“Yedi kat yerin altından uğultular geliyor.
Çok alâmetler belirdi, vakit tamamdır.”
Sâhi, niye var kiralar, faturalar?
Uzayan kuyruklar, uzayan mesailer ve yokluklar.
Her gün gelen zamlar, adliyelerden çıkıyormuş gibi yapılan kararlar ve yalanlar. Niye varlar?
Artık bozuk parayla alınamıyor ekmek. Ve bize sunulan ya susup da bunu yemek ya da biraz daha sabredip, beklemek.
Çarkları hiç bizim için dönmeyen rant, yağma ve savaşın ekonomisidir bu.
Bir yönetenler var bir de yönetilenler, bir ezenler var bir de ezilenler, bir kanımızı emenler, sömürenler var bir de emeğiyle geçinenler.
Ve sopasını gösterenler var, yanlarında da sabredin diyenler.
Bir kurşun daha fazla atabilmek için halklara, bir umutsuz genç daha katabilmek için kervanlarına, bir kadını daha katledebilmek için ulu orta, bir kıyıyı daha açabilmek için ranta, bir işçiyi daha sömürmek için azgınca; işte onların cenneti olan dünya!
Ayan beyan ortada gerçek; beklemekle geçmeyecek!
Hepsi birliktedir. Gerçeği gizlemektedir. Saray Rejimi, direnişlerin ana gündem hâline gelmemesi, bir çıkış yolu olarak işçiler, emekçiler, kadınlar ve öğrenciler tarafından benimsenmemesi için tüm mekanizmalarıyla devrededir. Polisiyle, yargısıyla, medyasıyla, burjuva muhalefetiyle direnişleri bastırmaya, görünmelerini engellemeye çalışmaktadır.
Direnişler var ve her gün büyümektedir; direnenler var ve her gün sayıları artmaktadır. Bu kriz içerisinde gelecek, direnişlerdedir.
Direnmek bugün yaşamanın diğer adı, insanca-onurlu yaşanacak bir geleceği kurmanın adımıdır. Geleceksizlikle boğuşmak, yaşamlarımızın göz göre göre çalınmasını seyretmek istemiyorsak, direnecek ve örgütleneceğiz.
Öfkemiz, onların korkusunu büyütüyor, yönetenler korkmakta haklı: Biz birlikte kararlılıkla mücadele ettiğimizde kazanırız. Çünkü emeğin sahipleriyiz biz. Milyonlarcayız. Biz üretmezsek onların çarkları dönmez. Direnişin önemini onlar çok iyi biliyor bu yüzden. Bizim safımızda da bilmeyen kalmamalı. Herkese anlatmalıyız.
Memleketin onlarca yerinde sokağa çıkan kadınlar var.
Bir çıkış arayanlar buraya bakın; kadınlarız, direniyoruz; biz kadınlar öldürüldüğümüzde, tacize uğradığımızda, işten atıldığımızda yan yana geliyoruz. Bunların yaşanmamasını sağlamanın ve dünyayı değiştirmenin yolu örgütlülüktür. Öfkemizi örgütlemenin, ömrü tükenmiş erkek egemen sistemi tarihe gömmenin vakti gelmiştir.
Baskıya, zulme teslim olmayan, kampüs kampüs eylemde olanlar var.
Bir çıkış arayanlar buraya bakın; öğrencileriz, direniyoruz; artık her üniversite bir direniş yeridir. Kapitalizmin tüm insanlığa vaadi daha fazla açlık, savaş, geleceksizlikken, geleceğimizi direnişle elimize almanın vakti gelmiştir.
Neredeyse direnişin değmediği havza kalmadı, grevler, işgaller, onlarca direniş, yüzlerce eylem var.
Bir çıkış arayanlar buraya bakın; işçileriz, direniyoruz; üretmeyi bilenlerin yönetebileceğini de gösterme zamanı çoktan gelmiştir. Adeta dalga geçilerek yok sayılan milyonların var olduğunu gösterme vakti çoktan gelmiştir.
Sömürüye, aşağılanmaya ve yok sayılmaya, direnişle yanıt vermenin, örgütlenmenin, yan yana gelmenin vaktidir.
Biz Kaldıraç Hareketi olarak, çağırıyoruz sizi; görmeye, eylemeye, geleceğimizi ellerimizle örmeye!
Direnişlerden güç almanın, yenilerini yaratmanın, yalnız hissetmemenin, bir adım daha ileriye atmanın tek yolu örgütlenmektir.
Direniyoruz, öğreniyoruz, örgütlenerek kazanacağımız bir dünya var!
“…yalnız benimle canlanamaz bu rüya
koşmalı bir akıldan bir başkasına
sonunda bizim olanı
gerçekte kurdurtmalı
Vakit tamam!
bitmelidir saklanarak dövüşenlerin hükümranlığı.
Kalk ayağa!
Duyur arkada kalanlara
Kardeşinin fısıldadığı
Şu tok ve keskin,
Gür ve kesin
Savaş nârasını!”