İnsanlar düşünün kendisi gibi olmadığı için ve kendisi gibi düşünmediği için karşında ki kişiye veya kişilere karşı kin ve nefret besleyebilsin. Karşısında kileri öldürmek üzerine hesaplar yapsın ve bir cana bir hayata közünü kırpmadan kıyabilsin.
Türkiye de bu ve benzeri bir çok olayla karşılaşabilmek ne yazık ki mümkün.
İktidar partisinden milletvekili adayı olan Urfa milletvekili adayı İbrahim Halil Yıldız, babası DBP yöneticisi kendisi HDP’li Şenyaşar ailesinin dükkanına gidiyor. Dükkan sahibi HDP’li olduklarını oylarını HDP’ye vereceklerini ve bir daha rahatsız etmemelerini söyleyerek gelenlerin ayrılmasını istiyor.
Ve aradan üç gün geçiyor. O ara iktidar partisi başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın basına kapalı olarak gerçekleştirdiği bir toplantıda söyledikleri dikkat çekici.
Erdoğan bu toplantı da, HDP’nin ülkedeki seçim barajı sistemini geçmemesi gerektiğini, geçmediği takdirde kendi durumlarının çok daha iyi olacağını ve bu açıklamayı dışarıda yapamayacağını, o nedenle burada bulunanlara söylediğini açıklıyor. Akabinde, HDP’nin barajı geçmemesi için parti çalışanlarının ve görevlilerin ellerinden geleni yapmaları yönünden beyanat veriyor. Sandıklar ile ilgili olarak, sandıklar kurulmadan orada olunması gerektiğini söylüyor.
Sonrası mı? Tayyip Erdoğan’ın bu açıklamasının sonrasında Urfa’nın Suruç ilçesinde, dört insan otomatik silahlarla taranıyor. Yaralanan ve hastanede olan aile mensupları IŞİDvari bir yöntemle hastahane kameraları kapatılarak, görevli polis memurları hastahaneden kovularak, yangın söndürme tüpleri ile kafaları ezilerek öldürülüyor. Sonuç Şenyaşar ailesinde Esvet Şenyaşar, çocukları Adil ve Celal Şenyaşar ve milletvekili adayının ağabeyi tefecilik işi ile uğraşan Mehmet Şahyıldız ölüyor.
Sonrasında adayın ve hükümet yöneticilerinin yaptığı açıklamalar, havuz medyasının yaptığı haberler insanlıktan, ahlaktan ne kadar uzaklaştığımızın, ne kadar duygusuzlaştığımızın en büyük göstergesi niteliğinde.
Şimdi ki Cumhurbaşkanı ve adayı olan Tayyip Erdoğan ve içişleri bakanı Süleyman Soylu çıkıp televizyonlarda bu saldırının PKK tarafından yapıldığını utanmadan, sıkılmadan anlatıyorlar. Türkiye’nin havuz medyası ise, olay yaşanır yaşanmaz koca koca puntolarla PKK, AKP’lilere saldırı diye başlıklar atıyorlar. Her oturduğunda, her kalktığında müslümanlıktan, İslam’ın erdemlerinden bahseden bu zatlar İslam’da iftira atmanın yeri olmadığını ve bunun dinen günah olduğunu bilmiyorlar mı sizce? Bal gibi biliyorlar. Fakat şuan böyle davranmak işlerine geliyor. İşte bunun içindir ki; bu yaşanan katliamla ilgili araştırma yapmak isteyen STK’ların ise Suruç’a girmesine ve araştırma yapılmasına izin verilmiyor, bunun içindir ki MOBESE kayıtları, hastahane kamera kayıtları ortada yok. Bunun içindir ki, AKP vekili ve adayı İbrahim Halil Yıldız’ın akrabalarının ve korumalarının yapmış olduğu bu katliamı soruşturulacak bir savcı ortaya çıkmıyor, fakat saldırıda yaralanan ve hastahaneden taburcu olduğu gün gözaltına alınan Fadıl Şenyaşar tutuklanabiliyor.
Kalaşnikof marka otomatik silahlarla güpe gündüz insanların gözü önünde yapılan bu katliamın arka planına bakmak gerekiyor. Hiç kimse kaybedeceği bir maça bilerek çıkmaz. Tayyip Erdoğan da 24 Haziran seçimlerini MHP başkanı Devlet Bahçeli ile kurduğu Cumhur İttifakı ile alabileceğini düşünerek girdi. Fakat 16 yılda yaptığı icraatlar ve Türkiye’yi getirdiği durum, toplumun kutuplaştırılması, kendinden olmayanın düşman olarak algılanması, doların önlenemez yükselişi, insanların borçlarını ödeyememesi, ülkeyi üretim sektöründen tüketim sektörüne çevirmesi, tarımın ve hayvancılığın bitirilmesi, tamamen dışa bağımlı hale getirilmesi, toplumun alım gücünün tamamen bitirilme noktasına getirilmesi ve bitirilmesi, Cizre’de, Sur’da, Diyarbakır’da, Ankara’da, Nusaybin’de, Diyadin’de, Roboski’de Kürt halkına karşı uyguladığı toplu katliamlar ile halkta gelişen tepkinin önüne geçmek ve toplumda oluşabilecek olan bir hareketliliğin önüne geçmek için milliyetçilik ve şovenizm bayrağının en büyük savunucusu gibi göstermeye çalıştı kendisini.
Suruç’ta yaşanan bu katliam aslında HDP ve HDP’lilere bir uyarı niteliği taşımaktadır. Bunu gizli yaptığı toplantıda kullandığı ifadelerde de görmek, katliamdan sonra ki yapmış oldukları açıklamalar da çıkarmak çok mümkündür. Emirler verilir, birileri halka otomatik silahlarla saldırır, birileri Tayyib’in en büyük korkusu olan parti HDP binalarına saldırır fakat ne yargı bunlara bir şey yapabilir, ne bu olayları araştırmak isteyenler bu olayların üstüne gidip açıklığa kavuşturulmasına yardımcı olabilir, ne de Tayyip’in ve şürekasının yapmış olduğu bu halksız, hukuksuz ve adil olmayan davranışları araştırmak için meclise verilen soru önergeleri kabul edilebilir.
Kabul edilemez çünkü;
Meclis genel çoğunluğu kendi ellerinde, adil olmak için dürüst olmak gerekiyor. Bundan önce yaşanmış olayların hakkı ile soruşturulmuş ve adil olarak yargılanmış olmaları gerekiyor. Ama ne yazık ki bunların hiç biri olmadı ve bu seçimde Tayyip Erdoğan istediği oyu alırsa, bundan sonrasında da olmayacak.
Halkını düşündüğünü, halkın hizmetcisi olduğunu her fırsatta dile getiren kendini padişah zanneden bu kişi ne halkları, ne toplumu ne de ülkeyi düşünmektedir. Düşündüğü tek bir şey var. Şuana kadar yapmış olduğu haksızlıklara, hırsızlıklara ve katliamlara karşı yargılanmayacağı, yargılanamayacağı bir durum yaratmak ve bunu garantiye almak. Kürtlerden istediği kadar oy alamayacağını anlayan reis, başta Kürt halkı olmak üzere muhalif olarak gördüğü kesimlere karşı gözdağı vermek için Suruçta bir aileden 3 kişiyi gözü kanlı katillerine öldürtmekten çekinmemektedir. Tutuklu bulunan ve reisin korkulu rüyası olan Selahattin Demirtaş için TRT de 10 dakika konuşma süresi belirleyen kişi, yine televizyonlara çıkarak ismini dahi telaffuz edemediği Selahattin Demirtaşın TRT de program yapması için YSK ve TRT ye talimat verdim diyebilmektedir. YSK ya talimat vermek gibi bir durumun olmaması gerekirken, bu kişi çıkıp böyle bir cümle sarfedebiliyor. Kimse de çıkıp “KARDEŞİM SEN BİR ADAYSIN, BÖYLE BİR ŞEY YAPMAYA HAKKIN YOK” diyemiyor. İstediği şeyi alırsa zaten bundan sonra da böyle bir cümle kurma şansımız hepten ortadan kalkacak. Ülkenin ismi de Erdoğan Cumhuriyeti olur herhalde.
Seni görmekten kanal değiştirmekten #SIKILDIK
#1OyHDPye1OyDemirtasa
Suruç’ta Tayyip’in emri ile IŞİD’in katlettiği 33 gencin hesabını sormak için.