Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri 10 Ekim Katliamının 9. Yılında katliamda hayatını kaybedenleri andı. Attalos Meydanında yapılan anma saygı duruşuyla başladı, saygı duruşunun ardından katliamda hayatını kaybedenlerin adları okunarak meydana karanfil bırakıldı.
Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk’ün okuduğu basın açıklamasından satır başları şu şekilde:
“Katliama yol veren iktidar anketlerle oy hesabı yaptı”
“Cumhuriyetin 100 yıllık tarihinin en büyük katliamı olan 10 Ekim Ankara Gar Katliamı üzerinden koca 9 yıl geçti… 10 Ekim 2015’te düzenlediğimiz “Emek, Barış Ve Demokrasi Mitingi”ne yapılan saldırıda 104 arkadaşımızı yitirdik, 500’e yakın arkadaşımız ise yaralandı. Aradan geçen 9 yılda patlamadan kaynaklı çok sayıda arkadaşımız farklı organ kayıplarıyla hayatlarını devam ettirmeye çalışmaktadır.
9 yıl herkesi aynı şekilde etkilemedi elbette. Yüreğimiz kan ağlarken birileri statlarda barış karanfillerimizi yuhalattı, insanlık suçları işleyen cani bir örgüte selam yolladı! Bizler ülkemizin geleceğine kara bir leke olarak düşen katliamda yitirdiklerimizi birer birer toprağa defnettiğimiz sıralarda katliamı önlemek bir yana adeta yol veren iktidar anketlerle oy hesabı derdine düştü. Katliam milyonların ruhunda, yüreğinde derin yaralar açarken, acının bir nebze olsun hafiflemesi için katliamın gerçek sorumlularının yakalanmasını beklerken yetkililer “kokteyl örgüt” diyerek ilk karartmayı yaptılar! Barış karanfillerimizin aileleri, yakınları, avukatları ve biz mücadele arkadaşları katliamın gerçek suçlularının açığa çıkması için kılı kırk yararak belge ve delil ararken idareciler delilleri “dolaplarda unuttular”, kimisini de imha ettiler!
Katliam göz göre göre geldi
10 Ekim katliamından önce aynı merkezden planlandığı düşünülen 5 Haziran 2015 Diyarbakır ve 20 Temmuz 2015 Suruç katliamları yaşandı. Her üç katliamın sadece planlaması değil sözümüz ona “ihmaller zinciri” de büyük benzerlikler taşımaktadır. Her ne hikmetse her üç katliamın öncesinde güvenlik güçleri ortadan kaybolmuş, arama noktaları kaldırılmıştır! Her üç katliamın dava süreci de birkaç maşaya ceza verilerek kapatılmak istenmektedir. Ve katliamlar zincirinin iktidarı sarsılan AKP’nin yeniden çoğunluğu sağlamasıyla bıçakla kesilir gibi kesilmesi sürecin politik arka planı için kafalardaki en önemli soru olarak varlığını korumaktadır.
10 Ekim Ankara Gar Katliamı, Türkiye devletinin başkentinin ortasında, bütün güvenlik bürokrasinin gözleri önünde gerçekleşti. Katliamı gerçekleştiren canilerin istihbarat tarafından takip edildiği, canlı bomba ihbarının olduğu, katliam sorumlularının istihbarat görevlileri ile katliam öncesinde ve sonrasında görüştüğü çok sayıda belge ile kanıtlandı. Katliamı gerçekleştiren IŞİD katilleri, patlama malzemeleri ile binlerce kilometre yolu adeta elini kolunu sallayarak, her hangi bir kontrole tabi olmadan geçti. Gelinen aşamada ortaya çıkan gerçekler bu katliamın önünün açıldığı göstermektedir.
Sadece katliamın önü açılmamış, yüzlerce insan bir nefesle yaşama tutunmaya çalışırken, binlerce insanın yardım çığlığı yeri göğü inletirken, kamu görevlisi sorumluluğunu taşımayanlardan bazıları alana gelen ambulansları durdurmuş, bazıları yerde yatan yaralılara biber gazı sıkarak, yardım etmye çalışanlara saldırmıştır. Ambulanslardan önce TOMAlar, zırhlı araçlar alana gelmiştir!
“Talep edilen bilgi ve belgelerin tamamı engellendi, reddedildi”
Dava süreci de iktidarın ve siyasallaşan yargının katliama bakış açısını ele vermektedir. Katliam sorumlusu olmasına karşın kimliği tespit edilemediği iddia edilen, fotoğraf ve videolarda apaçık görünen ve X-Y diye kodlanan kişiler hakkındaki dosyada 5 yıldır tek bir işlem yapılmamıştır. Katliamla bağlantılı oldukları tespit edilen ve açık kimlikleri bilinen IŞİD militanları hakkında bir işlem yapılmadığı gibi, bütün evraklar avukatlarca sunulmasına karşın savcılığın aldığı kısıtlılık kararıyla dosya gizlenmektedir. Katliamın planlayıcısı ihbar edildiği, katliamdan bir gün önce kimlik bilgileri tespit edildiği halde hakkında hiçbir işlem yapmayan kamu görevlileri ve yargılama boyunca delilleri gizleyerek, evrak göndermekten imtina ederek görevini yapmayan kamu görevlileri hakkında tek bir işlem yapılmamıştır. Kamu görevlilerinin sorumluluklarını ortaya seren mülkiye müfettişleri raporunun elde edilmesi için açılan ve kazanılan davaya rağmen bugün hala evraklar katılan avukatlarına verilmemiştir. 9 yıldır katliamın aydınlatılması, gerçek faillerin açığa çıkarılması için talep edilen esaslı bilgi ve belgelerin neredeyse tamamı, büyük bir engelleme gayretiyle reddedilmiştir.
“Unutmadık”
- Katliam sorumluları 10 gün önce tespit edilmesine rağmen hiçbir işlem yapmayanları unutmadık.
- Yol kontrollerini kaldırarak katillere adeta koridor açanları unutmadık.
- Saldırı olacağı istihbaratını miting tertip komitesinden gizleyenleri unutmadık.
- Katliamın yaşandığı alana ambulansların girmesini geciktirip, alana önce TOMA’ları sürenleri, yaralılara gaz sıkma emri verenleri unutmadık.
- Katliam sonrası anket yapıp oylarının ne kadar arttığını araştıranları unutmadık.
- IŞİD’e “öfkeli gençler” diyerek, “kokteyl örgüt” diyerek davayı sulandırmaya çalışanları, katliamın delilerini saklayanları ve onları terfi ettirenleri unutmadık.
- Soruşturma dosyası savcılarının bizlerden sakladığı 9 klasör dava evrakının adliye koridorlarında şans eseri bulunmasını unutmadık.
“Yaşıyorlar”
Hiçbir canımızın hatırasına gölge düşürülmesine, anma etkinliklerimizin engellenerek, müdahale edilerek 10 Ekim Katliamının unutturulmak istenmesine izin vermeyeceğiz. Adalet mücadelemiz bu katliamda katillere yol verenler ve katliamın asıl sorumluları yargı önüne çıkarılıncaya ve cezalandırılıncaya kadar devam edecektir.
Bugün; 42 ilde defnettiğimiz canlarımızın, yüzlerce yaralımızın ve on binlerce yoldaşımızın sözü işçilerin, kamu emekçilerinin eylemlerinde ve grevlerinde, kadınların özgürlük mücadelesinde, ekoloji savunusunda yaşıyor.
Er ya da geç, sorumlular cezalandırılacak; emek kazanacak, demokrasi kazanacak, barış kazanacak!”