İstanbul Beykoz’da, Tarihi Beykoz Çayırı’na yapılmak istenen Millet Bahçesi projesinin ve Tokatköy Mahallesi ‘Kentsel Dönüşüm Projesi’nin uygulayıcısı kurumlar hakkında suç duyurusunda bulunan yaşam savunucuları, Beykoz Adliyesi’nde ve Beykoz Çayırı’nda basın açıklamaları gerçekleştirdi.
Beykoz’u Savunuyoruz Platformu’nun çağrısıyla 12 Ocak Perşembe günü Beykoz Adliyesi’nde buluşan yaşam savunucuları, Beykoz Çayırı’nda ve Beykoz Fidanlığı’nda hem doğal ve tarihi alanların tahrip edildiğini hem de çalışmaların usülsüz yürütüldüğünü vurguladı. Beykoz Çayırı’nda geçtiğimiz Kasım ayında başlanan ve sürmekte olan Millet Bahçesi projesi çalışmalarının imarsız ve ruhsatsız olduğu ve Tokatköy Mahallesi ‘Kentsel Dönüşüm’ Proje Kamp Alanı’nın Beykoz Fidanlığı sınırları içine toprak ve moloz doldurularak yapıldığı belirtilerek; projelerin uygulayıcısı kurumlar olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Beykoz Belediyesi, TOKİ ve Emlak Konut hakkında Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Ardından basın açıklaması gerçekleştirildi.
Adliyenin çıkışında, belediye binasının yanındaki meydanda yapılan açıklamada “Beykoz’un Doğal ve Tarihi Alanlarını Yağmalayan Rant Projelerine Karşı Buradayız! Vazgeçmiyoruz!” yazılı pankart açıldı. Beykoz’u Savunuyoruz Platformu gönüllülerinin yanında, Kuzey Ormanları Savunması ve İstanbul Doğa Savunmaları, Validebağ Direnişi, İkizdere Dernekler Federasyonu, Fenerbahçe Kalamış Dayanışması, Zeytinburnu Hayvan Hakları İnisiyatifi ve 2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan gelen doğa ve yaşam savunucuları yer aldı.
“Beykoz Çayırı’nda yürütülen kaçak çalışma derhal durdurulmalıdır”
Platform adına okunan açıklamada, “Beykoz’un doğasına ve Beykozluların yaşam hakkına karşı işlenen suçları ve suçluları teşhir ediyoruz. Beykoz’un doğal ve tarihi alanlarını, siyasi ve maddi rant uğruna yağmalayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Beykoz Belediyesi, TOKİ ve Emlak Konut halka hesap vermelidir” denildi.
Tarihi Beykoz Çayırı’na yapılmak istenen “Millet Bahçesi” projesi kapsamındaki usülsüzlükleri ve yalanları özetlemek gerekirse;
– Projenin gündeme geldiği 2021 yılından başlayarak Beykoz Belediye Başkanı’nın vaadettikleri ile İBB Meclisi’nden geçirilen imar plan kararlarının birbirini tutmadığı gibi, bugün Çayır’da şantiye alanına çevrilen kısmın çevresini kaplayan ‘proje reklamlarıyla’ ÇED raporu ve proje dosyasındaki plan ve görsellerin birbirini tutmaması,
– Çayır’ın öngörünüm bölgesinde kalan kısımlarının yok sayılması, Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu’nun kararı ve onayı olmaması,
– Çayır’ın olduğu bölgenin nazım imar planlarının iptal oluşu ve imar planı olmadan proje ve ruhsat olamayacağı halde 3 Ağustos 2022’de TOKİ’nin yapım işleri için ihale düzenlemesi ve “gerekli izinleri ihaleyi alan firma tamamlayacak” denilmesi,
– Tarihi Beykoz Çayırı ve çevresinde yapılaşmanın önünü açmak için 1 yıl içerisinde 2 kez SİT kararlarında değişiklik yapılması.
“Beykoz Çayırı’nda yürütülen kaçak çalışma derhal durdurulmalıdır”
“Beykozlulara söz hakkı tanımayanlar, yasaları da tanımamaktadır. Gerekli prosedürler tamamlanmadan, imar planları eksik ve ruhsatsız bir proje için ihaleye çıkılmış ve yine hukuksuz bir şekilde çalışmalara başlanmıştır. Beykoz Çayırı’nda yürütülen kaçak çalışma derhal durdurulmalıdır!” denilen basın açıklamasında dile getirilen diğer itiraz ve talepler şu şekilde:
“Buradan bir kez daha tekrar ediyoruz:
– Tarihi Beykoz Çayırı sınırları dahilinde hiçbir betonlaşmayı kabul etmiyoruz. Tarihi çayır sınırları içindeki tüm alanlar doğal ve tarihsel dokuya uygun şekilde korunmalı, zarar görmüş kısımlar rehabilite edilerek çayıra geri kazandırılmalıdır. Tarihi Beykoz Çayırı dahilinde yer alabilecek tüm sosyal donatı, spor ve çocuk oyun alanları çevresi açık yapılar olmak zorundadır.
– Şantiye alanı içinde kalan numaralandırılmış ağaçların akıbetine ilişkin kamuoyuna açıklama yapılmalıdır.
– Millet Bahçesi projesinin veya gelecekteki tüm projelerin, Beykozluların görüşü alınmadan dayatılmasına karşıyız.”
Rantsal dönüşümün gözü doymuyor: Proje Kamp Alanı için tarihi fidanlığa çöküldü
“Tokatköy Mahallesi’nde insan hakları ve hukuk ayaklar altına alınarak bir Rantsal Dönüşüm projesi yürütülmüş, mahalleliler zabıta ve kolluk güçleri ile tehdit edilmiş, kış ortasında evlerini boşaltmaları istenmişti. Bu haksızlığa direnmeyi seçen Tokatköylüler aylarca elektriksiz susuz bırakıldı, kazandıkları mahkeme kararları nöbetçi mahkemelerce bozuldu ya da açıktan çiğnendi ve orantısız bir güç ile mahallelerinden sürüldüler.
İşte bu projeden sorumlu olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Beykoz Belediyesi, TOKİ ve Emlak Konut suç ortaklığı; en son da gözünü Beykoz Fidanlığı’na dikti. 2022 yılı Kasım ayında; Şahinkaya Caddesi’nin Akbaba Caddesi’ne bağlandığı bölgede, Tarihi Beykoz Fidanlığı’nın bir bölümüne toprak ve moloz doldurarak doğal bitki örtüsünü yok etti. ‘Fidanlık ve tarımsal niteliği korunacak alan’ olarak tanımlı bu alanı iş makineleriyle tahrip ederek, Tokatköy Mahallesi ‘Proje Kamp Alanı’ ilan etti.
Beykoz’un doğal ve tarihi mirasını, bedava üzerine çökülecek boş arazi olarak görenlerin karşısında durmaya, Beykoz’u ve yaşamı savunmaya devam edeceğiz. Beykoz’un doğasını ve mahallelerimizi yağmacılara terk etmeyeceğiz. Sesimizi duyan tüm Beykozlulara çağrımızdır, omuz verin daha güçlü savunalım!”
“Seyirci olmamayı öğrenirsek, omuz omuza verirsek çok şey kazanabiliriz”
“Tokatköy’e yönelik rantsal dönüşüm saldırısının Beykoz’daki son rantsal dönüşüm saldırısı olmayacağını görmek çok da zor değil. Bu demek değil ki bizler çaresiziz” denilerek, Beykoz’un doğasına ve yaşam alanlarına yönelik saldırıların Çayır’la ve Fidanlık’la sınırlı olmadığı hatırlatıldı. Beykoz ormanlarındaki katliam projelerinden mahallelerdeki imar plan değişikliklerine, bugüne kadar mücadele ile sağlanan kazanımlar olduğu gibi süreç içinde kazanımların geri alındığı durumlar veya önüne geçilemeyen işler de olduğu dile getirilen açıklamada, saldırılara karşı durabilmek için dayanışmayı büyütmenin ihtiyaç olduğu vurgulandı:
“Tokatköylüler direnmelerine rağmen neden bir noktadan sonra engel olamadılar diye şüpheyle bakan varsa sözlerimize, çevre mahallelerden seyredenlere sormalı biraz da… Memleketin birçok yerinde sıradan insanların, birlik olmanın gücüyle, kararlı ve ısrarcı mücadeleleriyle tarih yazdığı örnekler var. Hemen komşu ilçemizdeki Validebağ Korusu’nu senelerdir savunup el sürdürmeyen dostlarımızdan tutun da, uluslararası maden şirketini Kazdağları’ndan kovan direnişe… Rant ve yağma kaderimiz değil. Seyirci olmamayı, dayanışmayı öğrenirsek; omuz omuza verirsek çok şey kazanabiliriz.”
“Riva deresini ve Kanal Riva Projesi’ni unutmadık”
Beykozlu yaşam savunucularının son sözleri Riva deresi içindi: “Bugün buradaki açıklamamızı bitirirken, burada bizi dinleyen veya sonradan sesimizin ulaştığı Beykozlulara ve İstanbullulara Riva deresinin güncel durumunu da gidip yerinde göreceğimizin, bir çevre felaketi projesi olan Kanal Riva Projesi’ni de unutmadığımızın sözünü veriyoruz. Başta Beykozlular olmak üzere tüm İstanbulluları konunun takipçisi olmaya çağırıyoruz.
‘Murat Aydın belli ki görevlendirilerek gelmiş’
Platform açıklamasının devamında, Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın’ın geçmiş dönem belediye başkanlığını yaptığı Zeytinburnu’ndan gelen Ufuk Güneş söz kullandı. Murat Aydın’ın belediye başkanlığı döneminde ilçelerinde yine insanların polis zoruyla evlerinden atıldığı rantsal dönüşüm süreçlerinin yaşandığını ifade eden Güneş, ilk Millet Bahçesi projesinin yine Zeytinburnu’nda yapıldığını söyledi. Proje kapsamında yol geçirilmek için ağaçların kesildiğini, açtıkları davalar ve yaptıkları protestolar sonucunda “4’te 1’ini kurtaramasak da 4’te 3’ünü kurtarmayı başardık”larını söyledi. Beykoz’da yaşanan süreçleri değerlendirirken M. Aydın’ın “belli ki görevlendirilerek gelen bir vatandaş” olduğunu belirtti.
“İstiyoruz ki bizden sonraki nesiller bu ülkede nefes alabilsinler”
Ardından söz kullanan, Validebağ direnişçisi ve İkizdereli Aslı Kahraman Eren, “Bizler kimiz? Bizler yaşam savunucularıyız. Bizler neden mücadele ediyoruz: İstiyoruz ki bizden sonraki nesiller bu ülkede nefes alabilsinler. Örneğin ülkedeki kanser oranları şu an Sağlık Bakanlığı tarafından saklanıyor” diyerek, yenilenebilir enerji adı altında yapılan HES’lerin, RES’lerin, JES’ler insan sağlığına ve doğaya verdiği zararları, İliç’de Fırat Nehri’ne boşaltılan tonlarca siyanürün yarattığı kanser tehdidini hatırlattı. Akbelen’de, Çambükü’nde insanların hem doğayı hem geçim alanlarını savunmak için mücadele verdiğine vurgu yapan Kahraman, “Bakırtepe, Malatya, Erzincan… Edirne’den Kars’a bu ülkede hem insan sağlığını tehdit eden, hem doğayı toprakları geçim kaynaklarını tehdit eden hem de bizden başka yaşayan canlıların hayatlarını da tehdit eden rant projeleri var. Kimler için bu rant projeleri, neden yapılıyor? Gençlerimizin ve çocuklarımızın hayatını riske atarak birileri zengin olsun diye uygulanan rant projelerini istemiyoruz” dedi.
Beykoz ormanlarının İstanbul’un akciğerleri olduğunu vurgulayan Kahraman, Beykoz ormanlarına, Beykoz Fidanlığı’na, Beykoz Çayırı’na dokunulmasın istiyoruz dedikten sonra, Validebağ Korusu’nu hatırlattı. Validebağ Korusu’nda 1,5 sene yaz kış nöbet tuttuklarını söylerek, “Biz asker miyiz? Hayır. Nöbet tuttuk. Kime karşı, Üsküdar Belediyesi’nin rant projesine karşı” dedi.
Ortalığın ‘millet bahçesi’ ve park dolu olduğunu söyleyen Kahraman; “İstanbul’un ortasında kalmış, 1. Derece SİT alanı, tek bakir korusu olan Validebağ Korusu ‘Korudur, Kalacak’ dedik. 5 tane yürütmeyi durdurma aldık, ihaleyi iptal ettirdik, istikrarlı mücadelemizle, nöbetlerimizle projenin de iptalini geçen hafta gerçekleştirdik” dedi ve istikrarlı, samimi bir mücadelenin içinde olursa sonuç alındığına vurgu yaptı ve “İnatla sabırla umutla asla mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
“Bu da bize ders olsun’ dememek için…”
2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan Yavuz Kaya “Sizler yalnız değilsiniz. Geçmişte Artvin’de Cerattepe’de sizin gibi bir avuç insan başladı eylemlere, o doğayı korudu. Yine Kazdağları’nda, çok az bir insan altmış bin, yüz bin kişiye ulaştı ve hedefine ulaştı” diyerek sözlerine başladı ve “Gelecekte çocuklarınıza karşı sorumlusunuz. İş işten geçtikten sonra ‘bu da bize ders olsun’ dememek için çevremizi, doğamızı koruyalım” çağrısı yaptı.
14 Ocak Cumartesi günü ise, Beykoz Çayırı’nda buluşarak aynı basın açıklaması bir kez de suç mahallinde tekrar edildi ve orada bulunan Beykozlulara seslenildi. Çayır’da gerçekleştirilen açıklamada, Avukat Onur Cingil ve belgeselci-gazeteci Hakan Tosun, Beykozlu yaşam savunucularının yanında yer aldı.
Gerçekleştirilen açıklamalarda, “Ormanlara, Çayıra, Mahalleme Dokunma”, “Rantsal Dönüşüm İstemiyoruz”, “Beykoz Çayırı Çayır Kalacak”, “Batsın, Batsın, Rantınız Batsın”, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Merter Elini Ormanlardan Çek”, “Kiptaş Elini Ormanlardan Çek”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam”, “Ormanlar Nehirler Sermaye Değiller” ve “Rant Rant Nereye Kadar, Bitti Buraya Kadar” sloganları atıldı.