Aydın’ı adeta JES’lere pazarlayan iktidar, JES’lere destekten vazgeçmiyor. Sürdürülebilirlik yalanı ile desteklenen ve 4 adet çalışan Germencik Efeler JES’e 4 santral daha kurulurken, 6 banka şirkete kredi sağladı.
Aydın’ın Germencik ilçesi, Jeotermal Enerji Santralleri (JES) ile adeta kuşatılıp yaşanmaz yer haline getirilirken, 64 JES sahasının ihalesi içine alınarak idam fermanı verildiği görülüyor. Bu da yetmezmiş gibi son vuruş Güriş Holding’in sahibi olduğu Gürmat Elektrik Üretim A.Ş’den geldi. JES şirketi daha önce 114.9 MW gücünde kurulan 4 adet Efeler JES’e 4 adet daha santral ekleneceğini duyurdu. Efeler JES’in kapasitesi 140 MW arttıracak, 4 yeni tesis kurulumu için adım atıldığı açıklandı. Bu yatırım için İş Bankası, T.Sinai Kalkınam Bankası (TSKB), Çin Endüstri ve Ticaret Bankası Turkey (İCBC), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB) ve Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası (BSTDB) tarafından 350 milyon dolarlık finansman desteği sağlandığı belirtildi. Güriş Holding’e 13 Aralık 2012 yılında JES elektrik üretim lisansı verildi. İlki 1 Ekim 2014 22.5 MW, 6 Mart 2015’te yine 22.5 MW, 3 Temmuz 2015’te yine 22.5 MW, 26 Ağustos 2015’te ise 47.4 MW’lık santraleri kurarak 114.9 MW güce ulaştı. Gelecek yıl tamamlanması planlanan yatırımla devreye alınacak sekiz santralde toplam 260 MW kurulu güce ulaşılacak.
Bankaların JES ilgisi
Sürdürülebilirlik kavramı nedir?
Sürdürülebilirlik kavramı birçok çevreci kuruluşu içine almış ve doğal yaşamı sürdürülebilir kılmak adına kullanılan bir sermaye kaldıracı işlevi görmekte. “Sürdürülebilir” kavramı kapitalist üretimleri birikim hızını yükselterek sürdürme hedefi dışında herhangi bir anlam taşımamaktadır. Bu nedenle dünya üzerinde suların hızla tüketilmesi, kirletilmesi, küresel ısınma ve ozon tabakası deliğinin hızla genişlemesi buharlaşan suların tekrar toprakla buluşmasının iklim değişiminden kaynaklanan hızlı ve çok miktarda yağışlarla yeraltının beslenemediği, yarattığı erezyonlarla toprakların verimliliğinin git gide düştüğü bir süreçte yaşam adeta yok edilmektedir. Çözüm için alternatif olarak sunulan GES, RES gibi enerji üretimlerine biyokütle, jeotermal ve nükleer enerji gibi merkezlerde sürdürülebilir üretim biçimleri olarak nitelenmektedir. Biokütle enerji santrallerinde her türden atıkların yakılarak enerji üretilirken dioksin ve furan gibi kanserojen gazlar atmosfere karışmakta ve çevresini ciddi olarak kürletmesine karşın sürdürülebilir olduğu iddia edilmektedir.
Nükleer ve JES’ler
Nükleer enerjinin atık sorunları ve Çernobil ve Fukuşima’da yaşananlara bakınca neyin alternatifi sorusunu sormak gerekmektedir. Jeotermal enerji ise yeraltından alınan ve ağır metalleri içinde taşıyan akışkanın yer üstüne çıkarılması sonucu sular, hava, tarım arazileri yoğun olarak bulunan kirletilmektedir. Yeraltından alınan akışkanın tekrar yeraltına basılması sonucu aküferlere karışmakta ve depremlere neden olmaktadır.Yeraltına basılmayan akışkanlar ise tüm su kaynaklarını kirletip santralin bulunduğu bölgede yaşam adeta yok edilmektedir. Aydın ilinde incir üretim alanlarının bu nedenle daralmasına karşı ciddi bir mücadele sürmektedir.
Ekolojik-Komünal ekonomi
Kapitalist üretimlerin dolayısıyla sermaye birikim sürecinin devam edebilmesi dışında herhangi bir hedefi olmayan “sürdürülebilirlik” kavramı kafa karıştırıcı olarak kullanılmaktadır. Örneğin, suları kontrol altında tutmak için birçok kavram üretip susuzluğun dolayısıyla küresel ısınmaya bağlı kuraklıkların asıl nedeninin kapitalizm olduğu gerçeği maskelenirken birçok iyi niyetli çaba ise kapitalizmin hedeflerine yedeklenir. Oysa bu sorunları aşabilecek tek seçeneğin ihtiyaç ölçeğinde ve ‘kullanım değerlerini’ temel alan ‘ekolojik-komünal ekonomi’ uygulamasına artık insanlığın bir an önce geçmesi gerekmektedir.