1,2 milyon metrekare inşaat alanına şişik fiyatları ile 1,2 milyar euro’luk şehir hastanesi projesi yapılıyor. Bu hastanede on binlerce hasta ve binlerce yatan hasta garantisi veriliyor. Yetmezmiş gibi de her yıl devlet 340 milyon TL kira ve yıpranma bedeli ödeyecek. Böylece sadece 25 yılda kira ve bakım için 23.4 milyar TL cebimizden çıkacak. O kadar kaynak aktarmaya rağmen trafiği Bilkent, ODTÜ arazilerine sokmaya, bakanlık kampüslerinin çevresine yerleştirmeye ve bir sonraki kavşağa atmaya çalışıyorlar.
ODTÜ Kampüsü’ndeki ormana yeni yol tartışması yine başladı. Her ne kadar bir grup insan ODTÜ’nün parçalanması olarak değerlendirse de bu sadece buz dağının görünen kısmı sayılabilir. Görülmeyen kısmı ise aslında bu ülkenin en büyük skandallarından biri. Çok basitinden söyleyelim, ODTÜ’nün içinden geçmesi istenilen yeni yol ve diğer yollar aslında boğazın altından geçen Avrasya Tüneli’nin ODTÜ’den geçmesi ile eş değer. Yani son yıllarda bildiğimiz ekonomik modelin ta kendisi. Hatta daha iddialı konuşacak olursak, o yollar otopark olacak, gittiğinizi zannedip içinde bekleyeceksiniz.
Önce ODTÜ yolunu bilmeyenler için açıklayalım:
2013 yılında sit alanı olmasına rağmen ODTÜ’den yol geçirilmiş, itirazlara ve plansız olmasına rağmen iş yapılmıştı. Plansız diyorum çünkü Nisan 2013’te ODTÜ arazisi dışında kalan kısmın inşaatı başlamıştı ve resmi bir plan ortada yoktu. Hatta 18 Ekim 2013’te bayram gecesi iş makineleri ormana girdiğinde de Mart 2014’te yol açıldığında da planlar onaylanmamıştı. Plansız diyorum çünkü ODTÜ’nün kendisinin hazırladığı ve bu yolu başımıza bela ettiği plan 3 Mayıs 2013’de bakanlığa teslim edildi. Bu taslak planın onaylanması ise yol inşaatından bir yıl sonra, ormana girildikten altı ay sonra ve yol bittikten iki ay sonra 20 Mayıs 2014’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından planı onaylandı.
Malazgirt Bulvarı adı verilen yol, 100. Yıl Mahallesi ile ODTÜ Yerleşkesi arasında bir bıçak gibi ormanı keserek, Konya Yolu ile Eskişehir Yolu’nu birleştiriyor. Böylece Emek Mahallesi ve Dışişleri Bakanlığı’nın olduğu kavşağı rahatlatacaktı ki daha kötü yaptı. O plan böylece ODTÜ Ormanı’nın doğu çizgisinden bir dilim aldı. Ayrıca ormanın ortasından geçen bir başka yolu da tünel şeklinde geçirmeyi de plana koydu. Bugün trafik ODTÜ’nün önüne kadar taşıyor artık.
Yeni yol tartışması ise bunun ötesinde. Çünkü belediye artık o tüneli açıktan geçirmek istiyor. Yetmiyor ODTÜ’nün batısındaki Bilkent Yolu’nu genişletmek ve devamında çevre yoluna çıkarmak istiyor. Yetmiyor, Eskişehir Yolu’na paralel bir yol ile şehrin batısına çıkış vermek istiyor. Ama hiçbiri yetmiyor. Çünkü skandal çok büyük ve bunu bir ormana ödetmek o kadar ucuz ki! Çünkü Türkiye’nin en batık projesi kurtarılmalı. Tıpkı 3. Köprü, Avrasya Tüneli gibi projelerin bir benzeri burada.
Sağlık holding hastalıklar diler
Türkiye, ulaşımda nasıl bir Karayolları Holding kurduysa, şimdi de sağlık alanında bir Sağlık Holding kurmaya çalışıyor. Tıpkı 3. Köprü ve Avrasya Tüneli gibi yüzde 70 hasta garantili, garanti tutmazsa ödemeli, ödememek için de gerekirse diğer hastaneleri kapatma gibi işler yapabileceği bir modele geçiyor. Buna Şehir Hastaneleri diyor. Böylece sağlıkta sermeye birilerinin elinde toplanacak. Böylece hasta olmazsanız hasta eden politikalar uygulanacak. Nasıl 3. Köprü’den arabalar çok geçsin diye Marmaray çalıştırılmıyor, nasıl Avrasya Tüneli daha çok kullanılsın diye Boğaz’ı geçen deniz seferleri düşürülüyorsa, işte bu şehir hastaneleri de aynı hikâye.
Bilkent Şehir Hastanesi, Ankara şehir merkezine 10 km mesafede, 1 milyon 200 bin metrekare inşaat alanına sahip, 1,2 milyar euro yatırım bedeli gözüken, 3 bin 700 yataklı 776 muayene odası olan bir fabrika otel. Şimdi bu cümle bile yeterli değil mi? Şehrin 10 km dışına oteller kurup hastaları otellere yerleştirmek gibi görünmedi mi size de? Bu işi yapanlar Eskişehir Yolu’nun ne kadar trafiğe doyduğunu bilmiyor mu? Biten yeni bakanlık binaları ile artık trafik kuyruğunun Bilkent Kavşağı’na geldiğini herkes biliyor. Hele Malazgirt Bulvarı adı verilen sit alanına yol ile daha da kötü oldu.
Skandal bunun da ötesinde.
Aradığınız hastaneye ulaşılamıyor!
Bilkent Şehir Hastanesi hakkında hiçbir resmî bilgi yok ortalıkta. Bilgiler o kadar eksik ve kopuk ki. Türk Tabipler Birliği’nin bu konuda çalışmaları olmasa pek de bir şey bilmeyeceğiz. Elimizdeki en resmiye yakın bilgi olan ÇED raporunu referans aldığımızda hastanenin günlük 50 bin ziyaretçi ağırlayacağını, 3 bin 700 yatak kapasitesi olacağını ve 11 bin 700 personelin çalışacağını öğreniyoruz.
Daha kötüsü acil servis. Acil serviste 276 yatak bulunacak ve günde 5 bin acil vaka görüleceği tahmin ediliyor. Yani günde 5 bin ambulans ya da aracın girmesi ve çıkması ne demek? Eskişehir Yolu’ndan sadece acil hastalarının ambulans ve araba ile gelip gitmesi bile imkânsız.
Böylesi bir trafiğe rağmen 7 bin 500 araçlık otopark koymuşlar. Bunun için bile 320 bin metrekare otopark alanı ayrılmış. Bunun yetmeyeceği düşünülerek 1000 metrekarelik helikopter pisti eklenmiş. Bu halde bile hastane 65 bin geliş, 65 bin gidiş en az 130 bin yolculuğu Eskişehir Yolu ile nasıl kaldıracak?
Metromuz çalışmıyor!
Hastane, Kızılay-Çayyolu metro hattı üstünde iki durak arasında. Yani basit bir organizasyon ile ayaktaki hastaların önemli bir kısmı ve ziyaretçiler bu yolu kullanabilir değil mi? Kullanamaz. Çünkü o hat çalıştırılmıyor. Çalışsa zaten Eskişehir Yolu’nda trafik olur mu? Dünyanın neresinde görülmüş ki bir toplu taşıma hizmeti ile trafik artıyor?
Basitçe anlatalım. Teknik verilere göre Kızılay-Çayyolu metro hattı bir saatte bir yöne 66 bin yolcu taşıyacak kapasitede. Beş dakikada bir sefer kaldırdığında günde 700 bin yolcuyu rahat taşıyabiliyor. 90 saniyede bir sefer yapsa 2,4 milyon insanı taşıyabilir. Yani siz metroyu çalıştırsanız Eskişehir Yolu’nu sadece bisiklet ve ambulanslara açabilir, araba geçişlerine yasaklayabilirsiniz.
Peki metro şimdilerde ne kadar yolcu taşıyor. Bir saatte iki yöne 132 bin yolcu taşıyabilen Ankara-Çayyolu hattı günde tam 83 bin yolcu taşıyor. 2017’de saatte 1265 yolcu taşıdı!
Şimdi projeyi anladınız mı?
Olayı özetlersek, 1,2 milyon metrekare inşaat alanına şişik fiyatları ile 1,2 milyar euro’luk şehir hastanesi projesi yapılıyor, bu hastanede on binlerce hasta ve binlerce yatan hasta garantisi veriliyor. Yetmezmiş gibi de her yıl devlet 340 milyon TL kira ve yıpranma bedeli ödeyecek. Böylece 25 yılda sadece kira ve bakım için 23.4 milyar TL cebimizden çıkacak. Kalkınma Bakanlığı raporuna göre bunun gibi 16 hastane projesini bir araya getirince ortaya 27 milyar dolarlık yıllık kira çıkacak. O kadar kaynak aktarmaya rağmen bir metroyu çalıştırmaya, bir düzgün iş yapmaya, bir basit planlama tartışmaya kuruş kaynak ayırmamışlar ve bunun yerine trafik yaratan modeliyle trafiği Bilkent, ODTÜ arazilerine sokmaya, bakanlık kampüslerinin çevresine yerleştirmeye ve bir sonraki kavşağa atmaya çalışıyorlar.
Çözüm nedir?
O gün seçilmiş ODTÜ rektörü koruma amaçlı imar planı diye bir şeye soyunarak ODTÜ’nün parçalanmasının önünü açtı. Hem de bütün Türkiye bu planların, kanunların rolünü çok iyi bildiği halde bu adımı attı. Şimdi ise atanmış rektör bu konuda çatışmayacağını söylüyor. Ortada bu işi ayyuka çıkarmış bir tane belediye meclisi üyesi yok. Buradan bakılırsa bu işin hiç mi hiç şansı yok. Ama zaten buradan baktığımız için yıllarca kaybetmedik mi?
Kazanmanın yolu çok basit. Bunun kararını veren, kararına ses çıkartmayan, karara karşı çıkıyormuş gibi yapana ulaşın. Sadece ona ulaşmanız bile işini ciddiye almasını sağlayacaktır. Sadece konuyu bildiğiniz, mekanizmayı anladığınızı göstermeniz bile yetecektir. Unutmayın, onların her yıl 29 milyar dolar kira geliri ile oluşturacakları bir “sağlık holding” hayalleri var. Bu hayale hasta garantisi sağlamak için neredeyse Avrasya Tüneli’ni ormandan geçirmek istiyorlar. Bizim içinse her yıl ödenmeyecek 29 milyar dolar, kazanılacak bir orman var. Yetmez mi?
Okuma tavsiyeleri
Şehir hastaneleri daha inşa aşamasında ciddi bir sermaye aktarımı. Konuya dair Dr. Kayıhan Pala’nın yazısını kaçırmayın:
Şehir hastanelerine dair arka plan bilgileri için Özgür Erbaş’ın yazıları burada yer alıyor:
Çok temel bir tartışma: Bilkent Şehir Hastanesi’ne Yol Yok!