şu an hepimizin yaşamsal olarak risk altında bulunduğumuz iklim krizine karşı da seslerini yükseltiyorlar. Bir yandan orman yangınları sürerken, diğer taraftan zamansız yağmurlarla seller canlarımızı alırken, öbür taraftan yüksek sıcaklıklardan dolayı insanlar ve hayvanlar hasta olur ölürken, maalesef bir avuç kalan ekosistemlerimizin kömür madenide tahsis edilmiş olmasını protesto ediyoruz” dedi.

İkizköylülerin taleplerini Tarım ve Orman Bakanlığına iletmek için toplandıklarını ifade eden söyleyen Gümüşel, Akbelen Ormanı’nda maden ocağının açılmasına karşı 117 bin imza toplandığını ve toplanan imzaları bakanlığa sunacaklarını söyledi. Günüşel, “Bir önceki Tarım ve Orman Bakanı’nın şahsi olarak imzalamış olduğu Akbelen Ormanı’nın kömür madenine tahsisinin iptalini talep ediyoruz” diye konuştu.

Fotoğraf: Evrensel

İzmir

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu, Akbelen Ormanı’ndaki ağaç kesimini ve jandarmanın İkizköylülere müdahalesini protesto etti. Platform üyeleri, “Akbelen’e dokunma” yazılı pankart açarak Alsancak’taki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplandı. “Akbelen köylüsü yalnız değildir”, “Sermaye, elini doğamızdan çek” sloganları atan platform üyeleri adına basın açıklamasını Halil İnay Kınay okudu.

Muğla’da yaşam alanları, ormanlar, tarım alanları, köyler; Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kömür madenleri tarafından 40 yıldır talan edildiğini belirterek sözlerine başlayan Kınay, “Cehennem çukuruna dönen bölgede yaşam yok ediliyor. Ormanlarımıza, yaşam alanlarımıza yönelik bu saldırıyı kınıyoruz. Sadece bu bölgede yer alan üç farklı termik santral için bugüne kadar binlerce dönüm ormanlık alan yok edildi. Termik santraller için açılan kömür madenleri nedeniyle bu bölgede 12 yerleşim alanımız ortadan kaldırdı. Maden alanlarında artık ürün ekilemiyor, ağaç dikilemiyor, arıcılık yapılamıyor, hayvan güdülemiyor, bir tutam ot bile yetiştirilemiyor. Ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını emperyalist tekellere peşkeşle kalınmıyor. Aynı zamanda ormanlar yok ediliyor, ekoloji bozuluyor, köylülüğün var oluş nedenleri yaşam alanları yok ediliyor. Akbelen Ormanı Akbelenlilerindir, halkındır” diye konuştu.

Bölgede madenin genişlemesi ve ağaç kesimlerine karşı verilen hukuki mücadelenin devam ettiğini kaydeden Kınay, “Bilirkişi raporları, madenin yarattığı, geri dönüşü olmayan zararlar, Akbelen Ormanı’nın kaybedilmesi halinde yaşanacak ekolojik kırımı ortaya koydu. Ancak mahkeme tarafından atanan yeni bilirkişilerin mesleklerine ihanet edercesine hazırladığı rapor ve onay süreci ile izinler yeniden yasal hale getirildi. Bir taraftan itirazlar ve hukuki mücadele devam ederken hukukun, kanunların, devletin korumakla sorumlu olduğu kurumların korumadığı Akbelen Ormanı’nı köylüler ve yaşam savunucuları 24 saat tuttukları nöbetle korumaya devam ediyor” dedi.

Bölgede çevrecilere ve köylülere jandarmanın müdahalesini hatırlatan Helil İnay Kınay, “Hukukun, adaletin, kamu yararının yok sayıldığı bir ülkede, yine sabaha karşı kendi vatandaşına karşı duran devlet eli ile ağaç kesimleri başladı. Ormanını koruyan İkizköylülere TOMA ile biber gazı ile müdahale ve gözaltılar yapıldı. Kimden neyi koruyorsunuz? Kimi koruyorsunuz? Anayasa’nın 169. maddesi ‘Bütün ormanların gözetimi devlete aittir’ diyor. Ormanı koruması gerekenler, ormanı koruyan köylülere saldırarak aynı zamanda anayasal suç işlemektedir” şeklinde konuştu.

Fotoğraf: Sendika.org

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol