Fotoğraf kareleri anı belgeler derler. Ancak çok az da olsa bazı kareler, çekildikleri anı aşar ve insanlık tarihine bir not olarak düşerler. Bu fotoğraf karesi de tarihimize, bizlerin, Nâzım Usta’nın deyimiyle “büyük insanlığın” tarihine 20 Ekim günü bir not olarak düştü.
İki sevgilinin hasreti, iki dostun sıcaklığı, iki devrimcinin iradesi, iki insanın insan olma hali… İnsan olmaya dair ne varsa bir fotoğraf karesine sığdı. Onuru ve direnişi, aşkı ve hasreti, yoldaşlığı ve iradeyi tek kareye sığdıran bu iki insan Semih ve Esra Özakça.
Günlerdir açlığa, zulme ve esarete karşı direnen bu çift bizlere tekrar insan olduğumuzu, ne için mücadele ettiğimizi ve neden zaferle taçlandırana dek mücadele edeceğimizi yorgun ancak sıcak bir gülümsemeyle hatırlattılar.
Milyonlarcamızın mutsuz olduğu bu sistemde, sınavlarla, geçim derdiyle, aşk acısıyla kalplerimiz kendi kabuğuna çekilirken bu kare bizlere sesleniyor: Mücadeleye dair, hayata dair, insanlığa dair aradığın ne varsa burada.
Bu kare bizlere sesleniyor: Kendi kabuğundan çıkmanın vakti geldi de geçiyor.
Bu kare bizlere sesleniyor: Umutsuzluk yasak, yılgın türküler söylemek de.
Bu kare, bizim sizlere bir bildiride söyleyebileceğimiz ne varsa fazlasını söylüyor.
Bu kareye tekrar bakıp soruyoruz: Yanımızda yerini almak için daha neyi bekliyorsun?
Kaldıraç’tan Öğrenciler