17.9 C
İstanbul
22 Kasım Cuma, 2024
spot_img

Bağımsız Maden-İş Yöneticisi Demirtaş: Eninde sonunda madenci kendi öz gücünü örgütleyecek

AKP’li Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait Fernas Madencilik’te sendikal faaliyet yürüttüğü için işten atılan direnişteki Bağımsız Maden-İş Yöneticisi Erdinç Demirtaş, "Madenciler öz gücünü örgütlemeli" dedi.

Saray Rejimi tarafından kazanılmış tüm haklar gibi sendikalı olma ve sendika seçme hakkı da sistematik olarak gasp ediliyor. Holdinglerin işyerlerinde dayattığı sarı sendikalar dışında başka bir sendikaya üye olan işçiler, hukuksuz bir biçimde, üstelik iş kanununun en ağır kodlarıyla işten atılıp açlığa mahkûm ediliyor, buna tepki olarak direnişe geçtiklerinde ise hemen önlerine dikilen devlet güçleri tarafından gözaltı ve yargı sopasıyla terörize edilmeye ve sindirilmeye çalışılıyor. Bunun son örneği, en ağır üretim koşullarının hüküm sürdüğü Soma maden havzasında, AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait Fernas Madencilik’te yaşandı.

İşçilerin önüne jandarmayı dikti, gizli olan sendika bilgilerini paylaştı

Madende dayatılan güvencesiz kölelik koşullarına ve sefalet ücretine karşı Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’na üye olan 7 maden işçisi hukuksuz bir biçimde işten atıldı. Sendika öncülüğünde direnişe geçen işçilerin önüne jandarma dikmekle yetinmeyen patron Nasıroğlu, siyasetteki statüsünü ve ilişkilerini kullanarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile sendika arasında gizli kalması gereken sendika üyelik bilgilerini, maden şirketinin genel müdürü aracılığıyla sosyal medyadan paylaşarak bir skandala daha imza attı. Madenin Genel Müdürü Serkan Güncü tarafından sendika üyelik bilgileri paylaşılan öncü işçilerden Bağımsız Maden-İş Yöneticisi Erdinç Demirtaş ANF’den Zeynep Kuray’a konuştu.

“Soma Katliamı dönüm noktası oldu”

Soma maden havzasında 20 yıllık madencilik tecrübesi olan Erdinç Demirtaş, 15 yıl İmbat Madencilik’te, 4 yıl Polyak Madencilik’te çalıştı. Bu uzun yıllar boyunca madenlerde dayatılan güvencesiz çalışma koşullarına birebir tanık olan Demirtaş için, 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin kâr uğruna göz göre göre ölüme gönderildiği Soma Katliamı bir dönüm noktası oldu. Katliamın meydana geldiği gün arkadaşlarını kurtarmak için Eynez maden ocağına giren Demirtaş, sarı sendika Türkiye Maden-İş’ten işçi düşmanı pratiklerine, Dev Maden-Sen’in de özne olan işçileri sendika yönetiminden uzaklaştırıp pasifleştirmeye çalışmasına karşı arkadaşlarıyla yeni bir yol açtı. 9 Temmuz 2021 tarihinde madencilerin gasp edilen tazminat hakları için mücadele ederken trafik kazasında yaşamını yitiren maden işçilerinin önderi Tahir Çetin ile birlikte Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’nın kuruluş sürecinde yerini alan madencilerden biri oldu. O gün bugündür mücadeleyi sürdüren Demirtaş, en son 2023 Mart’ında girdiği Fernas Madencilik’te dayatılan güvencesiz çalışma koşullarına ve sefalet ücretine karşı sendikal faaliyet yürüttüğü için 16 Ağustos 2024’te Kod 04 ile işten atıldı.

“Kimyasal madde bulunan suda tünel kazıyoruz”

Fernas Madencilik’in diğer yeraltı kömür madenlerinden farkını anlatan Demirtaş, “Yeraltında aşırı bir su rezervi var ve sular değişik değişik noktalardan geliyor. Bu maden daha hazırlık aşamasında ve biz kazdıkça su çıkıyor. Tünel kazarak ilerliyoruz ve ancak metrelerce gittikten sonra kömüre ulaşabileceğiz” dedi.

8,5 saat çok kötü ve güvensiz koşullarda çalıştıklarına işaret eden Demirtaş, şöyle konuştu:

“Soğuk su içinde çalışıyoruz ve ıslanan kıyafetlerimizi saatlerce değiştiremiyoruz. Suyu engellemek için engelleyici kimyasallar konuluyor. Suyu gördüğü zaman aniden katılaşan maddeler bunlar ve cilde zarar veriyor. Birçok arkadaşımız bu kimyasal maddelerden etkilendi, vücutları alerjik reaksiyon gösterdi. Ama buna rağmen tulum, eldiven, nitelikli gaz maskesi gibi hiçbir koruyucu ekipman verilmiyordu başta. Sadece kalitesiz çizmeler ve baretler. Son altı ayda malzemeler geldi ama onlar da çok kalitesiz.

“Bir aksilik olursa hepimiz elektrik çarpmasından ölebiliriz”

Yine suyu pompalamak için mazotlu 6-7 iş makinesi çalışıyor. Bu araçlar kalitesiz olduğu için devamlı kara duman atıyor. Araçlar büyük olduğu için tünellerden geçerken havalandırma bezlerini devamlı yırtıyorlar, o nedenle de hava tam devridaim olmuyor. Nefes alamıyoruz ve sürekli o kara dumanı soluyoruz. Defalarca bu konuyu dile getirdik ama hep salladılar. Onlara göre iş olsun da ne olursa olsun. İşçiler havasız da kalsa önemi yok. Şu an zaten yerin 3250 metre altındayız ve kimi zaman boğazımıza kadar suya girip suyu çeken pompaları hareket ettiriyoruz, kablolarını asıyoruz, hortumlarını kenara çekiyoruz. Elektrikli panolar var, güvenli panolar olarak geçiyor ama bir aksilik olursa hepimiz elektrik çarpmasından ölebiliriz. Bu olay daha önce devlet sektöründe yaşandı. Yine makinelerin üstlerine yaklaşık 4 metre çıkıp kabloları asmak için. Ancak yüksekten düşmemizi önlemek için normalde omuzlardan, kasıklardan bağlanan, belde halatı olan ve düştüğün zaman darbeyi yavaşlatarak, vücuduna zarar vermesine engelleyecek paraşüt sistemi de yok burada. Can güvenliğimiz olmadığını hatırlattığımız zaman da işinize gelirse cevabını alıyoruz.”

“İş kazası geçiren arkadaşımızı hastaneye bırakmakla yetindiler”

Madende hiçbir İSİG önlemi alınmadığına dikkat çeken Demirtaş, araçların frenlerinin tutmaması, su borularının kişilerin üzerine düşmesi gibi nedenlerle çok sayıda iş kazası meydana geldiğini belirtti. Daha 5 ay önce arkadaşlarının bacağına 100 kilodan daha ağır bir su borusunun düştüğünü ve dizlerindeki liflerin koptuğunu anlatan Demirtaş, ama madendeki yöneticilerin sadece onu hastaneye götürmekle yetindiklerine, daha sonra hiç arayıp sormadıklarına, arkadaşlarının kendi çabasıyla tedavi ve ameliyat olduğuna işaret etti. Bu kötü koşullarda bir de Soma havzasındaki en düşük ücrete mahkûm edildiklerini belirten Demirtaş, normalde diğer madenlerde işçiler 45 bin TL ücret alırken, kendilerinin 34 bin TL aldıklarına dikkat çekti.

Kurban bayramını aileleriyle geçirdikleri için işten atıldılar

Hem bu kötü çalışma koşullarına hem de dayatılan sefalet ücretine karşı sendikal mücadele yürüttüğünü anlatan Demirtaş, bu faaliyetlerin aynı madende çalışan Nasıroğlu’nun akrabaları tarafından yönetime yetiştirildiğini belirtti. 5 madencinin sırf kurban bayramını aileleriyle geçirdikleri için işten atıldığına dikkat çeken Demirtaş, bayram sonrası madene alınmayan madencilerin “devamsızlıktan” işten atıldıklarına ve zorla istifa ettirildiklerine işaret etti.

“Patronun yeğeni tarafından sendikal faaliyet yürütmekten atıldım”

Birkaç ay sonra önce sıranın kendisine geldiğini dile getiren Demirtaş, sendikal faaliyet yürüttüğü gerekçesi öne sürülerek işten atıldığını söyledi. Madenin patronu Ferhat Nasıroğlu’nun makine mühendisi olan ve madende mekanik müdürlüğü yapan yeğeni Sabır Nasıroğlu tarafından çağrıldığını anlatan Demirtaş, “Her ne kadar bugün madenin müdürü Serkan Güncü tarafından inkâr edilse de sosyal medyaya da yansıyan ses kayıtlarında görüldüğü gibi beni çağıran Nasıroğlu, sendikal faaliyetlerden rahatsız olduğunu açıkça belirterek ve hatta beni tehdit ederek 16 Ağustos günü işime son verdi. Benden önce de sendikaya üye oldukları için 6 işçi arkadaşımızı aynı şekilde işten attı. Şu anda yedinci işçiye ulaşamadığımız için 6 işçi sendikamızın öncülüğünde direniyoruz” dedi.

“Sendika bilgilerimi ancak bakanlıktan almış olabilirler”

Genel Müdürü Serkan Güncü’nün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile sendika arasında gizli kalması gereken sendika üyelik bilgilerini sanal medya üzerinden paylaştığını hatırlatan Demirtaş, “Bu madende işe başladığım zaman başka bir iş mahkemem olup olmadığına bakmak için insan kaynakları e-devlet şifremi istedi. Tabii ki vermedim. Kendi telefonumdan şifreme girerek onlara istedikleri sayfayı gösterdim. Daha sonra aynı gerekçeyi göstererek işe başlayan tüm madencilere e- devlet şifrelerini sorduklarını öğrendim. Bu tabii yasadışı bir uygulama. Ve bunu bildiğim için onlara vermediğim gibi şifremi de değiştirdim. Her ne kadar bakanlık bugün bunu yalanlasa da, benim sendika bilgilerimi ancak ve ancak Çalışma Bakanlığı’ndan almış olabilirler. Başka bir açıklaması yok” vurgusunda bulundu.

“Hepimizi yapılmış bilinciyle hareket etmeliyiz”

Tüm devlet güçlerinin engeli, gözaltılar ve tehditlere rağmen 12 gündür kararlı bir biçimde direnişlerini sürdürdüklerini hatırlatan Demirtaş, taleplerinin net olduğunu, atılan işçiler geri alınıncaya, İSİG kuralları eksiksiz ve tam olarak uygulanıncaya ve ücretlere, Soma havzasının ortalaması göz önüne alınarak zam yapılıncaya kadar bir milim geri adım atmayacaklarının altını çizdi. Bu mücadeleyi bütün maden işçileri adına verdiklerini kaydeden Demirtaş, şunları kaydetti: “Önlem alınmadığı zaman ne olduğunu Soma Katliamında yaşadık. 301 madenci göz göre ölüme gönderildiğinde çalıştığım yan ocaktan gelip kurtarma çalışmalarına katıldım ve maalesef canlı arkadaşımız kalmadığı için son cenaze çıkana kadar oradan ayrılmadım. Biz bir daha böyle katliamlar yaşanmaması için Bağımsız Maden-İş olarak yola koyulduk. Bu işin öznesi olarak yürüyoruz, o yüzden holdingler bizden korkuyor. Çünkü Bağımsız Maden-İş’in ne olursa olsun işçilerin haklarını savunacağını biliyorlar ve madenlerde örgütlenmemizi engellemeye çalışıyorlar. Ama başaramayacaklar. Eninde sonunda madenci kendi öz gücünü örgütleyecek.”

Madencilere de çağrı yapan Demirtaş, “Şimdi biz 34 bin lira maaş alıyoruz. Yanımızdaki madende 45 bin lira alıyorlar. Yarın öbür gün diyecekler ki bu adamlar 34 bin liraya çalışıyorsa siz niye 45 bin liraya çalışıyorsunuz? Size biz niye promosyon veriyoruz? Böyle diyerek bütün madencilerin ücretlerini ve haklarını gasp edebilirler. En ufak bir hak gaspında hepimize yapılmış bilinciyle birlikte hareket etmeliyiz.”

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol