Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla krize, zamlara ve yoksulluğa karşı eylem gerçekleştirildi
Eyleme çeşitli meslek gruplardan ve demokratik kitle örgütlerinden katılım gerçekleşti. Yapılan açıklamada “Zamlar tabi ki sadece gıda fiyatlarıyla kalmadı. Kiralar neredeyse iki katına çıktı. 2020’de 4 milyon insanın elektriği borç yüzünden kesilmişken, 2021’de yine defalarca elektriğe yüksek zam yapıldı. Isınma desen, doğalgaza daha yeni %15 zam yapıldı. Benzin, mazot, LPG… Listenin ucu bucağı yok.
Peki hayatın pahalı olması, açlık ve yoksulluk sorunlarından kaynaklı intiharların arka arkaya oluyor olması patronların ve hükümetin umurunda mı. İşçilere emekçilere yaptıkları tek tavsiye ‘porsiyon küçültmek’ olanların halkı çok umursadığı söylenemez. Onlar karlarına kar katmaya devam ederken hayatın gerçek yüzü ile bizler uğraşmaya çalışıyoruz” vurgusu yapıldı.
Batıkent Emek Ve Demokrasi Güçleri’nin basın açıklaması ise şu şekilde oldu.
“Şanslı olup markete gidebilenlerin, kasadan çıkarken canının yandığı günlerden geçiyoruz. Biraz dikkat edin çıkış kapısına, parayı ödedikten sonra uzun uzun kasa fişine bakan insanlar göreceksiniz. Barkod okuyucu ürünü yanlışlıkla çift okumuştur, belki etiket fiyatı kasadakiyle uyumsuzdur ya da fişteki rakamları şöyle kafadan hızlıca toplasan yekünle tutmayacaktır. Bir umut işte… Sonra çok çabuk yüzleşiliyor market kasasında hata olmayacağıyla. Hepsi tutuyor, hem de kuruşuna kadar.
Durum gerçekten parlak değil. Erdoğan’ın Üsküdar’da reklamcılarıyla market dolaşıp “fiyatlar uygun” demesinin üzerinden henüz 24 saat geçmeden TÜİK Eylül enflasyonunu açıkladı. Rakamlar Erdoğan’ı yalanlıyor: Gıda fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 30 düzeyinde. Aylık artışın yarıdan fazlası gıda, konut ve ulaşımdan! Üstelik bu yüksek rakam iktidar ayıbı örtmekle mahir TÜİK’in oranı. DİSK’in araştırmasına göre ise enflasyon %40 düzeyinde. Fiyat artışları ücretlere de hiçbir şekilde yansımıyor. Asgari ücret Ocak’tan buyana sabit. Toplu sözleşmelerdeki altışar aylık zamlar mutfak enflasyonunun çok altında.
Zamlar tabi ki sadece gıda fiyatlarıyla kalmadı. Kiralar neredeyse iki katına çıktı. 2020’de 4 milyon insanın elektriği borç yüzünden kesilmişken, 2021’de yine defalarca elektriğe yüksek zam yapıldı. Isınma desen, doğalgaza daha yeni %15 zam yapıldı. Benzin, mazot, LPG… Listenin ucu bucağı yok.
Peki hayatın pahalı olması, açlık ve yoksulluk sorunlarından kaynaklı intiharların arka arkaya oluyor olması patronların ve hükümetin umurunda mı. İşçilere emekçilere yaptıkları tek tavsiye ‘porsiyon küçültmek’ olanların halkı çok umursadığı söylenemez. Onlar karlarına kar katmaya devam ederken hayatın gerçek yüzü ile bizler uğraşmaya çalışıyoruz.
Peki ya kadınlar! Hem krizin hem pandeminin hem de patriyarkal kapitalizmin bedelini en çok onlar ödüyor. Güvencesiz, uzun mesailerle çalıştırıldıkları yetmez gibi düşük ücrete mahkum bırakılıyorlar. Evde artan bakım emeği yükü ise katmerlenerek büyüyor. Tencereler boş, yemek kaynamıyor!
Eğitime bütçe yok, sağlığa bütçe yok, ulaşıma bütçe yok, halk aldığı hizmeti karşılamak zorunda diyorlar ama konu savaş olunca konu diyanet olunca en fazlasından bütçe var. Savaşa ve diyanete ayrılan bütçe halka ayrılsın. Çocuklarımız eşit bir şekilde eğitim alsın. Herkes nitelik ve eşit sağlık hizmetinden faydalansın!
Halkımız bulundukları tüm üretim hatlarında, atölyelerinde, okullarında, mahallelerinde mücadeleyi örgütlemezse ne halka ekmekten fazlasını layık görmeyen anlayış ne de patron ve Erdoğan’ın ihtişamlı sofraları biter. Hak kayıplarının önlenmesinin, sermayenin saldırılarının engellenmesinin, fatura ve temel tüketime yapılan zamların kaldırılmasının, özelleştirilmelerin durdurulmasının tek garantisi emekçi halkın örgütlü mücadelesidir. Mücadelemizi büyütürsek soframız da büyür. Yaşasın örgütlü mücadelemiz.”